ANKA Ekonomi Editörü Zülfikar Doğan: Ekonomik kriz Türkiye’yi boşanmalarda Avrupa liderliğine taşıyor, Trump’ın AB vergileri, Türkiye’ye darbe mi fırsat mı?

ANKA Ekonomi Editörü Zülfikar Doğan: Ekonomik kriz Türkiye’yi boşanmalarda Avrupa liderliğine taşıyor, Trump’ın AB vergileri, Türkiye’ye darbe mi fırsat mı?

Zülfikar Doğan

(ANKARA) - 2025’in ocak ayı cari açığı 3,8 milyar dolarla geçen yılın aynı ayına göre 1,5 milyar dolar daha yüksek geldi. Sanayi üretiminde durgunluğun gerilemeye dönüştüğü süreç aylardır devam ediyor. Dış ticarette şubat ayı ihracat rakamları geçen yılın altında kaldı. Ekonominin kritik göstergelerindeki olumsuzluklar neredeyse her alana yayılıyor. Aynı anda küresel ekonomide ABD Başkanı Donald Trump’ın başlattığı ticaret savaşları ve Avrupa Birliği'ni de (AB) kapsayan gümrük duvarlarının Türkiye’yi de etkilemesi kaçınılmaz görünüyor.

Trump kararlarının AB-Türkiye ticaretine olası negatif etkileri

Türkiye’nin en büyük ve en önemli ihraç pazarı AB ülkeleri. 2024 yılında 600 milyar dolara yaklaşan toplam dış ticaret hacminin tek başına yüzde 30’dan fazlasını AB ile yapılan ticaret oluşturuyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ve Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin (TİM) rakamlarına göre 2024’te 261 milyar dolarlık ihracatın yüzde 38’ini oluşturan 98,2 milyar doları AB ülkelerine yapılmış. ABD Başkanı Trump Kanada, Meksika ve Çin’in ardından AB’den yapılan ithalata yüzde 25 ek gümrük vergisi getirirken AB Komisyonu da buna misilleme için ABD’den yapılacak 28 milyar euroluk ithalata aynı oranda ek gümrük vergisi getirdi. AB, Çin, Kanada ve Meksika’dan alınan ürünler ABD’nin toplam ithalatının yüzde 61’ini oluşturuyor.

COVID19 salgınından bu yana durgunluğu aşamayan, büyüme sürecine geçemeyen AB ekonomileri faiz indirimleri ve yeni euro fonları ile toparlanmaya, büyümeye çalışırken ABD’nin gümrük vergisini artırmasının olumsuz etkileri kaçınılmaz. Türkiye’nin başta otomobil, kimya, makine teçhizat, yedek parça, ilaç, tekstil ve hazır giyimde milyarlarca dolar ihracat yaptığı AB pazarının ABD’nin gümrük duvarlarıyla daralması, Türkiye’den ithalat talebinde düşüşe neden olacak. AB ekonomilerinin küçülmesi ve işsizliğin artması AB ülkelerinden gelen turist sayısının azalmasına yol açabilir.

AB’ye gümrük duvarı, Türkiye’nin ABD ile ticaretinde yeni fırsat penceresi açılabilir

ABD’nin yükselttiği gümrük duvarlarının AB ekonomisinde yaratacağı olumsuzluklar Türkiye’nin AB ile ticaretini negatif etkileme potansiyeline sahip olsa da ABD-Türkiye ticaretine pozitif yansımaları olabilir. Türkiye-AB arasındaki Gümrük Birliği Anlaşması’na rağmen AB’nin Türkiye’den ithal ettiği otomobil, demir-çelik ürünleri, makine teçhizat vb. ürünlerin AB üzerinden ABD’ye ihracı söz konusu değil. Dolayısıyla ABD’nin AB’ye koyduğu gümrük duvarlarının Türkiye’ye etkisi sınırlı düzeyde kalacaktır.

