Van'da sivil toplum örgütlerinden 9 cezaevine ilişkin rapor: "İdare ve Gözlem Kurulları kaldırılsın"

Van'da sivil toplum örgütlerinden 9 cezaevine ilişkin rapor: "İdare ve Gözlem Kurulları kaldırılsın"

(VAN) - Van'daki hukuk ve sivil toplum örgütleri, ziyaret ettikleri 9 cezaevine ilişkin rapor hazırladı. ''Birçok haktan yararlanamayan tutukluların ağır bir tecrit altında olduğu'' ileri sürülen raporda, ''gerekçesiz kararlarla tahliyeleri engelleyen Cezaevi İdare ve Gözlem Kurulları’nın kaldırılması'' çağrısı yapıldı.

Van Barosu, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), Tutuklu ve Hükümlü Aileleriyle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (TUHAY-DER), Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) ile Van-Hakkari Tabip Odası, Serhat ve Karadeniz bölgelerindeki bazı cezaevlerine ilişkin hazırladığı raporu açıkladı.

Van Barosu Tahir Elçi Konferans Salonu’nda düzenlenen basın toplantısında kamuoyuna duyurulan rapor, Van F Tipi, Van Yüksek Güvenlikli, Van T Tipi, Ahlat T Tipi, Patnos L Tipi, Iğdır S Tipi, Kalkandere L Tipi, Giresun Espiye L Tipi ile Beşikdüzü T Tipi Kapalı cezaevlerini kapsıyor.

Raporu açıklayan avukat Mehtap Işık, ziyaret ettikleri cezaevlerindeki tutsakların hastaneye sevklerinin ya geciktirilerek ya da sevk edilmeyerek sağlık hakkının engellendiğini, Yeni Yaşam, Evrensel ve Cumhuriyet gibi muhalif gazetelerin verilmediği, yine ulusal bazda yayın yapan muhalif TV kanallarının yasaklandığını söyledi. Mehtap Işık, şu görüşlere yer verdi:

"Ziyareti gerçekleştirilen bütün hapishanelerde, hastaneye sevk isteyen mahpuslar hastaneye çok geç götürülmekte, bazı hapishanelerde hastaneye sevkler hiç yapılmamakta, bazı hapishanelerde ise hastaneye sevkler geç de olsa yapılmakla birlikte kolluğun ağız içi araması veya doktorun kelepçeli muayene dayatması sebebiyle insan onuruna aykırı olduğu ve mevzuata aykırı bir şekilde gerçekleştirildiği için bu uygulamayı kabul etmeyen mahpusların hastane sevkleri gerçekleştirilmediği için tedavi olamadığı, mahpusların muayene ve tedavi edilmeden hapishaneye geri götürülmekte oldukları tarafımıza aktarılmıştır. Ziyaret edilen bütün hapishanelerde bulundurulan kitap sayısına 3 ile 10 kitap arası kota uygulandığı, birçok hapishanede Kürtçe kitapların verilmediği ve hatta bazı hapishanelerde Kürtçe kitap ve mektupların 6 yıldır verilmediği, Kürtçe mektuplara da el konulduğu ve gerekçesinin de tercüme edilememe olduğu tarafımıza aktarılmıştır.

Yine raporumuzda belirtilen hapishanelerin tamamında yasal olarak günlük yayınlanan 'Yeni Yaşam, Evrensel ve Cumhuriyet vb' gibi muhalif gazetelerin verilmediği ve yine ulusal bazda yayın yapan muhalif TV kanallarının ziyaret edilen bu hapishanelerde verilmediği aktarılmıştır. Raporda detayı yazdığı üzere ziyaret edilen hapishanelerin bir çoğunda yemeklerin doyurucu olmadığı ve çok az verildiği ve bazı hapishanelerde yemeklerin yenemeyecek kadar kötü olduğu, yemekler hazırlanırken gerekli hijyen koşullarına uyulmadığı ve kantin fiyatlarının fahiş olduğu, yemek çeşitliliğinin az olduğu bir çok mahpusun kantinde ki fahiş fiyatlardan ötürü kantin ihtiyaçlarını gideremediği tarafımıza aktarılmıştır."

"Bu uygulamanın tamamen ortadan kaldırılması çağrımızı yineliyoruz"

Yapılan gözlemler sonucunda ulaştıkları tespitlere yer veren Işık, şunları söyledi:

"Ceza yasal ve uluslararası mevzuat evrensel hukuk ilkeleri ile birlikte göz önüne alındığında; kurumlarımıza gelen başvurular sonucunda tespit edilen işkence yasağı, sağlık ve tedavi hakkı, kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı, haberleşme özgürlüğü, ifade özgürlüğü ihlallerinin sebebi olan hapishane idaresi ve personeli uygulamalarının ve eylemlerinin sonlandırılması ve idarenin pozitif yükümlülüklerini yerine getirmesi gerekmektedir. Mahpusların hapishane koşullarında sosyalleşebilmesi, infaz sürelerinde sosyal ilişkilerden kopmamaları, bedensel ve ruhsal sağlıkları açısından ortak alan faaliyetleri büyük önem arz etmektedir.

Mahpusların dış dünya ile iletişim kurması, toplumdan tamamen kopmadan, meydana gelen gelişmeleri takip edebilmesi için en önemli iletişim araçlarının başında süreli ve süresiz yayınlar gelmektedir. Mahpuslar kitaplar sayesinde birçok konuda kendilerini geliştirirken gazete ve dergiler sayesinde toplumda yaşanan gelişmeleri takip edebilmektedir. Bu durum tecridin mahpuslar üzerindeki etkilerinin bir parça olsun azalmasına neden olmaktadır. Ancak hapishanelerde kitaplara getirilen kısıtlamalar ile dergi ve gazetelere getirilen yasaklamalar nedeniyle mahpuslar ifade özgürlüğü kapsamında bilgi ve kanaatlere ulaşma özgürlüğü ve haber alma hakkından faydalanamamaktadır.

Hapishane koşullarında kalamayacak kadar ağır hasta olan mahpusların hapishanede tutulmaya devam edilmesi, tedaviye ulaşmanın önündeki engeller, ulusal mevzuata ve uluslararası sözleşmelere aykırı olup tıbbi tedaviye ulaşma imkanı kısıtlandığından yaşam hakkı ihlaline yol açılmaktadır. Hukuka aykırı olan Gözlem ve Sınıflandırma Merkezleri ile Hükümlülerin Değerlendirilmesine Dair Yönetmelik” ile hapishane idarelerinin mahpuslara karşı sınırsız yetkiyle donatılarak keyfi kararlar alabileceği uygulamalar gerçekleştirilmektedir. Hapishane idareleri yeni yönetmelik ile kendilerine verilen yetkileri kötüye kullanmaya başladıkları görülmektedir. Bu nedenle ilgili yönetmeliğin iptali ile hapishane gözlem kurullarının yetkilerinin kısıtlanması veya bu uygulamanın tamamen ortadan kaldırılması çağrımızı yineliyoruz."