CHP'nin Silivri mitingi... Özgür Özel: "Boğaziçi'ni provoke eden sizsiniz"

CHP'nin Silivri mitingi... Özgür Özel: "Boğaziçi'ni provoke eden sizsiniz"

(İSTANBUL) - CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Boğaziçi Üniversitesi'nde Nureddin Yıldız'ı protesto eden 6 kişinin tutuklanmasına ilişkin olarak, "Boğaziçi'ne kumpas kuruyorlar. Bu Nureddin Yıldız'ı Boğaziçi'ne konuşma yapmaya çağıran o kayyum rektör Naci İnci'ye yazıklar olsun. Böyle karanlık bir adamı getirirsen, orada arbede çıkarsa, gece boyunca orada itiş kakış olursa, bu olanlardan Boğaziçi'nin pırıl pırıl çocukları mı bu adamı buraya getiren kara zihniyetli adamlar mı mesul. Boğaziçi'ni provoke eden sizsiniz, marjinal sizsiniz, bu alçaklığı yapanlar sizsiniz" ifadesini kullandı.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin Silivri'de düzenlediği "Millet İradesine Sahip Çıkıyor" mitinginde yaptığı konuşmada, "Maalesef internete Silivri yazıldığında bu ilçe güzellikleriyle değil, hukuksuzluğa bayraktarlık yapan bir cezaevinin ismiyle anılıyor. Adı değişti, Silivri bu yükten kurtulamadı. Size söz veriyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında, Ekrem Başkan'ın cumhurbaşkanlığında Silivri'yi Özgürlükler ve Demokrasi Müzesi yapacağız. Hep birlikte gezeceğiz. 'Ekrem İmamoğlu, Resul Emrah Şahan, Mustafa Balbay burada yattı. Tayyip Erdoğan, Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'u terör örgütü yöneticisi yapmıştı, burada yatırmıştı' diyeceğiz. Muhaliflere gözdağı vermek için o tekerlemeye dönmüş söylemle bu akşam Silivri soğuk değil artık. Bu akşam, yüreklerinizle, mücadelenizle Silivri ısındı, bu meydan ısındı. Artık çok daha güçlüyüz" dedi. Özel, şunları kaydetti:

"Kendisini o davaların savcısı ilan etmişti"

"Silivri'de bu ülkenin şerefli askerlerine, vatanseverlerine, aydınlarına, gazetecilerine FETÖ kumpasları kurdular. Dönemin Başbakanı, o zaman kendisini o davaların savcısı ilan etmişti. Askerler tutsak edilmiş, gazeteciler süründürülmüş, tüm aydınlar susturulmaya çalışılmıştı. Dönemin Başbakanının zırhlı araç verdiği, 'Arkasında ben varım' dediği Zekeriya Öz diye bir savcı vardı. O gün o beyefendinin havasından yanına yaklaşılmıyordu, kibirliydi. Kimi isterse alıyor, en dokunulmazlara dokunuyor, onları sözde itibarsızlaştırıyor, Tayyip Erdoğan'ın siyaseten önünü açıyor, etrafında temizlik yapıyordu. Gün geldi 15 Temmuz darbesinde Tayyip Erdoğan'ın ne istediyse verdikleri, etle tırnak oldukları, altlarına verilen tanklarla milleti ezmeye, kaldırdıkları uçaklarla meclisi bombalamaya kalktıklarında adeta bir sıçan gibi Türkiye'yi ilk terk edenlerden birisi o kudretli Zekeriya Öz olmuştu.

"Bu sefer bu aziz millet seni affetmeyecek"

Tayyip Erdoğan'ın yetki verdiği, arkasında durduğu ve kendisi için siyasi operasyonlar yaptırdıklarına sesleniyorum. Masumiyet karinesini ihlal eden, gizlilik ilkelerini ihlal eden birtakım internet sitelerine yalanlarınızı, iftiralarınızı gerçek gibi verdiğiniz, birtakım gazetelerle, televizyonlarla insanlara itibar suikastı yaptığınız bu süreçler asla unutulmaz. Zekeriya Öz'ün sonunu yaşamak istemiyorsanız, akıllı olun, hukuktan ayrılmayın, iftiracı olmayın. O gün Zekeriya Öz'ün arkasında duran Erdoğan, her şey ortaya çıktığında döndü 'Rabbim ve milletim beni affetsin' dedi. O günlerde Ergenekon'da, Balyoz'da, Askeri Casusluk'ta kurulanlar ne kadar kumpassa, bugün Ekrem Başkana ve arkadaşlarımıza kurulan en az o kadar kumpastır. Sakın, yarın karşımıza çıkıp da 'Aldatıldım, kandırıldım, Rabbim ve milletim beni affetsin' demeyesin. Bu sefer bu aziz millet seni affetmeyecek, bunun hesabını senden soracak. Geçtiğimiz sefer, 'Ordunun içinde bir yapılanma var, bu yapılanma darbe yapacak, biz darbeye karşı demokrasiyi savunuyoruz' dediler. Şimdi bırakın darbe yapacaklara karşı demokrasiyi savunmayı, giriştikleri işle, hem geçmiş seçimin seçilmiş belediye başkanına, hem gelecek seçimin cumhurbaşkanı adayımıza, milletimiz takdir ederse bir sonraki cumhurbaşkanına Ekrem İmamoğlu'na darbe girişiminde bulundular. Şüphesiz her darbenin bir karargahı vardır. Bu darbenin karargahı Beştepe'dir. Şüphesiz her darbenin silahları vardır, bu darbenin silahı yargıdır. Her silahın mühimmatı vardır, bu silahın mühimmatı yalandır, iftiradır.

