Ekrem İmamoğlu ön seçim çalışmaları için Adana'da... "Suriye'de yaşananlara göz yumamayız"

(ADANA) - CHP’nin Cumhurbaşkanı aday adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Suriye’de kalıcı barış ve istikrarın sağlanmasının Türkiye için önemli bir öncelik olduğunu belirterek, "Ateşin sadece düştüğü yeri yakmasını kabul etmeyiz. O yüzden Suriye'de yaşananlara göz yummayız. Zalimlik neredeyse biz ona karşıyız" dedi.
CHP'nin ön seçimle belirlenecek Cumhurbaşkanı aday adayı Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, “maraton” olarak nitelediği yolculuğunu, dün İzmir’den başlatmıştı. İzmir’den Kayseri’ye geçen İmamoğlu, bugün de Adana'ya geldi.
İmamoğlu'nun konuşma yapacağı alanda, "Ceyhan'la el ele tam yol ileriye", "Türkiye için eşitlik kadınlar için güvence", "Cumhurbaşkanımız İmamoğlu" yazılı pankartlar asıldı. Alandakiler, "Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz", "Mustafa Kemal'in askerleriyiz" sloganları attı. İmamoğlu alana gelmeden önce ASKİ Atatürk Kapalı Spor Salonu'nda yoğun güvenlik önlemleri alındı, salonda bomba araması yapıldı.
İzmir ve Kayseri'nin ardından Adana'da da vatandaşların, "Ceketini çıkart" sloganları atması üzerine ceketini çıkaran İmamoğlu, kollarını sıvayarak konuştu. İmamoğlu, burada şunları söyledi:
“Alın terinin toprağa karıştığı bereketli Çukurova’dan sesleniyorum, bugün size tarımın, sanayinin, bereketlerin beşiğinden sesleniyorum, bir yandan depremin yaralarını sararken, diğer yandan hayata tutunmaya çalışan sevgili kardeşlerimin arasından sesleniyorum, her birinizin Ramazan ayı mübarek olsun. Bu müabarek ayda çıktığımız bu yolun bolluğumuzu ve bereketimizi kat kat artırmasını, dayanışmamıza, kol kola olmamıza güç vermesini diliyorum. Yolumuz açık olsun.
"Cumhuriyet Halk Partisi’nden aldığımız güçle hep birlikte başaracağız"
Adana, cesaret ve dayanışmasıyla milletimize umut olmuş bir şehirdir. Atatürk’ün ‘bende kurtuluş mücadelesi fikri ilk olarak bu güzel Adana’da doğmuştur’ dediği şehirdir Adana. Adana, büyük mücadelemiz için de umut olacak. Tıpkı Adana gibi, Mersin gibi, Hatay gibi; Osmaniye, Antep, Kilis ve Kahramanmaraş da büyük mücadelemizin, kale gibi yıkılmaz milletimizin omuz omuza verdiği tek vücut şehirleri olacak. Kuruluşun ve kurtuluşun partisinden, Cumhuriyet Halk Partisi’nden aldığımız güçle hep birlikte başaracağız.
Tıpkı dün olduğu gibi bugün de tarihin en önemli kavşaklarında her zaman CHP’nin imzası vardır. Mustafa Kemal Atatürk’ten aldığı güç ve ilhamla her zaman yol göstericisi olan CHP yine tarihin önemli bir kavşağında muazzam bir görev üstleniyor. Milletimiz yalnızca ayrıcalıklı bir zümrenin çıkarını önemseyen bu iktidar yüzünden perişan haldedir. Zenginleşmenin yolu fakirin üstüne basmaktan geçiyor, ekonomi freni patlamış bir kamyon gibi resmen uçurumdan aşağı sürükleniyor, vatandaşlarımız ayrıştırılıyor, eğitim sistemi, sağlık sistemi ve hukuk sistemi paramparça... Bu durumdan çıkışın yolu ise yine Cumhuriyet Halk Partisi’dir.
