Cem Aydın: Ülkesini en çok seven gençlerin, en çok çileyi çektiği bir dönemdeyiz

Haber: Beril KALELİ - Kamera: Hakan KAYA
(İSTANBUL) - CHP, gençlerin sorunlarını ve önerilerini dinlemek amacıyla hayata geçirdiği "Söz Bizde" kampanyasının ilk toplantısını gerçekleştirdi. Beyin göçünün konu alındığı toplantıda, yurtdışına yerleşmeyi planlayan 20 gençle bir araya gelen CHP Gençlik ve Spor Bakanlığından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Sevgi Kılıç ve CHP Gençlik Kolları Genel Başkanı Cem Aydın toplantının ardından açıklamalarda bulundu. Sevgi Kılıç, "Arkadaşlarımızla konuştuğumuzda öne çıkan, aslında konuşulan ama saray duvarlarının arkasında duyulmayan gerçek şu, kaygı. Hangi görüşten olursa olsun, gençler gelecek kaygısı yaşıyor" dedi. Cem Aydın ise, "Toplantıda ortaya çıkan tablo net. Ülkesini en çok seven gençlerin, en çok çileyi çektiği bir dönemdeyiz. Baskı, imkansızlık, torpil, kayırmacılık, mülakatlar, düşük ücretler Türkiye’yi çölleştiriyor" şeklinde konuştu.
CHP, gençlerin sorunlarını ve önerilerini dinlemek amacıyla "Söz Bizde" kampanyası başlattı. CHP'nin Gençlik ve Spor Bakanlığından Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı'nın Gençlik Kolları ve Genç Parti Meclisi üyeleriyle birlikte hayata geçirdiği kampanya kapsamında gençlerle odak grup görüşmeleri gerçekleştirilecek.
81 ilde gerçekleştirilmesi planlanan görüşmelerin ilki dün yapıldı. Feshane'de gerçekleştirilen görüşmenin konusu "Beyin Göçü" oldu. CHP Gençlik ve Spor Bakanlığından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Sevgi Kılıç ve CHP Gençlik Kolları Genel Başkanı Cem Aydın, yurtdışına yerleşmeyi planlayan 20 gençle bir araya geldi. Gençlerin sorunlarının, öneri ve eleştirilerinin dinlendiği görüşmede gençlere, Türkiye'den gitmek istemelerinin nedenleri ve Türkiye'de kalmaları için nelerin yapılması gerektiği soruları soruldu. Sevgi Kılıç ve Cem Aydın, basına kapalı olarak yapılan görüşmenin ardından kampanyaya ve ilk görüşmeye ilişkin açıklamalarda bulundu.
CHP Gençlik Kolları Genel Başkanı Cem Aydın şöyle konuştu:
"Söz bizde diyerek genç arkadaşlarımızla buluşuyoruz. Bugün konu başlığımız beyin göçüydü. Son yıllarda bunu çok ama çok konuşuyoruz. Çok soruyoruz, neden diye. Bu sorunun canlı cevaplarından biri benim durumum. Şu an karşınızda Türkiye’nin birinci partisinin, gençlerin ezici şekilde en çok oy verdiği partinin gençlik kolları başkanı olarak karşınızdayım. Bugün aynı zamanda, Genel Başkanının sözünü, partisinin gençlik kolları kurumsal hesabı paylaştığı için haftanın üç günü imza veren, yurt dışına çıkışı yasak olan, 5 yıl 5 ay hapis istemiyle yargılanan bir genç olarak karşınızdayım. Ve iktidar sahiplerine kötü haber, biz sizden korkmuyoruz. Biz ülkemizi, çok seviyoruz. Baskılarınızla yıldırmaya çalıştığınız gençler olarak, Türkiye’yi ayağa kaldırmak için arı gibi çalışıyoruz.
