Burdur Barosu'ndan İstanbul Barosu yönetimine yönelik karara tepki: "Savunmayı savunmak zorunda bırakıldık"

Haber: MUHAMMET FATİH BAŞCI
(BURDUR) - Burdur Barosu, İstanbul Barosu yönetimine yönelik alınan karara karşı basın açıklaması yaptı. Burdur Baro Başkanı Avukat Meltem Özdemir, "Barolar bağımsızdır. Gördüğümüz üzere yargının bağımsız kalabilen tek unsuru da Barolardır. Barolar hukuki güvenliğin teminatıdır" dedi.
Burdur Barosu’na kayıtlı avukatlar ile avukatlara destek veren bazı STK temsilcileri ve üyeleri, Burdur Cumhuriyet Meydanı’nda toplandı. Ellerinde, "Avukatıma dokunma", "Adalet için adalet" yazılı dövizler taşıyan avukatlar, "Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz" sloganını attı.
Avukatlar adına açıklamayı okuyan Burdur Barosu Başkanı Meltem Özdemir, şunları söyledi:
"Bugün burada Burdur Barosu avukatları olarak toplanmamızın nedeni, ülkemizde son birkaç aydır yaşanan hukuksuzluklardır. Bilindiği üzere İstanbul Baro Başkanı ve Yönetim kurulu üyelerine 'terör propagandası yapmak' iddiası ile İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca başlatılan soruşturma kapsamında İstanbul 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'ne sunulan davaname ile baro başkanının ve yönetim kurulu üyelerinin görevlerinin sonlandırılmasına ilişkin dava açılmıştır. Dava başkanlığımızca da takip edilmiştir. 81 baromuz maalesef savunmayı savunmak durumunda bırakılmıştır. Başından beri yasal dayanaktan yoksun olan davaname neticesinde ilk duruşmada usul hukukunun tanınmadığı ortaya konulmuş ve neticede 21 Mart 2025 tarihli celsede davanamenin kabulü ile yeni bir hukuksuz durum yaratılmıştır. İstanbul 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin verdiği karar tarihe kara bir leke olarak geçmiştir. Unutulmamalıdır ki barolar bağımsızdır. Gördüğümüz üzere yargının bağımsız kalabilen tek unsuru da Barolardır. Barolar hukuki güvenliğin teminatıdır. Barolar hak ve özgürlükler ile adaletin sağlayıcıları ve koruyucularıdır. Mesele sadece İstanbul Barosu değildir. Mesele, yurttaşımızın savunma hakkının barolara göz dağı verilerek engellenmesi, mahkemeye erişim ve adil yargılanma hakkının ellerinden alınmasıdır. Mesele yurttaşımızın haklarının savunucusu olan ve hukukun, savunmanın vazgeçilmez özneleri olan biz avukatların susturulmaya çalışılması meselesidir. Mesele hukuk güvenliğidir. Mesele, demokrasidir.
“Barolar ve avukatlar hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunan son kalelerdir”
Anayasa madde 2’yi anımsayalım: 'Türkiye Cumhuriyeti toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk devletidir'. Fakat ne yazık ki ülkemizde bir taraftan barolara ve avukatlara göz dağı verildiği diğer taraftan yapılan haksız gözaltılar ve tutuklamalar, kanunsuz yasaklar, halkın iradesinin yok sayılarak seçilmişlerin yerlerine kayyum atama uygulamaları gibi yargının siyasi emellere araç edildiği günler yaşanmaktadır.
Diğer yandan anayasal toplanma ve gösteri yürüyüşü hakkını kullanan kişilere dönük, kamu düzenini sağlama tedbirini aşan şiddet görüntüleri ve ihlaller endişe vericidir. Bu yönde raporlama yapmak hak savunuculuğu yapmak isteyen bazı meslektaşlarımızın da gözaltı haberlerini takip etmekteyiz. Yaşanan üst üste hukuksuzluklar, hukuka olan güveni tamamen zedelemiştir. Hukukun üstünlüğü bireylerin adalete olan inancının temel dayanağıdır ve bu inancın sarsılması toplumun huzur ve barışına da zarar vermektedir.
"Dün İstanbul Barosu'nun yanında olduğumuz gibi her daim yurttaşımızın, özellikle gençlerimizin yanındayız"
İşte Barolar ve avukatlar hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunan son kalelerdir. Hatırlatmak isteriz ki avukatlar mesleklerine başlarken hukuka, ahlaka, mesleğin onuruna ve kurallarına uygun davranacaklarına yemin ederler. Ve yine hatırlatırız ki bizler görevimizi yaparken kimseye, ne müvekkile, ne hakime ve ne de iktidara tabiyiz. Bizim aşağımızda kişilerin varlığı iddiasında değiliz. Fakat hiçbir hiyerarşik üst de tanımıyoruz. En kıdemsizin, en kıdemliden veya isim yapmış olandan farkı yoktur. Avukatlar esir kullanmadılar, fakat efendileri de olmadı. Amacımız evrensel hukuk ilkeleri çerçevesinde ve Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ilke ve inkılapları ışığında, gücünü anayasadan alan hukuk güvenliğini sağlamak ve savunma makamı olarak yurttaşımızın haklarını korumaktır. Dün İstanbul Barosu'nun yanında olduğumuz gibi her daim yurttaşımızın, meslektaşlarımızın ve özellikle gençlerimizin yanındayız."