AK Parti Grup toplantısı... Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan CHP'ye: ''Üzerinde tepindiğiniz Deniz Gezmiş'i sahaya süren siz değil misiniz?''

AK Parti Grup toplantısı... Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan CHP'ye: ''Üzerinde tepindiğiniz Deniz Gezmiş'i sahaya süren siz değil misiniz?''

(TBMM) - Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhuriyet Halk Partisi'ni kastederek, "Bugün sürekli üzerinde tepindiğiniz Deniz Gezmiş'i sahaya süren siz değil misiniz? Meclis'te oylamadan kaçarak idamını onaylayan siz değil misiniz? İdamını izleyen, güya mezarı başında gözyaşı döken siz değil misiniz? Tüm bunlardan sonra utanmanız gerekirken, işinize her geldiğinde Deniz Gezmiş'i kullanan siz değil misiniz? Şimdi de bir yandan gençleri sokağa çağırıyor, kışkırtıyor, küfrettiriyor, polise saldırtıyorsunuz. Kusura bakmayın ama bu ülkenin gençlerini size yedirtmeyeceğiz, kullandırtmayacağız'' ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin haftalık grup toplantısında konuştu. Erdoğan, şunları kaydetti:

"İkinci Cihan Harbi sonrasında inşa edilen, soğuk savaş bitimi ile adeta kökleşen küresel sistem açıkçası temelden çatırdıyor. Neo-liberal ekonomik ve siyasal düzenin yerine daha korumacı bir yapının yükselmekte olduğunu görüyoruz. Sadece Asya’da, Avrupa’da, Amerika’da değil hemen her yerde devletler toplumu ve ekonomiyi güçlendirmeyi amaçlayan politikalar üretiyor. Ticaretten güvenliğe, savunmadan nüfus oranına çok geniş bir yelpazede yeni mücadele dönemine hazırlık yapılıyor. Gümrük tarifeleri üzerinden alevlenen ticaret savaşlarının küresel ölçekte bir etki uyandıracağı anlaşılıyor. Büyük küçük demeden herkesi etkileyecek şiddetli bir kasırganın geldiğini söylemek abartılı bir yaklaşım olmayacaktır. Dünyamız özellikle ekonomi ve askeri kapasite bakımından tek kutuplu bir yapıdan çok kutuplu bir mimariye doğru hızla yol almaktadır. Son aylarda üst üste gelen haberleri işte bu yeni dönemin doğum sancıları olarak değerlendirmemiz gerekiyor. Tarihi olduğu kadar sancılı da olan bu süreci en iyi okuyan, en iyi yöneten, sahada ve masada en güçlü konumda bulunan ülkelerden biri Türkiye’dir.

"Türkiye icazet alan değil icazeti aranan ülke konumuna gelmiştir"

Geçmişte farklı sebeplerle küresel rekabette minder dışına itilen ülkemiz Allah'ın izniyle yeni dönemin kurucu aktörlerinden bir haline gelmektedir. Bunun işaretlerini şimdiden görmeye başladık. Sözünün ağırlığı olan, tavrı, duruşu, söylemi dikkatle takip edilen bir ülke olarak Türkiye’nin ismi her platformda daha sık telaffuz ediliyor. Türkiye'siz bir denklem kurulamayacağı, kurulsa dahi bunun yaşama şansının olmadığı küresel aktörler tarafından kabulleniliyor. Türkiye 23 yıldır temeline adeta tuğla tuğla ördüğü güçlü altyapısıyla yeni döneme damgasını vurmaktadır. Türkiye Yüzyılı vizyonumuz günden güne ete kemiğe bürünmekte, milli ülkümüz olarak tüm ihtişamıyla şimal yıldızı misali parlamaktadır.