"Türkiye'nin temeli 1923’te bizzat dönemin gençliği tarafından atıldı"
Türkiye Cumhuriyeti, çok büyük ve güçlü bir ülke. Tarihiyle, kültürüyle, sosyal birikimiyle bölgemizdeki en gelişkin ülkelerden biri. Çünkü temeli sağlam. O temel 1923’te bizzat dönemin gençliği tarafından atıldı. Ülkemizin kurucuları, genç yaştaki büyük komutanlardı. O nedenle, Türkiye her zaman gençliğiyle var oldu. Kurucumuz Gazi Mustafa Kemal Atatürk ise ülkeyi gençliğe emanet etti ve uyarısını da yaptı, 'Gaflet, dalalet ve hıyanet içinde olanlar olabilir. Siz yine de istikbalinizi ve Cumhuriyeti kurtarmak için çalışın' dedi.
"Gençler çok emek veriyor, karşılığını çok az alıyor"
Bugün Türkiye, şanslı azınlığın lüks ve şatafat içinde yaşadığı, büyük çoğunluğun hayatta kalmaya çalıştığı bir hale geldi. Ülkemizin zenginliği adil paylaşılmıyor. Bu adaletsizlikten en çok darbe yiyen, kuşkusuz gençlik. Gençler çok emek veriyor, karşılığını çok az alıyor. Gençler çok çalışıyor, az kazanıyor. Gençler en üretken yaşlarında, önlerini göremiyor. Bu durumun sorumlusu bizzat iktidardır. Her türlü yetki tek kişidedir, her şeyin sorumluluğu o tek kişinin sırtındadır. Ancak iktidar, sürekli suçlayacak birini buluyor.
"Kim doğduğu yerde doymak istemez?"
Ülkede imkansızlık ve geleceksizlik yüzünden çıkışı yurt dışında arayan gençleri de suçluyor, 'Giderlerse gitsinler' diyor. Oysa gençler, isteyerek değil, başka çıkış yolu olmadığı için gitmek istiyor. Kim doğduğu yerde doymak istemez? Kim ailesinden uzak düşmek ister? Kim gurbette olmak ister. Elbette en iyi şekilde kendimizi geliştirmek için dünyanın dört bir yanında olmalıyız. Kıvılcım olarak gidip, alev topu gibi dönmeli, ülkemize hizmet etmeliyiz. Ancak bu kaçmak değil, geri dönmek üzere gitmek olmalı. Küserek değil, ülkemize daha iyi hizmet etme motivasyonuyla olmalı.
"Yaptığımız toplantıda ortaya çıkan tablo net"
Bugün de beyin göçünün temel sebepleri üzerinde yaptığımız toplantıda ortaya çıkan tablo net. Ülkesini en çok seven gençlerin, en çok çileyi çektiği bir dönemdeyiz. Baskı, imkansızlık, torpil, kayırmacılık, mülakatlar, düşük ücretler Türkiye’yi çölleştiriyor. 21. yüzyılda rekabet eden, dünyaya meydan okuyan, gençliğiyle güçlü bir Türkiye olmalıyız. Cennet vatanımızın çölleşmesine, varlık içinde yokluk çekmeye mahkum değiliz. Karanlığa, çaresizliğe, geleceksizliğe mahkum değiliz.
"AKP bizlere bir gençlik borçlu, o borcu erkenden getireceğimiz sandıkta faiziyle birlikte tahsil edeceğiz"
Hepimiz meselenin farkındayız. Artık ömrünü tamamlamış iktidarın, daha fazla gerilim ve kutuplaşmadan başka vaadinin kalmadığı ortada. Biz gençler, artık geleceğe bakmak istiyoruz. Artık bu gerilimden, baskıdan, zulümden bıktık. Akranlarımız dünyayı gezerken, kendi ülkemizde mülteci muamelesi görmekten bıktık. Ağzını açanın hapse tıkıldığı bu korku düzeninden bıktık. Aldığımız eğitimle, harcadığımız emekle, insanca bir yaşam istiyoruz. Yani, hakkımızı istiyoruz. AKP, bizlere bir gençlik borçlu. O borcu biz gençler tahsil edeceğiz. O borcu erkenden getireceğimiz sandıkta, faiziyle birlikte tahsil edeceğiz. Emin olun sonrasında, tersine beyin göçü tüm hızıyla başlayacak. Nitelikli, hünerli, çalışkan gençler, kendi ülkelerine hizmet etmek için akın edecek. Aileler evlatlarına kavuşacak. Gençler hayallerine kavuşacak. Devletimiz nizamına kavuşacak. Cumhuriyetimiz demokrasiye kavuşacak. Türkiye istikbaline kavuşacak."
