AK Parti Grup Toplantısı... Erdoğan: "Terör örgütünün kendini feshinin ardından belediyelerdeki kayyum uygulamasının yeniden istisna haline geleceğini düşünüyoruz"

(TBMM) - Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Terör örgütünün kendini feshinin ardından siyasetin daha güçlü şekilde devreye girmesiyle belediyelerdeki kayyum uygulamasının yeniden istisna haline geleceğini düşünüyoruz" dedi. Belediyelerle ilgili yeni bir belediye yönetimi statüsüne ihtiyaç olduğuna dikkati çeken Erdoğan, "Aynı şekilde bu şehirlerimizdeki İl Özel İdaresi'ndeki yapılanmasının da gözden geçirilmesi gerekiyor. Yetki sahibi ama şehrine karşı sorumluluğu olmayan bürokrat anlayışına karşıyız. Bunun için vali ve kaymakamlarımızın koordinasyon görevini daha aktif hale getirmeliyiz" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda gündemi değerlendirdi. Erdoğan'ın konuşmasında öne çıkan başlıklar şöyle:
"Terör sebebiyle 40 yıldır ülkemizde kullandırılmayan kaynaklar harekete geçirmeye zaten başlamıştık. Petrol başta olmak üzere tüm madenlerimize süratle milletimizin emrine amade kılacağız. Tesktilden makineye sanayinin tüm alanlarında yeni tesislerin inşasını teşvik edecek destek vereceğiz. Tarihi ve tabii güzellikleri ile eşsiz hazinelere sahip bölgemize turizmin en gözde destinasyonu halde getireceğiz.
Güneydoğumuzun mümbit topraklarını sulamadan tohuma her alanda verimli tarım projeleriyle buluşturup gıda sektöründeki küresel liderliğimizi pekiştireceğiz. Bilhassa gençlerimizi ve kadınlarımızı sosyal ve ekonomik gelişmemizin öncü aktörleri haline getireceğiz. Velhasıl sadece güvenlik ve huzur bakımından değil turizmden kültüre yatırımlardan sosyal barışa kadar pek çok konuda yeni bir dönem bizi bekliyor. Tüm bunları hayata geçirmek için gereken planlamalara çalışmalara hazırlıklara şimdiden başladık. İnşallah bu tarihi fırsat küçük hesaplar veya uluslararası ayak oyunları ile heba edilmeden samimi bir iklimde tekemmül eder. Biz terazi Türkiye menziline varılması için kararlı sabırlı iyi niyetli ve yapıcı bir anlayışla hareket etmeye devam edeceğiz. Bulunduğumuz makamın omuzlarımıza yüklediği sorumluluğun gereğini layıkıyla yapacak 86 milyonun tamamına güven veren duruşumuzu son raddeye kadar koruyacağız. Örgütün fesih ve silah bırakma kararı sonrasında vatandaşlarımızın sevincini paylaşmak yerine ekranlarda Karalar bağlayanları geride bırakıp istikballer hep birlikte yürüyeceğiz. 40 yıl boyunca ödenen ağır bedeller ortadayken örgütün silah bırakmasından bana ne diyen tuzlu kurulara ise sadece acıyarak bakıyoruz, onlara da Allah'tan basiret ve ferasat diliyoruz.