Ülkemizdeki muhalefetin anlamak istemediği gerçeklik budur. Onlar hala eski Türkiye’de yaşadıklarını sanıyorlar. Onlar hala Türkiye’nin kendi dönemlerindeki ülke olduğunu düşünüyorlar. Onlar hala Türkiye’nin icazetle iş gördüğü zannıyla hareket ediyorlar. Oysa Türkiye AK Parti hükümetleri döneminde icazet alan değil tam tersine icazeti aranan ülke konumuna gelmiştir. Türkiye büyük güçlerin oyunlarında rol lûtfedilen bir figüran değil senaryosunu kendi yazdığı oyunları hayata geçiren bir aktör olmuştur. Yeni Türkiye’ye dünya alışmış, hiç hoşlarına gitmese de batılı güçler yeni Türkiye'yi benimsemek zorunda kalmıştır ama ülkemizdeki ana muhalefet partisi meseleyi halen idrak edememiştir. Türkiye’nin level atladığını, Türkiye’nin artık çok farklı bir top koşturduğunu kavrayamadılar. Özellikle batı ile münasebetler konusunda son 23 yılda nasıl bir paradigma değişikliği yaşandığını halen anlayamadılar. Kendileri batının rızası olmadan bırakın iş yapmayı, bırakın politika üretmeyi nefes dahi alamadıkları için gelişmeleri doğru okuyamıyorlar. 14-28 Mayıs seçimleri öncesinde Amerika’dan ekonomist ithal etmekle övünenlerden zaten başka bir şey de beklenemez. Ne diyelim yazık, gerçekten çok yazık. CHP’nin içler acısı haline baktıkça inanın ülkemiz adına üzülüyoruz. Bunlar kendi ülkelerini ve milletlerine hiçbir zaman tanımadılar, korkarım bu gidişle hiçbir zaman da tanıyamayacaklar.

"Türkiye'nin yolunu aydınlatan güçlü bir ekonomi programı var"

Küresel zorlu ekonomi bir sınavdan geçmektedir. Son bir haftada uluslararası ticaret yeni bir boyuta evrildi. Karşılıklı olarak tonu artan söylemlerle tarife kavgaları daha da kızışmaya başladı. 14-28 Mayıs seçimleri öncesinde ekonomide çok güçlü bir ekip kurduk. Enflasyon ve hayat pahalılığı başta ülkemizin mevcut sorunlarını çözecek hem Türkiye'yi şoklara karşı dirençli hale getirecek kapsamlı programı Mayıs 2023'ten itibaren kararlılıkla hayata geçirdik. Programımız sayesinde dış kırılganlıklarımızı azaltırken şoklara karşı mukavemetimizi artırdık ve makro finansal istikrarı güçlendirdik. Evet dünyada ciddi bir belirsizlik ortamı var ama Türkiye'nin yolunu aydınlatan güçlü bir ekonomi programı var. Ticaret, üretim ve ihracat tarafında menfi bir durum beklemiyoruz. Düşük tarife uygulanan ülkeler arasında olmamız hasebiyle bu muhataralı dönemi birçok ülkeye kıyasla daha kolay atlatacağımıza inanıyoruz. İş dünyamız müsterih olsun. Vatandaşlarımız gönüllerini ferah tutsun. Özellikle orta ve uzun vadede Türkiye'nin benzer ülkelere göre daha az etkilenmesini, daha güçlü büyüme sergilemesini öngörüyoruz. Bunun da dört temel sebebi bulunuyor.

Öncelikle ihracatımızın yüzde 62'sini serbest ticaret anlaşmamız olan ülkelerle gerçekleştiriyoruz. Dahası, dünya borç batağında yüzerken bizim toplam borçluluğumuz milli gelirimizin sadece yüzde 93'ü gibi çok düşük seviyede seyrediyor. Ayrıca gelişmiş ülkeler yaşlanırken Türkiye çalışma çağındaki genç ve dinamik iş gücüyle farklı bir konumda yer alıyor. Son olarak güçlü altyapımız, üretim çeşitliliğine sahip imalat sanayimiz ve hizmetler sektöründeki yüksek potansiyelimizle pozitif ayrışıyoruz. Yani her bakımdan umut veren, güven veren bir hikayeye sahibiz. Uygulamakta olduğumuz makroekonomik istikrar ve reform programıyla da bu hikayeyi büyük bir avantaja dönüştürmüş durumdayız.

