Üniversite öğrencileri, İstanbul Adliyesi önünde... "Hakları gasp edilen arkadaşlarımıza, hep birlikte sahip çıkacağız"

(İSTANBUL) - Üniversite öğrencileri, CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'na destek eylemlerinde tutuklanan öğrencilerin bugün görülecek duruşmaları öncesi İstanbul Adliyesi önünde açıklama yaptı. Açıklamada, "Bizler hep birlikte omuz omuza nasıl mücadele ettiysek, bunun bir devamı olarak gördüğümüz dava süreçlerinde de hep birlikte olacağız. Haklarımıza, özgürlüğümüze, geleceğimize nasıl hep birlikte sahip çıktıysak, hakları gasp edilen arkadaşlarımıza da hep birlikte sahip çıkacağız" denildi.
Ekrem İmamoğlu'nun gözaltına alınmasının ardından İstanbul Valiliği'nin yasaklama kararına rağmen Saraçhane'deki protesto gösterilerine katıldıkları gerekçesiyle tutuklanan 93 kişi hakkında "Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na muhalefet" suçlamasıyla açılan davaların duruşmaları, bugün İstanbul Adliyesi'nde farklı mahkemelerde görülecek. Üniversite öğrencileri, duruşma öncesi İstanbul Adliyesi önünde basın açıklaması yaptı.
Öğrenciler, "Gözaltılar, tutuklamalar, baskılar bizi yıldıramaz", "Direne direne kazanacağız", " Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz", "Bu daha başlangıç, mücadeleye devam" sloganı attı.
Öğrenciler adına açıklamayı yapan Yaren Sarısaltık, şunları söyledi:
“Bugün burada, baskı ve zorbalığa karşı gelişen süreçte, mücadeleyi büyüttükleri için tutuklanan arkadaşlarımızın, yoldaşlarımızın davalarını takip etmek için bir araya geldik. Bugünkü dava konu dahilinde ilk değil, son dava da olmayacak. Zira yüzlerce kişi hakkında benzer davalar ve soruşturmalar açıldı. Bizler hep birlikte omuz omuza nasıl mücadele ettiysek, bunun bir devamı olarak gördüğümüz dava süreçlerinde de hep birlikte olacağız. Arkadaşlarımızla, yoldaşlarımızla dayanışmayı yükselteceğiz. Haklarımıza, özgürlüğümüze, geleceğimize nasıl hep birlikte sahip çıktıysak, hakları gasp edilen arkadaşlarımıza da hep birlikte sahip çıkacağız.
Gözaltılar, tutuklamalar ve baskılar yükselen mücadelemizi engelleyemez. 19 Mart'ta İstanbul Üniversitesi önünde bizlerin karşısına dikilen barikatı yıllardır biriktirdiğimiz öfkeyle yıktık. İstanbul Üniversitesi önünde yıktığımız korku barikatlarının ardından günlerce kampüslerden sokaklara, meydanlara taşan bir gençlik hareketliliğini yükselttik. Üniversitelerde yükselttiğimiz öfkeyi, Saraçhane Meydanı'na taşıdık ve kararlılığımızı Taksim'e yürüme iradesine dönüştürdük. Haklarımız, özgürlüğümüz ve geleceğimiz için üniversitelerden meydanlara akan bizlerin öfkesinden korkan siyasi iktidar, 20 Mart itibarıyla gözaltı, tutuklama saldırısını hızlandırdı.
20 Mart'tan 29 Mart'a kadar estirilen gözaltı, tutuklama teröründe, binlerce kişi gözaltına alındı, 316 kişi tutuklandı. Zorbalığın tırmandırılmasına, tutuklama terörünün estirilmesine karşı üniversite kampüslerden meydanlara seslerimizi yükseltmeye devam ettik. Üniversitelerde yükselttiğimiz mücadelenin fırtınasını arkasına alan liseliler de 'hocama dokunma' diyerek iktidarın dayattığı saldırıları reddetti.
"Tüm tutsak arkadaşlarımız serbest bırakılsın"
İktidarın baskılarına, tutuklamalarına karşı mücadelenin ve dayanışmanın yükseltilmesiyle, tutsaklar serbest bırakılırken bugün hala 55 kişi hukuksuz bir şekilde tutsak edilmeye devam ediyor. Bu arkadaşlarımızdan birisi de kronik kalp ve böbrek rahatsızlığı bulunan ve tüm itirazlara rağmen Bakırköy Kadın Kapalı Hapishanesi'nde tutulan Esila Ayık. Esila'nın tedavisi gecikdirildiği gibi her geçen gün durumu da ağırlaşıyor.
