İzmir Barosu'ndan Engelliler Haftası'nda sessiz çağrı: Artık sadece farkındalık değil, hak temelli çözüm zamanıdır

 İzmir Barosu'ndan Engelliler Haftası'nda sessiz çağrı: Artık sadece farkındalık değil, hak temelli çözüm zamanıdır

(İZMİR) – İzmir Barosu Engelli Hakları Komisyonu Sorumlusu ve Yönetim Kurulu Üyesi Canan Arıcı, "Bugün bu soruyu yalnızca hukukçular olarak değil, insan onurunu savunan yurttaşlar olarak sormak zorundayız. Çünkü eşitlik, sadece fırsatlara erişim meselesi değil; insanca var olabilme hakkıdır. Ve bu hak, toplumun vicdanıyla değil, iradesiyle hayata geçer. İşte bu yüzden, bugün burada sadece konuşmayacağız. İşaret diliyle suskunluğun duvarını kıracağız. Çünkü her kelime herkes içindir. Çünkü adaletin dili sessiz kaldığında, zulüm konuşur. Ve biz bu sessizliğe razı değiliz" dedi.

İzmir Barosu, 10-16 Mayıs Engelliler Haftası kapsamında Merkez Bina önünde sessiz basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklama, işaret dili çevirmeni Özlem Özer tarafından işaret diliyle aktarıldı. Açıklamada, “Artık sadece farkındalık değil, hak temelli çözüm zamanıdır” denildi.

"Engellilik bir eksiklik değil, bir kimliktir"

İzmir Barosu Engelli Hakları Komisyonu Sorumlusu ve Yönetim Kurulu Üyesi Canan Arıcı şu ifadeleri kullandı:

“Bugün burada, bir ‘eksiklik’ üzerinden değil; bir hakkın unutulmuş sureti üzerine konuşmak için toplandık. Çünkü hakikatin bir başka adı da görünmeyenleri görünür kılmaktır. Engellilik bir eksiklik değil, bir kimliktir. Ve bu kimlik; eşit yurttaşlık, politik öznelleşme ve direnme hakkıyla birlikte gelir.”

Arıcı, engelliliğin çoğu zaman bireyin bedeniyle, zihniyle ya da duyularıyla değil; toplumun bakışıyla başladığını ifade ederek, “Asıl engel, bir rampanın olmaması değil, o rampaya gerek duyulabileceğini hâlâ düşünmeyen zihniyettir” dedi.

“Kaldırımların yüksekliği, eğitim kapılarının darlığı, adalete giden yolların sessizliği… Bunların her biri bizi bir soruyla yüzleştiriyor: ‘Nasıl bir toplum inşa ediyoruz?’” diyen Arıcı, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bugün bu soruyu yalnızca hukukçular olarak değil, insan onurunu savunan yurttaşlar olarak sormak zorundayız. Çünkü eşitlik, sadece fırsatlara erişim meselesi değil; insanca var olabilme hakkıdır. Ve bu hak, toplumun vicdanıyla değil, iradesiyle hayata geçer. İşte bu yüzden, bugün burada sadece konuşmayacağız. İşaret diliyle suskunluğun duvarını kıracağız. Çünkü her kelime herkes içindir. Çünkü adaletin dili sessiz kaldığında, zulüm konuşur. Ve biz bu sessizliğe razı değiliz. Engelliler Haftası bir kutlama değil; karşı duruşun adıdır. İzmir Barosu olarak biz, engelli bireylerin hayatın her alanında özgürce ve eşitçe var olabileceği bir toplum için mücadele etmeye devam edeceğiz. Çünkü bu mücadele yalnızca onların değil, hepimizin insan kalma sınavıdır.”

"Adalet ve eşitlik, toplumun her bireyi için vazgeçilmezdir"

İşaret dili çevirmeni Özlem Özer tarafından aktarılan açıklamada ise şu ifadeler yer verildi:

"Birleşmiş Milletler tarafından 10-16 Mayıs tarihleri Engelliler Haftası olarak ilan edilmiştir. Bu hafta, bir kutlama değil; engelli bireylerin yaşadığı eşitsizliklere, ayrımcılığa ve erişim engellerine dikkat çekme, çözüm üretme haftasıdır. İzmir Barosu olarak, insan onuruna yaraşır bir yaşamın herkes için erişilebilir olduğu, adil, eşitlikçi ve kapsayıcı bir toplumu savunuyoruz. Engellilik, bireyin kendisinden değil; toplumun fiziksel, sosyal, hukuki ve ekonomik yapılarındaki eksikliklerden kaynaklanmaktadır. Gerçek engel, bu yapıları dönüştürme iradesi göstermeyen sistemdedir. Türkiye, Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi’ni 2009’da, Engelliler Kanunu’nu ise 2005’te yürürlüğe koymuştur. Ancak aradan geçen yıllara rağmen, bu düzenlemeler kâğıt üzerinde kalmakta; engelli bireyler hâlâ eğitimden sağlığa, istihdamdan adalete kadar her alanda ayrımcılığa uğramakta, hak ihlallerine maruz bırakılmaktadır. Günümüzde bakım merkezlerinde, okullarda ya da sokakta engelli bireylerin şiddete, istismara, ihmale ve hatta işkenceye uğradığı vakalar ne yazık ki istisna değil, gündelik gerçekliktir. Adalet sistemine erişimde karşılaşılan fiziksel engellerin yanı sıra, yeterli çeviri ve destek hizmetlerinin sunulmaması da adil yargılanma hakkını zedelemektedir. Afet, salgın ya da ekonomik kriz dönemlerinde ise en önce gözden çıkarılanlar yine engelli bireyler olmakta; temel hak ve özgürlükleri yok sayılmaktadır. Özellikle engelli çocuklar ve kadınlar, çifte ayrımcılığa maruz bırakılmakta; aileler ise destek sistemlerinden yoksun kalmaktadır. Bu tablo karşısında bir kez daha vurguluyoruz: “Erişilebilirlik” bir ayrıcalık değil, haktır. Adalet ve eşitlik, toplumun her bireyi için vazgeçilmezdir. Engelli bireylerin yaşamın her alanına tam, bağımsız ve eşit katılımını sağlayacak sürdürülebilir, kapsayıcı ve etkili çözümler için herkesi sorumluluk almaya çağırıyoruz. Belirtmek isteriz ki; engelli bireylerin insan onuruna yaraşır, özgür, eşit ve bağımsız bir yaşama sahip olabilmesi, hepimiz için onurlu ve özgür bir yaşam anlamı taşımaktadır. İzmir Barosu olarak, hak temelli bir yaklaşımla insan onuruna yaraşır, herkes için adil, eşit, özgür, erişilebilir bir dünya için mücadeleye devam edeceğiz."