''Merkez Bankamızın brüt rezervleri toplam 156,5 milyar dolarla güçlü görünümünü koruyor''

Ekonomi programımızın önceliği olan dezenflasyon süreci devam ediyor. Yıllık enflasyon 10 aydır geriliyor. Mart enflasyonu yüzde 38,1 olarak gerçekleşti. Para politikasının gecikmeli etkisi, kamu maliyesinin daha güçlü desteği ve arz yönlü reformlarla enflasyondaki düşüş sürecektir. Maliye politikasında disiplinli duruşumuzu muhafaza ediyoruz. Geçen yıl başlattığımız harcama disiplini ve tasarruf tedbirleri bu yıl da devam edecek. Dış dengede güçlü bir iyileşme var. Brüt dış finansman ihtiyacımız azalıyor. 2023 Mayıs'ında 55,1 milyar dolar olan cari açık, ocakta 11,5 milyar dolara geriledi. Petrol fiyatlarındaki düşüş lehimizedir. Cari açığın kapanmasına katkıda bulunacaktır. Büyüme dengelenirken istihdam tarafında oldukça güçlü bir performans gösteriyor. Şubat ayında işsizlik oranı 2012'den bu yana en düşük seviye olan yüzde 8,2'ye indi. İhracat tarafında hamdolsun işler yolunda gidiyor. 28 Mart Cuma günü 2 milyar 65 milyon dolarlık günlük mal ihracatıyla Cumhuriyet tarihimizin en yüksek ikinci günlük ihracatına ulaştık. Mart ayında ihracatımız geçen yılın aynı ayına göre yüzde 3,2 artarak 23,4 milyar doları buldu. Böylece 12 ayda yıllıklandırılmış ihracatımız 263,4 milyar dolara yükseldi. Merkez Bankamızın brüt rezervleri toplam 156,5 milyar dolarla güçlü görünümünü koruyor.

''Ülkesine ve milletine kasteden kifayetsiz muhterislerin boykot çağrılarına prim vermedi''

Geçen hafta Türk ekonomisinin gücünü test etme imkanı bulduk. Muhalefetin ekonomimize zarar verme girişimlerini boşa çıkardık. Milletimiz sırf yolsuzluklarını gözlerden kaçırmak için ülkesine ve milletine kasteden kifayetsiz muhterislerin boykot çağrılarına prim vermedi. Gezi olaylarında 'tüketmeyin, ekonomi dursun' çağrıları nasıl çapulcuların ellerinde patladıysa, CHP'nin boykot çağrısına millet itibar etmedi. Yani boykotçular bizzat vatandaşımızdan boykot yedi. Türkiye ekonomisini batıracaklarını zannedenler avuçlarını yaladı, kös kös oturmak zorunda kaldı. Muhalefetin tüm kumpaslarına, tuzaklarına, tahriklerine rağmen Türkiye'yi büyütüyor, Türkiye'yi hedeflerine doğru yaklaştırıyoruz.