Kaldı ki ABD başta ham demir-çelik mamulleri ve alüminyum olmak üzere bazı ürünlerde zaten Türkiye’ye ek gümrük vergileri uyguluyor. Dolayısıyla şimdi diğer ülkelere getirilen ek vergiler Türkiye açısından rekabet olanağı yaratarak avantaja dönüşebilir. Bunun yanında ABD’ye ihraç edilen AB menşeli ürünlerin benzeri veya eş değeri olan Türk malları, AB’ye ek gümrük vergisi nedeniyle ABD’li alıcılar açısından daha avantajlı hale gelebilir. ABD’li ithalatçıların talebi eş değer Türk mallarına yönelebilir ve Türkiye açısından ABD pazarında bir fırsat penceresi açılabilir. Türkiye-ABD arasında 100 milyar dolarlık ticaret hacmi hedefine rağmen iki ülke ticareti uzun süredir 30 milyar dolarda patinaj yapıyor. Şayet Türkiye bu durumu avantaja çevirme olanaklarını kullanabilirse 100 milyar dolarlık ticaret hacmi hedefine ulaşma yönünde ciddi mesafe alabilir.

Tek adam yönetimi ve Şimşek programıyla evlilikler çatırdıyor

Başta sıralanan ekonomik göstergelerdeki kötüleşme, sosyoekonomik ve toplumsal göstergelere de belirgin şekilde yansıyor. Nüfus artış hızının sert biçimde gerilemesi, genç nüfus azalırken 65 yaş ve üzeri nüfusta artış, ekonomik kriz ve ağır yaşam koşulları, yüzde 28’i aşan genç işsizlik oranı Türkiye’de evliliklerin azalmasına, boşanmaların artmasına zemin yaratıyor. 2025’i ‘Aile Yılı’ ilan eden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çocuk yardımı, evlilik kredisi, ailelere indirimli seyahat vb. vaatlerine rağmen gençler arasında yuva kurma, evlenme eğimi azalırken ailelerdeki çözülme hızlanıyor. Uygulanan ekonomik programın yarattığı yıkıcı etkilerle boşanma oranlarındaki artışın hızlanması TÜİK’in resmi verilerine de yansıyor.

Boşanmalarda alt sıralardan Avrupa liderliğine yükseliş

Boşanmaların artmasında şiddetli geçimsizlik ve ağır ekonomik sorunlardan kaynaklı anlaşmazlıklar ilk sırada yer alıyor.TÜİK'in 2024 Evlenme ve Boşanma İstatistiklerine göre her bin kişilik nüfusta bir yıl içinde gerçekleşen evlilik oranını gösteren ‘kaba evlenme hızı’ 2024 yılında 2023 ile aynı seviyede kalarak binde 6,65 oldu. Kaba evlenme hızı 10 yıl önce binde 7,88 iken 1,20 puan geriledi. Kaba boşanma hızı ise 2023’te binde 2,03 iken 2024’te binde 2,19’a yükseldi. 2014’te binde 1,65 olan boşanma hızı 10 yıldır sürekli artıyor.

Türkiye son yıllara kadar Avrupa sıralamasında boşanmaların en düşük olduğu, alt sıralarda yer alan ülke idi. Ancak Avrupa İstatistik Ofisinin (Eurostat) son verilerine göre boşanma oranı hızla artan Türkiye, 2022’den bu yana üst sıralara tırmandı. 2024’te binde 2,19 boşanma oranıyla İsveç ile aynı sırada yer alarak Litvanya (binde 2,90) ve Letonya’nın (binde 2,60) ardından üçüncülüğe yükseldi. İstatistikler her 100 evliliğe karşı gerçekleşen boşanma oranının ekonomik kriz dönemlerinde sıçrama yaptığını gösteriyor. 2001 ve 2008 krizleri ertesinde 2002 ve 2009’da bu oranlar sırasıyla yüzde 18,69 ve 19,29’a yükselmiş.

2018’de geçilen tek adam rejiminden bu yana üst üste yaşanan ekonomik krizler, yüksek enflasyon, yoksulluk ve işsizliğin artması, alım gücünün azalması, gençlerin gelecek kaygısı ve endişelerinin büyümesinin yarattığı ortamın bu tabloyu daha karamsar bir noktaya taşıdığı anlaşılıyor. Evlilikler azalırken, boşanmaların yeni evliliklere oranı kesintisiz şekilde yükselerek 2019’da yüzde 28,87’ye, 2024 sonunda yüzde 32,96’ya çıkmış. İktidarın ‘kutsal aile’ söylemi, ‘en az 3 çocuk’ çağrıları, ‘Aile Yılı’ vaatleri gençlerde karşılık bulamadığı gibi uygulanan siyasi ve ekonomik politikalar, yeni ya da yıllanmış evlilikleri çatırdatıyor, aileleri dağıtıyor, Türkiye’yi boşanmalarda Avrupa liderliğine yaklaştırıyor.