CHP İzmir Milletvekili Ümit Özlale: Barış, bu rejimle ve bu cumhurbaşkanıyla olmaz 

CHP İzmir Milletvekili Ümit Özlale: Barış, bu rejimle ve bu cumhurbaşkanıyla olmaz 

(İZMİR)- CHP İzmir Milletvekili Ümit Özlale, "Bu kadar otoriterleşen, bu kadar diktatörlüğe heveslenen bir insan hiç Kürtlerin yıllardan beri istediği temel hak ve özgürlükleri tesis edebilecek bir Türkiye oluşturabilir mi? Oluşturamaz. Yarın öbür gün Kürtler ayrı düşündükleri bir konuda yeniden Erdoğan ve Bahçeli tarafından hapislerde çürüyeceklerini bilmiyorlar. Eğer biz bu ülkede temel hak ve özgürlükleri inşa edeceksek, barışı inşa edeceksek, insanların birbirine güvenini inşa edeceksek, bu rejimde ve bu Cumhurbaşkanıyla olmaz." dedi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir Milletvekili Ümit Özlale, Çiğli Belediyesi tarafından hayata geçirilen Kent Lokantası'nda üniversite öğrencileriyle buluştu. “Üniversiten Meclise” adlı program kapsamında gençlerle bir araya gelen Özlale, öğrencilerin sorularını yanıtladı; siyaset, eğitim politikaları, gençlerin geleceğe dair kaygıları ve yerel yönetimlerin rolü gibi konularda görüşlerini paylaştı.

Etkinliğe katılım sağlayan üniversite öğrencileri, CHP’li vekile merak ettikleri soruları sordu. Gençler, CHP’nin eylemlerdeki tutumu ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 4’üncü kez aday olamamasına ilişkin sorular yöneltti. Soruları yanıtlayan Ümit Özlale, gençlerin siyasete katılımının önemine dikkat çekerek şunları söyledi;

“Ben ekonomiyi anladığımı ve gerçekten bir iktisatçı olduğumu 34-35 yaşında çok çalıştıktan sonra anlayabildim. Ben hep şunu söylerim, bütün bunları yap, aktivist ol, yanında ben de olayım, mitinglere katılalım, yanında ben de olayım ama bunun için illa siyaseti 7-24 yaşamak zorunda değilsin. Bir yandan da kendine yapman gereken bir yatırım var. Yani sizin iyi bir iktisatçı olmanız için, sizin iyi bir ekonomisttir dememiz için senin bu eylemlere katılmayla beraber diğer destekleyici ekonomiyi öğrenmesi gerekirdi bence. Türkiye'nin en büyük sorunlarından bir tanesi, meslek sahibi zanaat sahibi insanın çok az olmasıdır.”

“Tayyip Bey’in aday olması mümkün değil”

Cumhurbaşkanı Erdoğan 3’üncü kez Cumhurbaşkanı aday olamamasına rağmen aday olması ardından da 4’üncü kez aday olma ihtimali üzerine soru yönelten bir öğrencinin sorusuna CHP’li vekil Özlale şunları söyledi:

“O dönem ben Cumhuriyet Halk Partilisi değildim ama birçok Cumhuriyet Halk Partilisi senin söylediğin eleştiriyi dile getirdi. Yani bizim ilk başta Tayyip Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı olamama gibi bir durumu var. Buna hiç itiraz etmeyeceğiz diye. Şu anda ben de hala aynı noktadayım. Şu anda aynı yerdeyim. Yani arkadaşlar Tayyip Erdoğan hiçbir şey yapmıyor. Yani bize adayımızı sordukları zaman aynı şeyi söylüyoruz. Biz kendi adayımızı söylüyoruz. Kendi adayımızı söyledikten sonra da Erdoğan’a çık karşımıza demiyoruz. Bizim kendi adayımız bu. Tayyip Bey'in mevcut aday olması mümkün değil. Burada bizim anayasamıza bağlı kalacaksak, anayasaya uygun olacaksak, Tayyip Bey'in de adaylığına karşı çıkmamız lazım. Bu durum anayasaya aykırı. Benim en azından ben çevremdeki Cumhuriyet Halk Partilileri Tayyip Erdoğan adaylığının olmadığını söylüyoruz.”

