Toplum Çalışmaları Enstitüsü Siyaset Programı Direktörü Yılmaz, Gezi’den Saraçhane’ye değişen dinamikleri değerlendirdi

Toplum Çalışmaları Enstitüsü Siyaset Programı Direktörü Yılmaz, Gezi’den Saraçhane’ye değişen dinamikleri değerlendirdi

(İSTANBUL) - Toplum Çalışmaları Enstitüsü Siyaset Programı Direktörü Hüseyin Raşit Yılmaz, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alındığı günden bu yana süren Saraçhane protestolarını değerlendirdi. Türkiye’nin dört bir yanında beş gündür süren eylemleri Gezi Parkı protestolarıyla karşılaştıran Yılmaz, “İmamoğlu ve A takımı tutuklandıktan sonra oluşan tablo, Tayyip Bey’i mutlu etmekten epey uzak” dedi. Yılmaz, yeni eylemci profiline "Milliyetçi protest gençler” diyerek dikkat çekti.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne (İBB) yönelik operasyon ve İmamoğlu'nun tutuklanarak görevinden uzaklaştırılmasına karşı protestolar, başta İstanbul olmak üzere Türkiye genelinde de devam ediyor. CHP'nin çağrısı üzerine her gün yüz binlerce yurttaş Saraçhane’de toplanırken, protestolara katılanların çoğunu ise gençler oluşturuyor.

Söz konusu eylemlerin ulusal ve uluslararası arenadaki olası sonuçlarını değerlendiren Toplum Çalışmaları Enstitüsü Siyaset Programı Direktörü Hüseyin Raşit Yılmaz, “Uluslararası politik manzaranın hiç olmadığı kadar iktidarın lehine olmasının ‘bulunmaz bir fırsat’ olarak görüldüğü ve son derece agresif bir yol haritasına Tayyip Bey’in ikna edildiği görülüyor. Bunun bir sonraki nesil AK Parti elitinin iktidarına zemin oluşturmaya dair bir hamle olduğunu da söylemek mümkün. Bununla birlikte İmamoğlu ve A takımı tutuklandıktan sonra oluşan tablo, Tayyip Bey’i mutlu etmekten epey uzak” ifadelerini kullandı.

19 Mart ve sonrasında İstanbul’da sokaklara ve meydanlara çıkan yüz binler ve ülke geneline yayılan milyonlarca vatandaşın mobilize olduğu yaygın eylemlerin Gezi’yi hatırlattığını, toplumsal mobilizasyonun boyutları bakımından Gezi’yi hatırlatsa da Saraçhane’nin Gezi’den ayrıştığı önemli farklılıklar olduğunu söyleyen Yılmaz, şunları kaydetti:

İktidarın Gezi’deki “terör örgütleri” argümanına Saraçhane’de “çözüm süreci” engeli

“Saraçhane’ye sebep olan iktidarın toplumsal algı bakımından doğrudan ‘siyasi faul’ olarak gördüğü bir tutuklama. Gezi’de bir yeşil alanın betonlaştırılması gibi tali bir konu üzerinden siyasallaşmıştı eylemler. Saraçhane muhalefetin politik ayrışmalarını ortadan kaldırarak hızla yekpare hale getirdi. Gezi’nin hemen başında iktidar ‘terör örgütleri’ katılımına dair hem kendi kitlesini hem de muhalif Türk sağının önemli bir kısmını kendi yanına çekebilmişti. Halbuki bugün iktidar yeni açılım sürecinde Dem ve İmralı ile görüşme halinde olduğu için DEM’lilerin kitlesel katılımı yok Saraçhane’ye. DEM sembolleriyle bireysel katılımlara ise Saraçhane eylemcileri engel oluyor.

Yeni eylemci profili: Milliyetçi protest gençler

Saraçhane’de yeni ve etkin bir eylemci profili de ortaya çıktı. Türk milliyetçisi protest gençler. Bozkurt işaretleri, kurt başlı bayraklar ve geçen yüzyılın ilk çeyreğinden sloganlarla sahada etkinler. Bu 2016 sonrası MHP’den ayrışan geleneksel ülkücü kitlelerin seküler milliyetçi ve öfkeli çocukları çoğunlukla. Bir kısmı da batı tarzı milliyetçiliğe daha yatkın öğrenciler. Bunların varlıkları terör iltisaklı grup provokasyonlarına karşı kalabalıklarda bir otokontrol de sağlıyor gibi.

Saraçhane olaylarının başladığı Türkiye uzun süredir ekonomik krizde, politik atmosferi hayli otoriterleşmiş uluslararası endekslere göre de çok mutsuz insanların Türkiyesi. 2013’de Gezi bugüne kıyasla ekonomisi çok daha iyi, çok sesliliği bugünle karşılaştırılamayacak kadar yüksek bir Türkiye’de başlamıştı. Bugün Türkiye’de 15-30 yaş arası genç nüfus 20 milyon bandında. Bunun 7 milyonu aşkın kısmı üniversite öğrencisi. Gezi’ye göre yüksek öğretimde eğitim gören gençlerin sayısı yüzde 40 civarında artış göstermiş.

“Gezi’de lider uzlaşısı yoktu”

Saraçhane çok popüler bir siyasi liderin, Ekrem Bey’in gözaltına alınmasıyla başladı. Ve 19 Mart öncesi ulusal popülaritesi gözaltına alınan İmamoğlu’ndan epey yüksek olan Mansur Yavaş’ın hızla ve herhangi bir tereddüde mahal bırakmayacak şekilde Ekrem Bey’e desteğiyle büyük bir birlikteliğe dönüştü. Halbuki Gezi’deki kitlesel eylemler ve muhalif irade herhangi bir liderlikten yoksundu. Bu da öfkeli kalabalıkların enerjisinin yöneleceği siyasi hedefi somutlaştıramamasına da neden olmuştu. Temelde Tayyip Bey’in gitmesi isteniyordu ama gelmesi istenen bir isim üstünde uzlaşı yoktu.

“Erdoğan karşı hamleyi yapanların kim olduklarını iyi bilir”

Esasen Tayyip Bey karşı hamleyi yapanların kim olduklarını iyi bilir. Karşı hamleyi yapan kendisini apoletleri kalabalıkların elinden alıp çeyrek asırdır başının üstünde taşıyan Türk toplumunun çoğunluğudur. Meydanlardaki yüzbinlere bakıp ‘Bunlar öfkeli gençler’ denmesi doğru olmaz. Ön seçim sandıklarına gidip saatlerce sıra bekleyerek oy kullanan 15 milyona yakın vatandaşa bakarak ‘Bunlar öfkeli muhalifler’ denmesi de doğru olmaz. Bu genel toplumsal memnuniyetsizliği ısrarla görmezden gelmek olur. Doğrusu bu Tayyip Bey'in başarılarla dolu olması toplumun nabzını iyi ölçmesiyle doğrudan ilgili olan kariyerine de uygun olmaz. İyi niyetli tavsiyem günün sonunda kamuoyu araştırmalarının sonuçlarına hassasiyet gösteren Tayyip Bey’in milletin tepkisini bağımsız kurumlara ölçtürmesidir. Ölçtürdüğünde Türkiye’de neyin olacağını ve neyin olmayacağını daha net görecektir.”