'Tüm tutsak arkadaşlarımız serbest bırakılsın' diyoruz. Bugün burada ev baskınlarıyla gözaltına alınan ve tutuklanan arkadaşlarımız için yan yana geldik. Siyasi iktidarın baskı ve zorbalığı tırmandırmasına karşı meydanları dolduruyoruz, öfkemizi diri tutuyoruz. 19 Mart'ta korku barikatlarını yıkanlar olarak, 1 Mayıs alanlarını güçlendirmek için de mücadeleyi büyütüyoruz. Herkesi zorbalığa karşı hakları, özgürlüğü ve geleceği için omuz omuza olmaya, mücadeleyi yükseltmeye çağırıyoruz.
Bir kez daha ifade ediyoruz, yükselttiğimiz mücadeleyi gözaltılarla, tutuklamalarla ve baskılarla engelleyemeyeceksiniz. Korku duvarlarını yıkarak fırtınaya yelken açanların mücadelesi kazanacak. Baskı ve yasaklara karşı alanlarda olmaya, mücadeleyi yükseltmeye devam edeceğiz."
"Yılmadık, yılmayacağız"
Duruşmaya girecek olan İstanbul Üniversitesi'nden Ulaş da şunları söyledi:
"Bizler 19 Mart'ta üniversitelerden aslında şunu gösterdik. 'Korku barikatlarınızı tanımıyoruz' dedik ve yıktık. Bundan korkan iktidar da bizleri gözaltıyla, tutuklamayla sindirmeye çalıştı. Ancak biz sinmedik. 316 arkadaşımız olarak tutuklandık. Ben de bu sürecin tutuklularından biriydim. Ancak yılmadık. Biz içeride direnişi büyütmeye devam ettik. Ve buradaki direnişle, dışarıdaki direnişi birleştirerek mücadelenin adımlarını her gün sokaklara taşıyarak büyüttük. Ve mücadele korkuya karşı devam etmeye, sürdürülmeye devam ediyor.
Biz bir kez daha şunu da görüyoruz aslında. Dayanışmanın, mücadelenin asıl olduğunu, saldırıların nafile olduğunu görüyoruz. Bugün evet bizler dayanışmayla mücadeleye serbest bırakılmış olsak da bugün kuyu tüplerinde SGDF'li arkadaşlarımız hala tutsak edilmeye devam ediyor.
SGDF'li arkadaşlarımız hukuksuzluğa karşı, kuyu tüplerine tutulmaya karşı süresiz açlık grevindeler. Buradan bir kez daha kuyu tüplerindeki direnişi büyüten arkadaşlarımızla da mücadeleyi dayanışmayla bekliyoruz.
Buradan aynı zamanda şunun çağrısını da yapıyoruz. Bu ülkede depremler yaşanıyor. Bu ülkede depremler yaşanırken alınmayan önlemler sonucu on binlerce insan yaşamını yitiriyor. Geçtiğimiz 23 Nisan'da da bir deprem yaşandı. Bu depreme karşı yan yana geldiğimizden, mücadeleyi büyüttüğümüzden kaynaklı arkadaşlarımız polis gözaltısıyla gözaltına alınıyor. Emniyete soruşturmaya gittiğinde gözaltı süreçleri devam ediyor. Bugün dört arkadaşımız haklarını savunduğu için, mücadeleyi yükselttiği için, yaşamlarının savunduğu için gözaltında tutuluyor.
Buradan gözaltılar serbest bırakılsın diyoruz. Bir kez daha şunun çağrısını yapıyoruz. Yılmadık, yılmayacağız. Mücadeleyi her alana taşımaya, önümüzdeki 1 Mayıs alanlarını daha güçlü örmeye devam edeceğiz diyoruz. Herkese mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz."