Cumhuriyet Halk Prartisi’nin tarihin en önemli dönemeçlerinde ne kadar doğru tepki verdiğini hepimiz çok iyi biliyoruz. 1923’teki İzmirİktisat Kongresi’nden, 1929 dünya ortamında oluşan ekonomik bunalımına, ülkemizde sermayenin neredeyse olmadığı o koşullarda kurulan ulaşım alt yapısında, temel ihtiyaçların üretimi için açılan fabrikalarda, bankalarda, ekonomik teşekküllerin hepsinde bizim partimizin imzası vardır. Bizler, çok asil bir yolculuğun, çok asil bir partinin, Mustafa Kemal Atatürk’ün kurup bize emanet ettiği partinin neferleriyiz.
İkinci Dünya Savaşı’nın o büyük dehşetinden bile hasarsız çıkmayı, akılcı, demokratik ve diplomatik öngörüsüyle bizim partimiz başarmıştır. Yine Churcill ile o dönem rahmetli İsmet İnönü bu coğrafyada buluşmuştur. İkinci Dünya Savaşı’nda, 80 milyona yakın insanın öldüğü katliamda ülkemizi korumuştur. Türkiye’nin çok partili demokrasiye geçişini de biz sağladık. Cumhuriyetin ilk çeyrek asrının her anına damgasını vuran CHP, sonraki dönemlerde de ülke siyasetine en olgun şekilde yön verdi. 1923 şartlarında dünyanın en devrimci hareketlerinden birini yaparak tüm ezilen halklara bizim partimiz ilham verdi.
"Bu yoldan asla vazgeçmeyeceğim"
Vatandaşlarını eşitlikle birleştiren ve bu ülkenin sahibi milleti yapan Atatürk’ün iradesi bize devletin sahibinin millet olduğunu, bu gereği unutanlara hatırlatmamızı söylüyor. Bu ülkeyi rayından çıkaran bu anlayışa ‘dur’ dememizi istiyor. Devlet, adım adım yok olmaya doğru giderken biz partisinin emanetini gururla göğsünde taşıyan neferler olarak bu gidişata hepğ birlikte son vermek zorundayız. Ben bu yolculuğa, sırtımı verebileceğim partime ve benimle her koşulda birlikte mücadele edebilecek yol arkadaşlarıma yani sizlere güvenmenin gönül rahatlığıyla yola çıkıyorum ve bu yoldan asla vazgeçmeyeceğim.
"Milletini, zalimliğin zulmünden koruma kararında olan CHP’nin önünde kimse durabilir mi"
İşimiz kolay değil. Bunu hepimiz biliyoruz. Fakat bildiğimiz bir şey daha var. Birleşmiş ve bütünleşmiş CHP’nin önünde size soruyorum; sizin önünüzde kimse durabilir mi? CHP’nin, bu ülkeyi kurucu değerlerine geri döndürme kararlılığının önünde kimse durabilir mi? Mücadeleye hazır bir CHP’linin önünde kimse durabilir mi? Milletini, zalimliğin zulmünden koruma kararında olan CHP’nin önünde kimse durabilir mi? Bana diyorlar ki ‘sen hiç korkmuyor musun’. Şu kararlı insanların yanında, onlarla omuz omuza olan Ekrem İmamoğlu, yaratandan başka kimseden korkar mı? Korkmaz. Biz bir tek yaratana sığınırız. Milletimize sırtımızı verip, vatan ve millet uğruna yola koyuluruz.
"Bir avuç insana milletin zalimliğe boyun eğmeyeceğini göstereceğiz"
CHP’nin ekonomiyi, yargıyı, sağlığı, güvenliği, demokrasiyi en üst seviyeye ulaştırma kararlılığının önünde kimse duramaz. Çünkü biz CHP’liler boyun eğmeyiz. Bunu ön seçimde göstereceğiz. O bir avuç insana milletin zalimliğe boyun eğmeyeceğini göstereceğiz. Ön seçimde tek bir bilek, tek bir yumruk olacağız. Hep birlikte omuz omuza vereceğiz, bu bozuk düzeni yıkıp geçeceğiz. Önce hep beraber bizler, CHP’liler birlik ve beraberliğimizi göstereceğiz. İnsanlar bize baktığında topyekün, örgütlü, kararlı, insanlarının yüzüne güler yüzle bakan, sımsıcak elini uzatan, vatandaşın derdini dinleyen o halini görecek. Sonra demokrasi, adalet ve refah isteyen herkesle bütünleşeceğiz. Bu ülkenin demokrasi diyen, hukukun üstünlüğü diyen, dengeli bir şekilde güçler ayrılığını savunan, daha güçlü bir parlamonto diyen herkesle buluşacağız."