Kılıç: Ailesinin vatana millete hayırlı evlat olsun diye yetiştirdiği gençlere 'giderlerse gitsinler' diyorlar
CHP Genel Başkan Yardımcısı Sevgi Kılıç ise, "Söz Bizde diyerek, uzun soluklu bir çalışmaya başladık. Bu buluşmalarda, hem sorunları doğrudan muhatabıyla ele alacak, hem parti politikamızı oluşturacak, hem de bu politikaları geniş kitlelerle buluşturacağız. Memleketin ve gençliğin sorunlarına çözüm önerilerimizi, özneleriyle, biz gençlerle birlikte şekillendireceğiz" dedi. Sevgi Kılıç şöyle devam etti:
"Burada gençlerle, ülkemizin en büyük beka meselesini konuşmak üzere buluştuk. Beyin göçünü bizzat, öznesi olan genç arkadaşlarımızla konuştuk. Ailesinin vatana millete hayırlı evlat olsun diye yetiştirdiği gençlere 'giderlerse gitsinler' diyorlar. Kendini yetiştiren, bulunduğu her yere fayda üretme kapasitesi olan gençlere kapının dışarısını gösteriyorlar. Nerdeyse tüm alanların en parlak gençleri yüzünü yurt dışına çevirmiş halde. Bu alanların hepsinde, kamu hizmetlerinde alarm zilleri çalıyor. Bugün pek çok hastanede branşlar kapanıyor, hastanelerde randevu bulamıyoruz. Türkiye’de istikbalini göremeyen gençlerimiz, mülteci olarak kaçak yollardan gidiyor.
"Türkiye’de gençlerin %65’i, imkanı olursa yurt dışında yaşamak istediğini söylüyor"
İktidar, artık şapkayı önüne koyup düşünmeli. Nasıl oldu da, gençlerin, kaçmak istediği bir ülke haline geldik? Nasıl oldu da, gençler ülkemizde, kendi memleketinde hayat kuramaz oldu? Türkiye’de gençlerin yüzde 65’i, imkanı olursa yurt dışında yaşamak istediğini söylüyor. Üniversite mezunlarının ise, yüzde 75’i. Bu, bir anda olmadı. 23 yıllık sistemli bir çöküşün, sonucu bu. Oysa Türkiye Cumhuriyeti, 'Ey yükselen yeni nesil, İstikbal sizindir' felsefesiyle kuruldu.
"Arkadaşlarımızla konuştuğumuzda öne çıkan gerçek, kaygı"
Arkadaşlarımızla konuştuğumuzda öne çıkan, aslında konuşulan ama saray duvarlarının arkasında duyulmayan gerçek şu, kaygı. Buz gibi bir kaygı, tüm gençleri esir aldı. Mevcut sistem ve iktidar, her yönüyle kaygı üretiyor. Hangi görüşten olursa olsun, gençler gelecek kaygısı yaşıyor. Genç işsizliği, sosyal krize dönüştü. Evine kapanmış, depresyona ve karamsarlığa sürüklenen milyonlarca genç var. Bugün çalışma çağındaki gençler, ailesinden aldığı harçlıkla yaşıyor. İktidar ise gençleri 'daha çok para ve hazzın peşinde' olmakla suçluyor. Bir gencin, kendi ekmeğini kazanmak, kendi hayatını kurmak istemesinden daha doğal ne olabilir?