19 Mart'tan bu yana siyaset sahnesinde çok farklı bir oyun oynanıyor. Bütün Türkiye son 20 gündür bir tiyatro izliyor, izliyoruz. Daha doğrusu hisseli harikalar kumpanyası izliyoruz. Oyunun yazarı CHP'liler. Oyunun kurgucusu CHP'liler. Oyunun figüranları CHP'liler. Sahne CHP'nin sahnesi. Perdeyi açan CHP, kapatan CHP. Bilinmeyen tek bir şey vardı. O da bu orta oyununun kavuğunun kimde olduğuydu. Şimdi hafta sonu yaptıkları baskın kurultayla kavuk Sayın Özel'in başına geçmiş oldu. Ancak 20 gündür oynanan bu tuluattan bir türlü anlayamadığımız, sahne ışıklarının sahneye değil bize doğrultulmuş olmasıdır. Oyunu yazan onlar, oyunu sahneleyen onlar, çalıp çırpan onlar, İstanbul'da Escobar düzeni kuranlar onlar, paylaşım kavgası veren yine onlar. Şikayeti yapan onlar, tanıklığı yapan onlar. Savcıların kapısında ihbar sırasına giren yine onlar. Ama zeytinyağı gibi üste çıkmaya çalışanlar da onlar. Üzerindeki bütün kiri, pası, lekeyi, çamuru bizim üzerimize sıçratmak için olmadık taklalar atanlar da aynı şekilde onlar, yine CHP'liler. Hayırdır? CHP olarak siz bizi gözünüze far tutulunca donup kalan tavşan mı zannettiniz?

Kusura bakmayın. Kendi iç tartışmalarınızın bedelini, faturasını ne bize ne millete ödetemezsiniz. Sizin kavuk tartışmanız bizi hiç ama hiç ilgilendirmez. Sizin iç hesaplaşmanız bizi zerre kadar alakadar etmez. Şimdi çıkmışlar, yok şu gözaltına alındı, yok bu tutuklandı, yok onu serbest bırakın. Başınıza ne geldiyse sizin kavuk sevdanız yüzünden geldi. Sizin koltuk hırsınız, sizin dizginlenemez kibriniz, bundan dolayı geldi. Sizin açgözlülüğünüz yüzünden geldi. Kendiniz ettiniz, kendiniz buldunuz. CHP'yi bu bataklığın, bu mafya düzeninin içine siz soktunuz.

''Bu ülkenin gençlerini size yedirtmeyeceğiz''

Kendi içinizdeki meseleyi örtmek için sokakları ateşe veren sizsiniz. Gençleri öne sürüp belediye binalarına saklanan sizsiniz. Gençleri kışkırtan, polisle çatıştıran sizsiniz. O gençlerin eğer hayatları karardıysa o hayatları karartan da CHP olarak yine sizsiniz. Tarih boyunca hep bunu yaptınız. Sandıkta kazanamayınca gençleri sokağa döktünüz. Onların, kavgalarından, çatışmasından hatta onların akan kanlarından kendinize rant devşirdiniz. Bu ülkenin pırıl pırıl gençlerinin omuzlarına basarak onları çiğneyerek onları bozup para gibi harcayarak kariyer basamaklarını tırmandınız. Çoğu zaman koskoca bir hiç uğruna bu ülkenin çocuklarını feda ettiniz. sonra da utanmadan sıkılmadan çıktınız hep başkalarını suçladınız. Her zaman yaptığınız bu kurtla avladığınız çobanla yediniz sonra sürünü sahibi ile oturup timsah gözyaşları döktünüz. Buradan soruyorum: Bugün sürekli üzerinde tepindiğiniz Deniz Gezmiş'i sahaya süren siz değil misiniz? Meclis'te oylamadan kaçarak idamını onaylayan siz değil misiniz? İdamını izleyen, güya mezarı başında gözyaşı döken siz değil misiniz? Tüm bunlardan sonra utanmanız gerekirken, işinize her geldiğinde Deniz Gezmiş'i kullanan siz değil misiniz? Sadece Deniz Gezmiş'e değil, Sabahattin Ali'ye bakın, Nazım Hikmet'e bakın. Aynı riyakarlığı, aynı nebbaşlığı orada da görürsünüz. Şimdi de bir yandan gençleri sokağa çağırıyor, kışkırtıyor, küfrettiriyor, polise saldırtıyorsunuz. Sonra utanmadan timsah gözyaşları döküyorsunuz. Kusura bakmayın ama bu ülkenin gençlerini size yedirtmeyeceğiz, kullandırtmayacağız. Gençleri yolsuzluklarınıza paravan yapmanıza müsaade etmeyiz.''

(SÜRECEK)