"Başardığımız gün ‘kazandık’ diye değil, milletimizin birlik ve bütünlüğüne yeniden kavuştuğu için sevineceğiz"
Ekrem İmamoğlu, Cumhurbaşkanı adaylığı için yapılacak ön seçimin, bütünleşmenin ilk aşaması olacağını belirterek, "Başaracağımızdan hiç kuşkum yok. Başardığımız gün seçimde ‘kazandık’ diye değil, milletimizin birlik ve bütünlüğüne yeniden kavuştuğu için sevineceğiz. Milletimizin, bu cennet vatanın üzerine çöken kara bulutları dağıttık diye sevineceğiz. O gün yalnızca zalimliğin saltanatını yıktığımız için değil, artık kimse işçinin, esnafın, çiftçinin, emeklinin, kadının, çocuğun, gencin, yoksulun hakkına giremeyeceği için sevineceğiz. O gün milletin yeniden söz sahibi olduğu için sevineceğiz" dedi.
Türkiye'nin yeni bir başlangıç yapacağını ifade eden İmamoğlu, "Size söz veriyorum; o seçimi kazandığımız günün ertesi günü sabah uyandığınızda mis gibi bir Çukurova kokacak. Yürüdüğümüz bu yol esaslı bir mücadelenin, kuvvetli bir birlikteliğin, emsalsiz bir dayanışmanın örneği olacak. Türkiye adaletin, eşitliğin, kardeşliğin gücüyle büyüdüğünü hissedecek, özgürleşecek, zenginleşecek, zenginliği paylaşacak" diye konuştu.
"Su kaynaklarını, bu bereketli arazileri bir bir yok eden tarım ve su politikalarıdır"
İzlenen yanlış politikalar yüzünden "mutsuz" olan Çukurova'nın, Mersin, Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş, Kilis, Osmaniye'nin refaha kavuşacağını söyleyen İmamoğlu, son 20 yılda en fazla tarım arazisinin bu şehirlerde yitirildiğini belirtti. Ekrem İmamoğlu, "Adana’nın pamuğu can çekişiyor. Pamuk ithal edilen ürün haline geldi. Mersin’in narenciyesi can çekişiyor. Çiftçi ürününü ağaçta bırakıyor. Osmaniye’de yer fıstığı can çekişiyor. Üretici, maliyetlerini karşılayamıyor. Sebebi; su kaynaklarını, bu bereketli arazileri bir bir yok eden tarım ve su politikalarıdır. Tarım sektöründe çalışan kişi başına katma değer 12 bin 300 dolar. Bu değer Hollanda’da 72 bin dolar. Hollanda’nın yüz ölçümü, buradaki beş ilimizin yüz ölçümünün toplamından küçük. Fakat tarımda çalışan başına bizim altı katımız para kazanıyor. Biz buna müsade edemeyiz. Eğer bugün tarımda çalışanların istihdam içindeki payı yüzde 60 ise ve Adana tarımdan para kazanamıyorsa Adana’nın yoksullaşmasına seyirci kalamayız" ifadelerini kullandı.