"Gençler sosyal medyada 'Silivri Soğuktur' şakasını yaparken, aslında hapse düşme kaygısını anlatmaya çabalıyor"
Özgürlük alanı her gün daha da kısıtlanıyor. Gençler sosyal medyada 'Silivri soğuktur' şakasını yaparken, aslında hapse düşme kaygısını anlatmaya çabalıyor. Özellikle genç kadınlar, sokakta rahat ve güvende hissetmiyor. Şiddet nedeniyle sokaklarımız güvensiz ve tehlikeli. Arkasına bakmadan, korkmadan sokakta yürümek için bile ülkeyi terk etmek isteyen gençler var ülkemizde. Sorunu açıkça koyalım, bizim özgürlük, güvenlik ve imkan sorunlarımız var. Üniversiteler ve istihdam politikası arasında, devasa bir uçurum var. Bu, kötü planlamanın, iki adım sonrasını düşünmeyen iktidarın suçu. Gençlerin ve ailelerin emeklerinin karşılığının olmadığı, bir düzensizlik, sistemsizlik var. Ve bu kronikleşti. Her gün daha fazla genç, kendi ülkesinde bir gelecek imkanı olmadığına inanıyor.
"Bu kimseye faydası olmayan bir sıkışma hali"
Gençler yaratıcılık, keşfetme, merak gibi duygularını yitiriyor. Sadece hayatta kalma ve ailelerine yük olma duygusunun verdiği ağırlıkla, yaşamaya mahkum ediliyor. İtiraz etmek ise bir anda terörist, hain diye suçlu ilan edilmeye yol açıyor. Bu kimseye faydası olmayan bir sıkışma hali. Ülkemiz ve gençler buradan çıkarılmalı. İktidarın 23 yılında kurumlar çöktü, kuralsızlık ve düzensizlik hali, aldı başını gitti. Torpil, mülakat adı altında yerleşik hale geldi. İktidar ise bu sorunlara karşı kör, sağır, dilsiz. Oysa bakın araştırmalarda ortaya çıkan, gençleri yurt dışına gitmeye motive eden unsurlar şöyle, daha iyi bir yaşam standardı, daha özgür bir yaşam ve bireysel alana saygı, kariyer ve mesleki gelişim olanakları. Gençler, emeklerinin karşılıklarını alabilecekleri, görüşlerini özgürce ifade edebilecekleri, demokratik bir ortamda güvenlik kaygısı olmadan yaşamak için yurt dışına yöneliyorlar. Gençler kutuplaşmadan, özgürlüklerin daralmasından, güvensizlik ortamından ve ekonomik krizden bıktı. İktidar, gençleri bıktırdı.
"Her şeye rağmen, geleceğini yurt dışında arayan gençler, içlerindeki vatan sevgisinden ödün vermiyor"
Ancak bir şeyi daha paylaşalım, her şeye rağmen, geleceğini yurt dışında arayan gençler, içlerindeki vatan sevgisinden ödün vermiyor. Onların öfkesi, güzel ülkemize değil, yönetenlere. Yarın şartlar değiştiğinde, tekrar Türkiye’ye dönecek, pırıl pırıl insanlar var. Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel’in ifade ettiği gibi, kafasında bavulunu toplamış ama değişim umudu için gitmeyi ertelemiş milyonlar var. İşte Cumhuriyet Halk Partisi’nin 'başlıyoruz' dediği nokta, tam da burası. Her şeye rağmen, ülkesini sevmekten vazgeçmeyen gençlerin, gözündeki umut kırıntısını büyütme sorumluluğuyla başlıyoruz. Gençlerin, kendini vatanında kenara itilmiş, unutulmuş hissetmediği, devletin sahibi olduğu bir Türkiye’yi, yeniden inşa etmek için başlıyoruz. Ülkemizi gençlerin büyük enerjisiyle kalkındırmak için, ülkemizi, genç akıllarla yönetmek için başlıyoruz. Ekrem Başkanımızın da dediği gibi, yolumuz uzun, heyecanımız yüksek, gençliğimiz var."