CHP'li İl Belediye Başkanları Toplantısı... Gökan Zeybek: "Zirai dondan zarar gören çiftçinin meselesini Türkiye'nin gündemine taşıyabilmek için buradayız"

CHP'li İl Belediye Başkanları Toplantısı...  Gökan Zeybek: "Zirai dondan zarar gören çiftçinin meselesini Türkiye'nin gündemine taşıyabilmek için buradayız"

Haber: Erva Gün / Kamera: Yasin Kabadayı

(AMASYA) - CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökan Zeybek, "Çiftçi dostu diye kurulan, Mithat Paşa tarafından temelini atılan Ziraat Bankası çiftçiye kredi vermek yerine İstanbul'da, büyükşehirlerde gökdelen yapan müteahhitlere ya da şirketlerine genel merkez binası yapmak isteyen müteahhitlere kredi veren bir bankaya dönüştüğünden, çiftçimiz özel bankalara tarlasını, her şeyini ipotek ettirerek yüzde 55-60 faiz oranlarıyla bugünü kurtarmaya çalışmaktadır" dedi.

CHP'li İl Belediye Başkanları Toplantısı, CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökan Zeybek başkanlığında Amasya'da gerçekleştirildi. Amasya Belediyesi'nin video sunumu ile başlayan toplantıda, CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'nun mesajları okundu. Toplantıda, zirai don felaketinden etkilenen çiftçilerin konuşmasının ardından CHP Genel Başkan Yardımcısı Zeybek, değerlendirmelerde bulundu.

Zeybek, Türkiye'de tarımsal üretimindeki nüfusun her yıl azaldığını kaydederek, "Sorunların son derece yıkıcı ve geriye dönülmez bir biçimiyle toplumumuzu etkileyeceğini görmek durumundayız" dedi.

Türkiye'de gündem neyse, CHP'li 21 il belediye başkanıyla yaptıkları değerlendirme toplantılarında da gündemin o olduğunu belirten Zeybek, belediye başkanlarının sorumluluklarının, belediye sınırları içerisinde yasaların ve yönetmeliklerin yükledikleri altyapı çalışmalarını yapmak, temizlik hizmetlerini sağlamak ve ruhsatlar vermek olduğunu anlattı.

Türkiye'de özellikle 2000 yılından sonra uygulanan yanlış tarım politikaları sonucunda şehir sakinlerinin büyük çoğunluğunun bir ayağının da köyde olduğunu ifade eden Zeybek, bu sebeple belediye başkanlarına, "Siz mücavir alanlarınızın dışında, belediyelerinizin yetki sınırlarınızın dışındaki bütün köylerin de doğrudan doğruya sorunlarını çözmekle sorumlusunuz. Bu alanda yeni çalışmalar yapmanız gerekir" dediklerini anlattı.

"Türkiye'nin tarımsal üretimindeki nüfusu her yıl azalmaktadır"

Tarımsal kalkınma, sürdürülebilir kalkınma ve tüketicilerin gıdaya erişimleri bir bütün olarak değerlendirildiğinde, "artık Türkiye'de tarımsal üretimdeki nitelikli çalışan insan yaş ortalamasının 60’lara yaklaştığının, tarımsal üretimdeki nüfusun her yıl azaldığının" ortaya çıkacağını anlatan Zeybek, zirai don felaketi sonrasında Türkiye'de tarımsal üretimden yüz binlerce kişinin çıktığının görüleceğini ifade etti.

Zeybek, "Meselenin bu kadar vahim olduğunu, sorunların son derece yıkıcı ve geriye dönülmez bir biçimiyle toplumumuzu etkileyeceğini görmek durumundayız" dedi.

