Uluslararası Adalet Divanı, İsrail'in, Gazze ve Batı Şeria'da yaşayan Filistinlilere, “insani yardım sağlama yükümlülüğünü” görüşüyor
(ANKARA) - İsrail’in mart ayından bu yana Gazze'ye yardımları engellemesinin ardından, Uluslararası Adalet Divanı’na (UAD), İsrail’in Gazze ve Batı Şeria'daki yükümlülüklerinin tespit edilmesi için başvurulmuştu. Bu çerçevede açılan davanın ikinci duruşmasında, İsrail’in yardımları kesmeyi bir "savaş silahı" olarak kullandığı suçlaması gündeme gelirken, Türkiye de bu durumu ele almak için yarın sunum yapacak.
İsrail, mart ayından bu yana Gazze'ye ulaşacak tüm yardımları engelledi ve bu durum, uluslararası kuruluşların, bölgede "ciddi gıda kıtlığı" yaşanabileceği uyarıları yapmasına neden oldu.
Bu dava da Filistin’in başlıca yardım kuruluşu olan Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı’nın (UNRWA) faaliyet göstermesini yasaklamasının ardından Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’nun mahkemeden rehberlik talep etmesi üzerine açıldı.
BM, İsrail'in mahkeme kararına uymadığını ve 2 Mart'tan bu yana Gazze'ye hiçbir yardımın girmesine izin vermediğini, bölgeye gıda girmesine izin verilmediği takdirde kitlesel açlıkla karşı karşıya kalınacağını belirtti. İsrail ise suçlamaları reddetti.
Filistinli yetkili, İsrail’i yardımı bir “savaş silahı” olarak kullanmakla suçladı
UAD’de, İsrail'in Gazze ve Batı Şeria da dahil olmak üzere işgal altındaki Filistin topraklarındaki yükümlülüklerini ele alınacağı davanın ikinci duruşması, bugün başladı. Beş gün sürecek duruşmaların heyeti, 15 yargıçtan oluşuyor. Duruşmalar, dün BM ve Filistin temsilcilerinin beyanlarıyla başlarken, üst düzey bir Filistinli yetkili, İsrail’i yardımı bir “savaş silahı” olarak kullanmakla suçladı.
Heyet, İsrail'in, Gazze'ye yardım girişini tamamen engellemesinin üzerinden 50 günden fazla bir süre geçmişken, “İsrail'in, Filistinlilere yönelik insani yükümlülüklerine ilişkin bir danışma kararı” hazırlayacak. Duruşmaları, en az 40 ülke ve çok sayıda sivil toplum kuruluşu dinleyecek.
Bu dava, “soykırım davasından” ayrı
Yetkililer, bu davanın, UAD'de görülmekte olan soykırım davasından ayrı olduğunun altını çizdi. Güney Afrika tarafından açılan “soykırım davasında” İsrail, 2,3 milyon Filistinlinin yaşadığı Gazze'de soykırım yapmakla suçlanıyor; Ocak 2024'te mahkeme İsrail'den insani yardım ve hayat kurtarıcı hizmetler sağlayarak, Filistinlileri soykırım riskinden koruyacak tedbirler almasını istedi.
Davayı takip eden bazı Batı medyası haber kuruluşlarının aktardığına göre, dün, Mahkeme Başkanı Yuji Iwasawa ve 14 kişilik jüri heyeti tarafından Filistin'e argümanlarını sunması için çokça zaman tanındı. Bugün ise dokuz ülke temsilcisinin heyetin karşısına çıkacağı bildirilirken; her birine konuşmaları için yarım saat ayrılacağı kaydedildi. Buna göre, sabah oturumunda Güney Afrika, Cezayir, Suudi Arabistan, Belçika ve Kolombiya yer alırken; öğleden sonra ise Bolivya, Brezilya, Şili ve İspanya var.
Batı medyasında yer alan haberlere göre, mahkemenin kararı, aylarca beklenmeyecek ve İsrail, bu hafta sözlü bir beyanda bulunmayacak.
İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar, dün yaptığı açıklamada, BM'nin "çürümüş, İsrail karşıtı ve antisemitik bir kurum haline geldiğini" söyledi.
Türkiye de yarın konuya ilişkin sunum yapacak
Dışişleri Bakanlığı yetkililerinden edinilen bilgiye göre, Dışişleri Bakan Yardımcısı Nuh Yılmaz, Türkiye dahil olmak üzere 52 ülkenin eş sunucusu olduğu, "BM, diğer uluslararası teşkilatlar ve üçüncü devletlerin işgal altındaki Filistin topraklarındaki ve bununla bağlantılı mevcudiyet ve faaliyetleri bağlamında İsrail'in yükümlülüklerinin” tespitine yönelik istişari görüş kapsamında, Uluslararası Adalet Divanı'nda yarın Türkiye saatiyle 16.00'da sözlü sunum yapacak.
Suudi Arabistan'ın UAD'deki temsilcisi, "İsrail'in Gazze'deki çirkin tutumunu" kınadı
Suudi Arabistan temsilcisi Muhamed Saud Alnasser, UAD önünde sert bir açıklama yaparak, İsrail'in işgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs'ün yanı sıra Gazze'deki “uluslararası hukuku alenen ihlal etmesini” kınadı. Alnasser, şunları söyledi:
“Bir yıldan kısa bir süre önce mahkeme, İsrail'in yerleşim uygulamaları, devam eden işgali ve bu toprakların bazı bölümlerini ilhak etmesi de dahil olmak üzere işgal altındaki topraklardaki politika ve uygulamalarının, acil olarak sona erdirilmesi gereken uluslararası hukukun açık ihlalleri olduğunu duydu. Üzücü ama tahmin edilebileceği üzere İsrail, mahkemenin kararını görmezden gelmeyi tercih ederek kendisini hukukun üstünde gördüğünü göstermiştir.
İsrail'in BM, diğer uluslararası örgütler ve üçüncü devletlerin işgal altındaki Filistin topraklarında faaliyet göstermesine izin verme yükümlülüğü, bu tür yardımların sağlanması da dahil olmak üzere, birçok insan için yaşamla ölüm arasında gerçekten bir fark yaratabilir. İsrail'in yasa dışılık üzerine yasa dışılık yığan çirkin tutumu iyi belgelenmiştir, en acımasız uygulaması Ekim 2023'ten bu yana Gazze Şeridi'ne uygulanan kuşatma koşullarıdır.”
Uluslararası Af Örgütü: “İsrail, Gazze'deki Filistinlilere karşı canlı yayın soykırımı yapıyor”
Uluslararası Af Örgütü İsrail'i, nüfusun büyük bir kısmını zorla yerinden ederek ve kasıtlı olarak insani bir felaket yaratarak Gazze'deki Filistinlilere karşı “soykırım” yapmakla suçladı. İnsan hakları örgütü yıllık raporunda, Gazze'deki İsrail güçlerinin “sivillere ciddi bedensel veya zihinsel zarar vermek” ve “fiziksel yıkımlarına yol açacak şekilde hesaplanmış yaşam koşullarını kasten uygulamak” gibi eylemlerle Birleşmiş Milletler Soykırım Sözleşmesini ihlal ettiğini belirtti.
İsrail'in, uluslararası toplum ve Uluslararası Adalet Divanı'nın “sivil halk üzerinde yaratacağı yıkıcı etki” konusundaki uyarılarına rağmen, Gazze'ye insani yardım erişimini defalarca “engellediği, izin vermediği ve kolaylaştırmadığı” ve güneydeki Refah kentini işgal ettiği belirtildi.