"Küresel krizlerin çözümünde desteği, yardımı, arabuculuğu aranan ülkelerden biri hiç kuşkusuz Türkiye'dir"
Türkiye'de huzurun kardeşliğin dayanışmanın daha da güçlenmesi için büyük bir gayretle çalışırken bölgemiz ve ötesinde de barış çabalarına aktif katkı veriyoruz. Bugün ülkemiz Barış diplomasisinin merkezlerinden biri haline gelmiştir. Bölgesel ve küresel krizlerin çözümünde desteği, yardımı, arabuculuğu aranan ülkelerden biri hiç kuşkusuz Türkiye'dir. İşte bu sabah Sayın Trump'la Suudi Arabistan veliaht prensi ile ve Ahmet şarra ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdik. Tabii bu görüşmemizin altında yatağını neden neydi özellikle bölge barışını nasıl daha güçlü hale getirebiliriz. Buydu. Türkiye sahip olduğu binlerce yıllık devlet tecrübesi güçlü siyasi liderliği ve yetişmiş diplomatları ile bu alanda istisnai bir konumdadır. Hepsinden önemlisi bölgesel barış ve istikrar için attığımız adımlarda tüm tarafların güvenine mazhar olabiliyoruz. Rusya-Ukrayna Savaşı'ndan kardeş Pakistan ile Hindistan arasındaki gerilimi Gazze soykırımı karşısındaki vicdanlı duruşumuzdan Somali ve Etiyopya arasında yürütülen görüşmelere kadar her yerde ilkeli tutarlı adaletli ve hakkaniyetli politikalarımızla muhataplarımızın eğitimi adını kazandık. Unutmayın dost acı söyler prensibiyle her zaman doğruları söyledik. Mazlumun da zalimin de kimliğine asla bakmadık. Ateşe benzin dökenlerden değil, söndürmek için seferber olanlardan olduk. Şunu bir kere daha üzerine basa basa söylemek isterim. Bizim başta bölgemizde olmak üzere küresel ölçekte barıştan, huzurdan, demokrasi güvenlik ve istikrardan başka hiçbir gayemiz yoktur.
"Amerikan Başkanı Sayın Trump'a tekrar teşekkür ediyorum"
Son günlerde baş döndürücü bir hal alan diplomasi trafiğimizde işte bunu başarmanın gayreti içerisindeyiz. Bu vesileyle geçen hafta yaptığımız telefon görüşmesine müteakip dün Suudi Arabistan'da Suriye'ye yönelik yaptırımları kaldıracağını açıklayan Amerikan Başkanı Sayın Trump'a buradan tekrar teşekkür ediyorum. Gazze'de artık vahşet boyutuna varan insani trajediye son verilmesi amacıyla yürüttüğümüz çabalarla da dostum trump'ın desteğine güveniyorum. İnşallah Gazze ile ilgili de yakında yüreklere su serpen müjdeli haberler almayı ümit ediyoruz.
"Sistem bir süre sonra önceden öngörülemeyen sorunların, kötü niyetli organizasyonların aracı haline geldi"
Bizim idare sistemimizde merkezi yönetim kurumları kadar mahalli yönetimler de önemli bir yer tutar. Mahalli yönetim denilince ilk akla gelen tabi olarak belediyelerdir. AK Parti iktidarlarının bilhassa ilk iki döneminde mahalli idareleri güçlendirme, belediyeleri etkin bir hizmet merkezi haline getirme yolunda pek çok reformu hayata geçirdik. İdari ve mahalli kapasitelerini arttırdığımız belediyelerimiz gerçekten de şehirlerimizin çevresini değiştirecek eser ve ve hizmetleri imza attılar. İnsanımızın hayat kalitesini arttıran alt ve üst yapı yatırımlarının önemli bir kısmı bu sayede belediyelerimiz tarafından gerçekleştirildi. Ancak hayatın her alanda karşılaştığımız bir gerçek burada da karşımıza çıktı. İlk etapta belediye hizmetlerine büyük ivme kazandıran sistem bir süre sonra önceden öngörülemeyen sorunların, kaçakların, kötü niyetli organizasyonların aracı haline geldi. Merkezi idare kurumları ile belediyeler arasında başlayan ve giderek artan yetki tartışmaları asıl amacın yani şehre ve insanımıza hizmet gayesinin önüne geçti.
Aynı şekilde eser ve hizmet üretiminin hızlandırmak için verilen kimi yetkiler art niyetli belediye yöneticilerinin elinde gayri meşru kazançların çıkarların hesapların kariyer planlarının vasıtasına dönüştü. İmardan kültür sanat etkinliklerine sosyal desteklerden sportif faaliyetlere kadar pek çok alanda patlak veren yolsuzluk, usulsüzlük, israf kayırma ve hatta yasa dışı oluşumlara kaynak aktarma şikayetlere giderek çoğaldı. Bu durum hem kamu kaynaklarını yağmalanmasına hem belediyeye işe düşenlerin adeta araca bağlanması ile hem de vatandaşlarımızı hak ettiği hizmetin yeterince götürülmemesi ile sonuçlandı. İstanbul'da yürüyen soruşturma bu çarpık tablonun en bariz ve belki de Cumhuriyet tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir suç organizasyon örneğidir. Öyle ki yapılan işlerin yoğunsuzluk ve haraç boyutu ile ilişkili organize suç vasfını aşarak ülke güvenliğini tehdit edecek boyutlara ulaştığı anlaşılıyor. Çünkü bu karanlık organizasyon İstanbul'da sınırlı kalmamış ülkedeki pek çok belediyeyi kurumu, kişiyi içine alan kolları çok farklı yerlere uzanan hatta uluslararası ayağı olan bir ahtapota dönüşmüştür.