Geçen senenin borçlarını bu yılki ürün mahsulüyle ödemeyi planlayan çiftçinin, bu yılın borcunu çevirmek bir yana, gelecek yılın üretim kapasitesini sürdürmek için ihtiyacı olan finanslara nasıl ulaşacağı konusunda sıkıntıda olduğunu ifade eden Zeybek, şöyle konuştu:

"Tarım Bakanı ve hükümet adına konuşanların tamamı bu meseleyi alelade, sıradan, Türkiye ekonomisine etkisi olmayacak bir biçimiyle görüyor olmaları ve buna ilişkin açıklama yapmaları bizi daha da endişelendiriyor. Suriye'de bir felaket, iç savaş oluşuyor, milyonlarca insan başka ülkelere göç ediyor, 5-6 milyon insan Türkiye’ye geliyor. Devlet, oluşan bu problem karşısında milyarlarca dolarlık bir kaynağı bu sorunun giderilmesi için bedel olarak ödüyor. Ülkede döviz yukarıya doğru fırlayınca çok zeki bir Maliye Bakanı geliyor, ‘Kur korumalı mevduat hesabıyla döviz çıkışını engelleyeceğiz’ diyor. İki yıl içinde 1,4 trilyon lira hazineden bankalara, bankalardan da 300 bin döviz mevduat sahibine aktarılıyor. Aslında Türkiye Cumhuriyeti devletinin olanakları ve imkanları yurt dışından gelen mültecilere, kaçak göçmenlere on yıllarca bakmaya ve onların sorunlarını çözmeye yetecek kadar zengin.

Sizlerin huzurunda iktidara da çağrı yapıyorum; Ukrayna-Rusya Savaşı'nda, Ukrayna’nın elinde 22 milyon tonluk buğday üretim kapasitesi var. Ukrayna çiftçisinin elinde buğday kaldı diye dünya devletlerinde lobi yapıp, buğdayın Ukrayna'dan güvenli bir biçimiyle Türkiye üzerinden dünyaya pazarlanması için çaba harcayan, Türkiye'deki üreticiden almadığı Toprak Mahsulleri Ofisi'nin buğdayını, Ukrayna çiftçisinin zararlarını gidermek için almayı akıl eden akıl, şimdi Türkiye'de en az 450 milyarlık bu dondan oluşan zararın giderilmesiyle ilgili hızlı bir karar almak zorundadır.

"Çiftçimiz özel bankalara tarlasını, her şeyini ipotek ettirerek bugünü kurtarmaya çalışmaktadır"

Şimdi TARSİM sigortası yapılanların sigorta zararlarını karşılayacak. Çiftçi Kayıt Sistemi (ÇKS) belgesi olanların ÇKS kayıtlarında gösterdikleri harcama tutarı kadar kısmı karşılanacak. Bunun anlamı şudur; Türk çiftçisinin, meyve üreticilerinin bugün Amasya'da ve bu coğrafyadaki üreticilerin yüzde 80, 90'ının avucunu yalaması anlamına gelir. 2024 yılı nüfus sayımında Türkiye'de 38 ilin nüfusu azaldı. Nüfusun azaldığı illerin tamamı AK Parti'nin açık ara birinci olduğu iller. Felaket zilleri çalıyor. Ülkenin demografik anlamda kırk kent nüfus ilişkisine ciddi tahribatın olduğu bir yılın içinden geçiyoruz. 2025 yılının aralık ayında yapılacak nüfus sayımlarında köylerde yaşayan nüfusun daha da azaldığını ben görüyorum ve endişe ediyorum. Çiftçinin kamu bankalarından kredi almasının ne kadar zor olduğunu biliyoruz. Çiftçi dostu diye kurulan, Mithat Paşa tarafından temeli atılan Ziraat Bankası çiftçiye kredi vermek yerine İstanbul'da, büyükşehirlerde gökdelen yapan ya da şirketlerine genel merkez binası yapmak isteyen müteahhitlere kredi veren bir bankaya dönüştüğünden çiftçimiz özel bankalara tarlasını, her şeyini ipotek ettirerek yüzde 55-60 faiz oranlarıyla bugünü kurtarmaya çalışmaktadır.