"Kampüslerde, sokaklarda, mahkeme salonlarında omuz omuza olmaya devam ediyoruz"
Marmara Üniversitesi'nden İrem ise şunları aktardı:
"Biliyorsunuz ki 18 Mart günü Ekrem İmamoğlu'na yönelik adaletsiz ve siyasi bir kararla başlayan süreç, gençliğe yönelen baskının açık bir göstergesi haline geldi. O günden bu yana sadece bir belediye başkanına değil, aynı zamanda iradesine sahip çıkan, sözünü sakınmayan, eşitlik ve özgürlük talep eden gençliğe de hukuksuz tutuklamalar ile gözdağı verilmeye çalışılıyor. Sadece protesto hakkını kullandığı için gözaltına alınan arkadaşlarımız, gözaltı sürecinde kötü muameleye, şiddete, tacize ve işkenceye maruz bırakıldı. Bu sadece hukukun değil, en temel insan haklarının da ayaklar altına alınmasıdır. Bizler işkence gören arkadaşlarımızın yaşadıklarını unutmuyor, unutturmuyoruz. ÖGB ve polis şiddetiyle susturulmak istenen bizler, hukuksuz gözaltılarla, uydurma soruşturmalarla yıldırılmaya çalışılan bizler ne korktuk ne de geri adım attık. Bugün burada Marmara Üniversitesi'nden ve başka üniversitelerden yargılanan sıra arkadaşlarımızın duruşmasında yalnız olmadıklarını göstermek için bir aradayız. Sustukça büyüyen karanlığa, yıllarca empoze edilen korku atmosferine karşı dayanışma ile çoğalacağız.
Bugün baskılarla karşı karşıya kalan bizler, yarının özgür, demokratik ve eşit yarınlarını inşa edeceğiz. Marmaralı arkadaşlarımızla, tüm sıra arkadaşlarımızla dayanışmayı büyütüyor, kampüslerde, sokaklarda, mahkeme salonlarında omuz omuza olmaya devam ediyoruz. Bizler bu düzenin sessiz, kabullenmiş gençliği olmayacağız. Barış, demokrasi ve özgürlük mücadelesinden vazgeçmeyeceğiz."
"Bu kararların hepsi hukuksuzdur"
Bir üniversite öğrencisi, başka şehirlerde gerçekleşen eylemlerde de tutukluluğu devam eden arkadaşları olduğunu belirterek, Edirne'deki arkadaşlarının durumuna ilişkin şu bilgileri verdi:
"Hepimiz biliyoruz ki 19 Mart'tan bu yana, geçen süreçte sadece İstanbul'da değil, Ankara'da, İzmir'de, Edirne'de ve memleketin dört bir yanına mücadeleyi büyüttük. Ve mücadelenin büyütülmesinin iktidar nezdinde de bir karşılığı olacaktı elbette. Bizi susturmaya çalışacaktı. İşkenceyle gözaltına almalar, ev baskınları bunların hepsi gençliğin önüne konulmaya çalışılan belli başlı engellemelerdir. Fakat bugün burada birlik olduğumuz bunun işe yaramadığının da göstergesidir. Biz İstanbul'da sürekli arkadaşlarımızı geri alacağız dedik. 316 arkadaşımızı 301'e düştü, sonrasında teker teker arkadaşlarımızı almaya başladık. Fakat Edirne'de arkadaşlarımız bir aydır tutuklulukları devam ediyor.
Küçük bir şehir olması söylenilerek, orada arkadaşlarımıza sahip çıkamayacağımız gibi açıklamalarla arkadaşlarımız hala orada tutulmaya devam ediliyor. Geçen 23 Nisan depreminde de normalde hazırlanması gereken iddianame deprem bahane edilerek de hazırlanmıyor. Arkadaşlarımızın durumuna dair avukatların bilgi alması dahi engelleniyor. Tutuklamaların yanında arkadaşlarımız hala evlerinde ceza almaya devam ettiriliyor. Bu kararların hepsi hukuksuzdur, haksızdır, keyfi kararlardır. Bizler bunu biliyoruz. Ve Trakya'daki arkadaşlarımızın Edirne'deki arkadaşlarımızın da sesi olmaya devam edeceğiz."
Üniversite öğrencisi Sarısaltık, İstanbul'da yaşanan deprem sonrası yaşanan ihmalleri protesto etmek amacıyla Maçka Parkı’nda çadır kurduğu için gözaltına alınan üç kişinin durumunu öğrenmeye giden bir kişinin daha gözaltına alındığını belirterek, toplam dört kişinin bugün mahkemeye çıkarılacağını ve onları yalnız bırakmamak için mahkeme önünde bekleyeceklerini söyledi.