"Biz insan ayırmayacağız"
Yalnızca çiftçinin değil, bütün vatandaşların dertli olduğunu, şehir merkezlerinin kendi hallerine bırakıldığını, CHP’li, AK Partili ayrımı yapıldığını anlatan İmamoğlu, şöyle devam etti:
"İnsanlara zulüm çektiriliyor, izin verilmiyor. Kaç yıldır Vahap Başkanımın, Zeydan Başkanımın hizmetlerini güçlendirmek için merkezi idareden beklediği izinlerin nasıl bekletildiğini ben biliyorum. Biz insan ayırmayacağız. En öncelikli meselelerimizden ilki; Türkiye’nin deprem gerçeği. Ne yazık ki 2023 Şubat ayında yaşadığımız deprem felaketiyle bu coğrafyada utanıyoruz, başımız öne eğik. Bu ülke, 20 küsür senedir iktidarda olan bir hükümetin tedbir almadığı bir yerde ne yazık ki 10 binlerce insanımızı kaybettik. Bir kez daha depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum, mekanları cennet olsun. CHP'li belediyelerin görev alanında yaşayan yurttaşlar da diğer partilerin görev alanında yaşan yurttaşlar da bizim yurttaşımız. Bu memleketin her milimetre karesi hepimizin. Ben Diyarbakır'a da Adana'da Mersin'e de eşit hissedarım. Her vatandaş eşit hissedar. Biz bu milleti eşitleyeceğiz."
"Katliam ihtimali, bu memleketin vicdanlı 86 milyon insanında çok büyük endişe kaynağı olmuştur"
Ekrem İmamoğlu, Suriye'de yaşanan olaylara da değinerek, şunları söyledi:
"Yangın yerinde siyaset olmaz dedik. Yangın yerinde siyaset yapılmaz dedik. Bu kentlerin köyleri hepsi bizim, hepimiz aynı memlekette yaşayan insanlarız. Biz böyle bir ahlakı, kucaklaşmayı, bir olmayı bu memlekete yaşattığımızda nasıl güçlü bir devlet olur biliyor musunuz? İşte o yüzdendir ki ateşin sadece düştüğü yeri yakmasını kabul etmeyiz. O yüzden Suriye'de yaşananlara göz yummayız. Zalimlik neredeyse biz ona karşıyız. Bu yürütülen süreç, hem bölgemizi, Suriye'yi ama aynı zamanda ülkemizi derinden etkiliyor. Tabii ki tarihi bağlarımız var, akrabalarımız var ama biz milletçe mazlumun yanında olduk. Bugün Lazkiye ve çevresinde süren, Tartus'ta olan çatışmalar aralık ayından bu yana yaşanan en büyük şiddet dalgasına dönüşmüştür. Özellikle Suriye'de yaşayan Alevilere yönelen şiddet ve sivil halk arasında kayıplar ile azınlıklara yönelik katliam ihtimali bu memleketin vicdanlı 86 milyon insanında çok büyük endişe kaynağı olmuştur.
"Türkiye, masa kuran ülke olması gerekirken çoğu masalarda sandalye bulamaz durumdadır"
Türkiye Cumhuriyet Devleti, Suriye'de güçlü, demokratik, oradaki halkların eşitliğinin ilkesinin korunduğu ve özellikle inanç ayrımı, etnik köken ayrımı olmaksızın insanların birlikte yaşatmasına yönelik bir devletin kurulmasına biz öncelik edebiliriz. Türkiye'nin bunu yapması için masada olması gerekir dedik. Endişe duyuyoruz, Türkiye masa kuran ülke olması gerekirken çoğu masalarda sandalye bulamaz durumdadır. Bu endişe vericidir.
"Suriye’de kalıcı barış ve istikrarın sağlanması Türkiye için önemli bir önceliktir"
Türkiye, şiddetin son bulması ve Suriye’de barışın tesisi için Suriye’de yaşayanher insanın özgürce yaşayacağı bir devlet oluşması için uluslararası çabalara öncülük etmek zorundadır. Suriye’de kalıcı barış ve istikrarın sağlanması Türkiye için önemli bir önceliktir. Bölge barışı ancak Suriye’de yaşayan Aleviler ve diğer inançlara sahip insanlara eşit davranılmasıyla, adil ve tüm kesimlerin haklarını güvence altına alan bir sistem kurulmasıyla mümkündür. Zaten Atatürk’ün bize bıraktığı dış politikadaki ilke de budur; ‘Yurtta sulh, cihanda sulh’”.
(SÜRECEK)