"Boğaziçi'ni provoke eden sizsiniz"

19 Mart günü İstanbul'a gelip, Saraçhane'ye gidip, oradan sizlere yaptığımız çağrıyla o gün Saraçhane'yi dolduran ilk başta üniversite gençliği olmak üzere her yaştan demokrasinin yanında duran siz gençlere yürekten teşekkür ediyorum. O darbeyi siz püskürttünüz. Bir hesaplaşmayla, bir hazımsızlıkla karşı karşıyayız. Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerini cezalandırmaya kalkıyorlar. Boğaziçi'ne kumpas kuruyorlar. Haklı tepkileri sanki Boğaziçili öğrenciler ortamı terörize ediyor gibi göstermeye çalışıyorlar. Buradan vicdan sahibi insanlara sesleniyorum. Boğaziçi'nde ne oluyor? Boğaziçi Üniversitesi'nde olanların sebebi şudur. Nureddin Yıldız isimli selefi karanlıktan beslenen kişinin lafı şudur: 'Buluğ çağından önce bir çocuk evlenebilir, çocuklar arası nikah da olabilir. Büyükler, küçüklerle nikah da yapabilir. Mesela 7 yaşında bir kız çocuğunda 25 yaşında bir erkekle nikahlanabilir' diyen namussuz bu.

Bu Nureddin Yıldız'ı Boğaziçi'ne konuşma yapmaya çağıran o kayyum rektör Naci İnci'ye yazıklar olsun. Böylesi ahlaksız birine davet çıkartan AK Parti'nin rektörüne ne demeli, AK Parti'nin başına ne demeli. Siz torununuzu, evladınızı 25 yaşında, 40 yaşında birine verilebilir diyen bunlara karşı hepimizin evlatlarını savunan Boğaziçi'nin aslan evlatlarına ne konuşuyorlar. Sonra çıkmış, Boğaziçililer polisimizi 5 metre çukura ittirmişler. Böyle bir görüntü yok, külliyen yalan. Böyle karanlık bir adamı getirirsen, orada arbede çıkarsa, gece boyunca orada itiş kakış olursa, bu olanlardan Boğaziçi'nin pırıl pırıl çocukları mı bu adamı buraya getiren kara zihniyetli adamlar mı mesul. Yazıklar olsun. 97 arkadaşımızı gözaltına aldılar, 6'sını tutukladılar, Silivri'ye koyuyorlar. Boğaziçi'ne uzanan bu kirli hesabı yapan o çirkin zihinlere, o karanlık ellere diyorum ki, bu millet bu kötülüğü görüyor, Boğaziçi'ni provoke eden sizsiniz, marjinal sizsiniz, bu alçaklığı yapanlar sizsiniz.

"Bir tek kanıt yok"

Erdoğan çıkmış bugün utanmadan 'Ülke güvenliğini tehdit eden, uluslararası ayağı olan, kolları Anadolu'ya uzanan ahtapot tipinde bir suç örgütü ortaya çıktı' diyor. Hayatımda duyduğum en büyük iftira, en büyük yalan. Önce kendini savcının yerine koyuyordu, şimdi hakimin yerine koymuş. Bir tek kanıt yok, yalanları ispatlayacak bir tek kanıt yok. Ben arkadaşlarıma güveniyorum. Biz seçtiklerimize güveniyoruz. Silivri, evlatlarına güveniyor. Cesaretiniz varsa yargılamayı TRT'den yayınlayın. Erdoğan'ın iddia ettiği bir tane kanıt çıkmadığı gibi, yalancı şahitler, gizli tanıkların söylediği her şey boşa çıkmıştır. MASAK raporu, kağıt peçete gibi döküldü, bir tane kanıt çıkmadı. Çaresiz kaldılar, arkadaşlarımızı teker teker gecenin bir vakti, sabahın bir köründe nereye gittiklerini bilmeden alıp savcılara götürüyorlar. Savcılar, küçücük çocuğu olan kadınlar, 'İstediğim gibi ifade vermedin, 30 yıl yatarsın. Ama bu ifadenin altına bir imza atarsın, Silivri'ye dönmeden çocuğuna kavuşursun diye baskıyla, tehditle, şantajla iftira attırmaya çalışıyorlar. Bu baskıya teslim olmayanlara, namusunu, arkadaşlarını satmayanlara, iftiracı olmayanlara bin selam olsun."

(SÜRECEK)