“Direnişimizin çatısını oluşturduk”

CHP’nin muhalefet partisi olmasına ilişkin yöneltilen soruya CHP’li vekil Özlale şu şekilde cevap verdi:

“Bence Cumhuriyet Halk Partisi'nin muhalefeti mükemmel bir şekilde harekete geçti. Şimdi ben senden biraz daha yaşça deneyimliyim. Yapılan bu hukuksuzluklardan sonra, Saraçhane’yi, Çağlayan'ı gören, İzmir'i seyreden, Ankara'yı gören biri olarak bence Cumhuriyet Halk Partisi toplumdaki bu öfkeyi, bu huzursuzluğu, haksızlığa karşı olan durumu iyi harekete geçirdi. Yani Yozgat, Konya, Urfa, Van bunların bizim çok rahat ettiğimiz yerler değildi. Ama şu anda oradaki AK Parti'den çok daha fazla insanla oynayabiliyoruz. Bu da bizim toplumsal direnişimizin çatısını oluşturduğumuzu ifade ediyor. Bir başka şey daha gördüm ben orada. O da şuydu. Toplumun tamamı... Ekrem başkanın, Cumhurbaşkanı adaylığını satın almış durumdaydı. Saraçhane'de bunu çok net gördüm. Saraçhane'ye gelenlerin hepsi Cumhuriyet Halk Partisi’nin seçmeni değildi. Ama hepsi Ekrem İmamoğlu'na oy verecekti. Kesinlikle. Dolayısıyla orada da Genel Başkan çok önemli bir iş yaptı.”

“Erdoğan’ın değil Meclisin görevi”

Bir öğrencinin PKK’nın kendini fesh etme kararıyla ilgili ne düşünüyorsunuz sorusuna cevap veren CHP’li vekil Özlale şunları söyledi:

“Hiç kimse PKK'nın kendini fesh ettiği bu açıklamayı Bahçeli ve Erdoğan'dan bağımsız bir şekilde hazırlandığına bizi ikna edemez. Fesih kararının muhatabı genel başkan da söyledi. Bahçeli ve Erdoğan'dır. Ben oraya Lozan’ı ve 1924 Anayasasının da bizzat Bahçeli ve Erdoğan'ın onayından geçtikten sonra konulduğunu düşünüyorum. O yüzden o fesih kararının hiçbir cümlesi Cumhuriyet Halk Partisi’ni bağlamıyor. Cumhuriyet Halk Partisi şunu söylüyor; Gerçekten böyle önemli bir konunun çözülmesini istiyorsan bu sorunu Tayyip Erdoğan, Devlet Bahçeli ve Abdullah Öcalan arasında çözemezsiniz. Bu sorunu sadece şiddetlendirir. Türkiye'nin bu kadar önemli bir problemini çözmek, meclisin görevidir. Meclisi daha da işlevsel hale getirmeniz gerekiyor. Durduğumuz yerin ben çok önemli olduğunu düşünüyorum. Diyoruz ki Türkiye'nin bir problemi bu problem Erdoğan'ın bir daha başkan olma isteğiyle, Bahçeli’nin siyaseti yönlendirmesiyle, Abdullah Öcalan'ın daha rahat bir yaşam sürmesi dileğiyle şekillenemez. Bu onların hepsini de aşan bir konudur. Türkiye'nin, Türk'ün, Kürt'ün, herkesin menfaati söz konusudur. O bakımdan bunun da meşru zemini Türkiye Büyük Millet Meclisi'dir. O yüzden ben bu fesih kararına baktığım zaman bu konuyla ilgili açıklama yapması gereken kişinin Cumhuriyet Halk Partisi ya da İYİ Parti değil, bizzat Tayyip Erdoğan ve Bahçeli olduğunu düşünüyorum. Ve onlar da zaten teşekkür ettiler. Bu dedik, metnin muhatabı biz değiliz. Bu metnin muhatabı sorumlusu Öcalan, Tayyip Erdoğan ve Devlet Bahçeli’dir.

Kürt milletvekilleri ya da Kürt siyasetçilerle konuştuğumda hep aynı şeyi söylüyorum. Bu kadar otoriter, bu kadar katı bu kadar farklılıklara müsaade etmeyen ve ancak ben Cumhurbaşkanı kaldığım sürece benim size çizdiğim özgürlükler alanında yaşayabilirsiniz diyen bir yerde gerçekten bir Kürt sorunu varsa bunun barışçıl çözülmesi mümkün mü? Değil. Mümkün değil. Ben Erdoğan'ın samimiyetine inanmıyorum. Bu adam daha otoriter daha hepimizin özgürlüğünü kısıtlayıcı, Cumhurbaşkanı adayımızı içeri atacak kadar hukuku çiğneyen bir adamken bir temel hak ve özgürlük sorunu çözebilir mi? Bu kadar otoriterleşen, bu kadar diktatörlüğe heveslenen bir insan hiç Kürtlerin yıllardan beri istediği temel hak ve özgürlükleri tesis edebilecek bir Türkiye oluşturabilir mi? Oluşturamaz. Yarın öbür gün Kürtler ayrı düşündükleri bir konuda yeniden Erdoğan ve Bahçeli tarafından hapislerde çürüyeceklerini bilmiyorlar. Eğer biz bu ülkede temel hak ve özgürlükleri inşa edeceksek, barışı inşa edeceksek, insanların birbirine güvenini inşa edeceksek, bu rejimde ve bu Cumhurbaşkanıyla olmaz. Benim temel noktam bu. Bir Kürt ile konuştuğum zamanda da nasıl bu rejimden ve bu kişiden medet umabiliyorsun? Bunu soruyorum.”