Sadece kimse siyasi partileri ve siyasetçileri kapsadığı düşünülen çarpık ilişkiler ağının bürokrasiden iş dünyasına, medyadan kimi cemaatlerden istihbarat kuruluşlarına kadar uzandığı ortaya çıkıyor. Tüm bunlara yol veren sebep ise mali idareler daha doğrusu belediye yönetimlerinde baş gösteren yozlaşmadır. Sistemde açılan gediklerdir, denetim mekanizmalarının yeterince etkin işletilmemesidir. Esasen bu yozlaşmayı tüm belediyelerde az veya çok hemen hemen tüm belediyelerde vermek mümkündür. Dolayısıyla bu konudaki yaklaşımımız kesinlikle parti odaklı değil tamamen sistem merkezlidir. Geldiğimiz noktada yerel yönetimler ve bu çerçevede belediyeler meselesinin tüm boyutları ile konuşulması tartışılması ve yeni bir düzene kavuşturulması kaçınılmaz hale gelmiştir. Büyükşehir belediyelerinde en azından Ankara, İstanbul ve Kocaeli dışındakiler de karşılaşılan sorunların ilk sırasında merkezi uzak ilçeler meselesi yer alıyor.
"Yetkilerin daha kesin bir şekilde tanımlanmasında fayda vardır"
Merkeze yüzlerce kilometre uzaktaki bir ilçenin mezarlığından parkına suyundan temizliğine mahalleden yürütülmesi gereken hizmetleri koordinat etmek elbette kolay değildir. Bunun için büyükşehir ve ilçe belediyeleri arasındaki yetki paylaşımının gözden geçirilmesi gerekiyor. Büyükşehir ve ilçe belediyeleri arasında pek çok başlıkta yaşanan yetki karmaşası bazen çatışma noktasına kadar gelebiliyor. Sizler de ekranlarda rastladınız, farklı partilere mensup büyükşehir belediyesi zabıtaları ile ilçe belediyesi zabıtaları herhangi bir konuda kavgaya varan gerilimler yaşayabiliyor. Bu tür rahatsız edici görüntülerin önüne geçebilmek için yetkilerin daha kesin bir şekilde tanımlanmasında fayda vardır. Kentsel dönüşüm çalışmaları, merkezi yönetim kurumu, büyükşehir belediyesi ve ilçe belediyesi arasındaki yetki karmaşasındaki bir diğer örneğidir. Bu husustaki yetkilerin netleştirilmesi bu görevin yerine getirmeyenlere ilgili zorlayıcı veya devredici düzenlemelere gidilmesi şarttır. Mahalle statüsüne dönüşen köylerdeki tarım ve hayvancılık faaliyetlerinde su ahır yol gibi hususlarda ciddi sıkıntılar yaşanmaktadır. Sıkıntıların çözümü için köylerle ilgili hususlarında yeniden ele alınmasında yarar görüyoruz. Büyükşehir ol ben şehirlerimizi mevcut yönetim yapıları, sorunların çözümünü hizmetlerin etkin şekilde yürütülmesini zorlaştırmaktadır. Altyapıdan ulaşıma, atık yönetiminden suya kadar pek çok alanı kapsayan bu sorunların üstesinden gelinmesi için belediyelerimizle ilgili yeni bir belediye yönetimi statüsüne ihtiyaç vardır. Aynı şekilde bu şehirlerimizdeki İl Özel İdaresi'ndeki yapılanmasının da gözden geçirilmesi gerekiyor. Yetki sahibi ama şehrine karşı sorumluluğu olmayan bürokrat anlayışına karşıyız. Bunun için vali ve kaymakamlarımızın koordinasyon görevini daha aktif hale getirmeliyiz. Belediyelere kamudan tahsis edilen ve kendi topladıkları mali kaynakların daha etkin denetimi için bir tarafı yerel dinamikleri diğer tarafı ilgili merkezi kurumlara dayanan yeni bir yapı kurulmalıdır. Çerçevede tanımlar net usuller kesin uygulamalar şeffaf olmalıdır.