"Devlet en çok ihtiyacı olana koşulsuz hizmet eder"

Zaten Sayın Ekrem İmamoğlu'nun gözaltına alınmasıyla birlikte bankaların faiz oranlarında yaklaşık yüzde 35, 40'lar seviyesinden 55, 60 hatta 70'lere kadar çıkan bir faiz artışıyla birlikte, üstüne üstelik ekonomik anlamdaki kayıpları üst üste koyduğumuzda buradan çıkışın tek bir yolu vardı. Amasya köylüsünü, Suriye'den Türkiye'ye gelen insanlardan daha hakir göremezsiniz. Onlar için harcadığınız paranın en az onda birini de bu dondan dolayı zarar kıran çiftçilere hibe olarak karşılıksız vermek zorundasınız. Sayın Genel Başkanımız Özgür Özel, çarşamba ve cumartesi günleri mitingler gerçekleştiriyor. Hak, hukuk, adalet diyoruz. Adalet, yasalar önünde herkesin eşit olması anlamına gelir. Bir devletseniz, devlet en çok ihtiyacı olana koşulsuz olarak hizmet eder. 'Haydi vergini ver' dediğin zaman daha günü gelmeden cebinde parası varsa hemen gidip ödeyen insanların zor gününde yanında olmaktan geçer. Biz bu meseleyi Türkiye'nin bütün toplantılarında gündeme getireceğiz. Neredeyse Türkiye'nin bütün coğrafyalarını temsil eden belediye başkanlarımızla şu an Amasya'ya geldik. Zirai dondan zarar gören çiftçinin meselesini ülkenin meselesi haline dönüştürmek, Türkiye'nin gündemine taşıyabilmek için buradayız.

"Millet kendilerini kimin yöneteceğine sandık yoluyla karar verir"

Bundan sonra yapacağımız çalışmalarla birlikte biz artık bu ülkenin meselelerinin çözüm yeri ve çözüm adresinin milletin önüne sandığın getirilmesi, sandıkla birlikte halktan yana, halkın sorunlarına çözüm öneren yeni bir anlayışın millete sorulması gerektiğini açık açık söylüyoruz. TBMM kürsüsünde Mustafa Kemal Atatürk'ün bir sözü vardır: 'Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir'. Hakimiyet kayıtsız şartsız milletinse, temsili demokrasilerde millet kendilerini kimin yöneteceğine, sorunlarına kimin çözüm getireceğine de sandık yoluyla, demokratik yöntemlerle karar verir.

Üç kez üst üste İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen Türkiye Belediyeler Birliği Başkanı ve CHP'nin ön seçim sonucunda 15 milyon 500 bin yurttaşımızın oyuyla Türkiye İttifakı'nın Cumhurbaşkanı adayı Sayın Ekrem İmamoğlu'nun haksız ve hukuksuz bir biçimde cezaevinde tutuklu bulunmasını asla kabul etmiyoruz. Bir yanda 40 yıldır bu ülkede yaşadığımız terör meselesini çözmek için yasa dışı terör örgütleriyle, o terör örgütünün yöneticisi ve kurucularıyla müzakere ediyorsunuz. Onlarla telekonferans yöntemleriyle toplantılar gerçekleştiriyorsunuz. Barışa ulaşmak için yapılan çabaların olumlu sonuçlanmasını hepimiz istiyoruz. Türkiye'de insanlarımızın huzur içinde yaşamasını, terörün tümüyle sona ermesini hepimiz istiyoruz. Ancak 15,5 milyon insanın ön seçimde verdiği oyla, ilk yapılacak olan seçimlerde CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı ve bizim yaptığımız anketlere göre de yüzde 58'in üzerindeki bir oyla yapılacak olan seçimde kazanacak olan Ekrem İmamoğlu'nda cezaevinde tutuyorsunuz. Bunu anlatmak mümkün değildir. Bunun ülkeye maliyeti 60 milyar dolar."