"SGK borçlarının ödenmesi konusunda sergilenen lakayt tavır sorunun ulaştığı vahim boyutları gözler önüne sermiştir"
Bilhassa imar düzenlemeleri en baştan sağlıklı bir şekilde yapılmalı, daha sonraki değişiklikler şehrin düzenlemeklerine dayalı istisnai işlemler haline gelmelidir. Ön hazırlığı hem teknik hem idari hem ihtiyaç anlamında çok iyi yapılmamış projelere kaynak tahsisi'nin önüne geçilmelidir aksi halde önce takdirle başlayan sonra kayırmaya sonra istismara dönüşen süreçlerin tekrar tekrar yaşanması kaçınılmaz hale gelecektir. Terör örgütünün kendinin feshinin ardından siyasetin daha güçlü şekilde devreye girmesiyle belediyelerdeki kayyum uygulamasının yeniden istisna haline geleceğini düşünüyoruz. Bakınız bugün az sayıdaki istisna haricinde belediyelerin tamamı borç batağı içindedir. Belediyelerin Sosyal Güvenlik Kurumu'na olan birikmiş borçlarının ödenmesi ile ilgili verdiğimiz mücadele herkesin malumudur. Sosyal Güvenlik Kurumu borçlarının ödenmesi konusunda sergilenen lakayt tavır sorunun ulaştığı vahim boyutları gözler önüne sermiştir.
"Böyle gelmiş böyle gider nemelazımcılığı bizim benim seveceğimiz bir siyaset tarzı asla değildir"
Güya bir konser etkinliği için tek kalemde 100 milyonlarca lira harcanırken Sosyal Güvenlik Kurumuna borç ödemeye gelince maalesef paramız yok deniliyor. Aynı çarpık durum reklama depreme ayrılan bütçe içinde geçerlidir. Belediyelerin borç yönetimi ciddi kriterlere bağlanarak mevcut borç yüklerinin tasfiyesi için orta uzun vadede bir program oluşturmalıdır. Aksi takdirde bir süre sonra belediyelerimizin çoğu bırakınız yatırımı bırakınız personelin maaşını ödemeyi kılını kıpırdatamaz hale gelecektir. Velhasıl belediyesi ile ilçesiyle, merkez ilçesiyle, il özel idaresiyle, büyükşehriyle, yerel yönetim sistemimizin ıslah edilmesinde aksayan yanlarının giderilmesinde sorumlu alanlara neşter vurulmasında fayda olduğuna inanıyoruz. Böyle gelmiş böyle gider nemelazımcılığı bizim benim seveceğimiz bir siyaset tarzı asla değildir.
"Ortak akılla çözüm geliştirmeyi teklif ediyoruz"
Sorun varsa, sıkıntı varsa, şikayet varsa siyaset kurumunun görevi buna çözüm bulmaktır. Meclis'te temsil edilen siyasi partilerimizle milletin hizmet beklentisini karşılayacak daha etkin bir yerel yönetim sistemi için ortak akılla çözüm geliştirmeyi teklif ediyoruz. Daha pek çok başlık altında toplayabileceğimiz bu hususların çözümü meseleye partiler üstü bir bakış açısıyla yaklaşmayı gerektiriyor. Bu çağrımızın güncel hiçbir siyasi veya adli gelişme ile ilgisi olmadığını, deprem tedbirleri başta olmak üzere tamamen milletimizin hayat kalitesini yükseltme gayesi taşıdığına özellikle vurgulamayı görev addediyorum. Milletin derdiyle dertlenen, ülkenin sorunlarına çözüm bulma iradesi gösteren tüm siyasi partilere şimdiden teşekkür ediyorum."
(Son)