İstanbul'da 'Büyük Hekim Yürüyüşü': Ne sağlık hizmeti üretenler ne de sağlık hizmeti alan halkımız koşullardan memnun

İstanbul'da 'Büyük Hekim Yürüyüşü': Ne sağlık hizmeti üretenler ne de sağlık hizmeti alan halkımız koşullardan memnun

Haber: Beril KALELİ/Kamera: Onur DURSUN

(İSTANBUL)- "Başka bir şağlık sistemi, başka bir hekimlik ortamı mümkün" diyen hekimler, geleneksel "Büyük Hekim Yürüyüşü" yaptı. Türk Tabipleri Birliği Başkanı Alpay Azap, "Bu ülkede 20 yıldır, sağlığı özelleştiren, temel bir insan hakkı değil, alınıp satılan bir meta haline getiren politikalar uygulanıyor. Bu politikaların getirdiği şey halkın sağlığı açısından aslında tam yıkımdır. Biz bunu hak etmiyoruz" dedi.

"Başka bir şağlık sistemi, başka bir hekimlik ortamı mümkün" diyen hekimler,Türk Tabipleri Birliği öncülüğünde ve İstanbul Tabip Odası ev sahipliğinde geleneksel "Büyük Hekim Yürüyüşü"nü yaptı. Yürüyüşe çok sayıda hekim ve sağlık çalışanı katıldı.

Haydarpaşa Numune Hastanesi önünden, Kadıköy İskele Meydanı'na kadar yapılan yürüyüş sırasında, “Sağlıkta dönüşüm ölüm getirdi”, “Hasta, hekim el ele mücadeleye”, “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiç birimiz”, “Sağlıkta ticaret, ölüm demektir”, “Parasız eğitim, parasız sağlık”, “Asistan hekim köle değildir”, “Sağlıkta şiddet sona ersin”, “Yenidoğan Çetesi, AKP’nin eseri” sloganları atıldı. Yürüyüşün sonlanmasının ardından İskele Meydanı'nda toplanan hekimler ve sağlık çalışanları açıklamalarda bulundu.

Azap: "Önerilerimiz gerçekleşmediği için ülkede sağlık sistemi çökme noktasına geldi"

TTB Başkanı Alpay Azap, şöyle konuştu:

"Sağlık sisteminde büyük sorunlar yaşıyoruz. Önceden de TTB olarak yıllardır uyarısını yaptığımız, maalesef çok dikkate alınmayan önerilerimiz gerçekleşmediği için, ülkede sağlık sistemi çökme noktasına geldi. Bunu Ekim ayında bütün ülke, yenidoğan skandalıyla net bir şekilde gördük. Evet, büyük sorunlar var, çünkü bu sorunları yaratan yanlış sağlık politikaları var. Bu ülkede 20 yıldır sağlığı bir meta haline getiren, sağlığı özelleştiren, temel bir insan hakkı değil, alınıp satılan bir meta haline getiren politikalar uygulanıyor. Bu politikaların getirdiği şey halkın sağlığı açısından aslında tam bir tahribattır, yıkımdır. Bu ülkede insanlarımız geçen sene, 1 milyar kez neredeyse, hekime başvurmuşlar. Yani 1 kişi yılda 12 kere hekime başvurmuş. Bunun ortalaması gelişmiş ülkelerde sadece 6'dır. Burada büyük sorunlar olduğunun temel bir göstergesi bu. Onun dışında, sağlık ticari bir alan haline getirildiği için, yeterince gelir getirmeyen koruyucu hizmetler ihmal ediliyor ve buna bağlı olarak hiç görmemiz gereken, aşıyla önlenebilir hastalıklardan bebeklerimizi kaybediyoruz. Bu ülkede, boğmacadan geçen sene 5 bebek hayatını kaybetti, kızamıktan yüzlerce çocuk, bebek hastalandı. Bu kabul edilemez birşey. Yine, sağlıkta dönüşüm politikaları dediğimiz, sayıya bakıp niteliğe hiç bakmayan politikalar yüzünden bu ülkede, kalp krizi geçiren bir insan 1'inci ayın sonunda sağ kalma olasılığı Avrupa'nın çok altında. Felç geçiren bir insanın da 1'inci ayın sonunda hayatta kalma olasılığı Avrupa'nın çok altında. Biz bunu hak etmiyoruz. Bu ülkede aslında yeterince kaynak var, fedakarca çalışan, işini çok iyi yapan, çok seven hekimler ve sağlık emekçileri var."

Küçükosmanoğlu: Biz de nefes alamıyoruz

İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu Başkanı Osman Küçükosmanoğlu da "Biz sadece sağlık sisteminin düzeltileceği bir ortamın çok da gerçekçi olmadığını, ülkenin tüm alanlarda bir düzenlemeye ihtiyacı olduğunu, büyük sorunlar yaşadığımızı da söylemek istiyorum. Yaşadığımız demokrasi, barış, laiklik ve adalet ile ilgili iyi bir ortamda, güvenceli hekimlik yapabileceğimizi söylemek istiyorum. Maalesef, bu ortamlardan çok uzaktayız. Yaşadığımız, otoriter, tek adam rejiminin baskıcı uygulamaları nedeniyle biz de nefes alamıyoruz." ifadelerini kullandı.

Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) adına Birsen Dursun ise şöyle konuştu:

"Özellikle sağlıkta dönüşüm denilen çöküşten sonra bizler, hemen her gün alanlardan sesimizi duyurmaya çalışıyoruz. 'Özelleştirme sağlıkta ölüm getirir' dedik, dinlemediler. Bebeklerimiz para uğruna ölüme terkedildi umursamadılar. 'Kurduğunuz aile hekimliği sistemi sağlığımızı korumaz' dedik, duymazdan geldiler. Şimdi, aile hekimlikleri de içinden çıkılmaz bir hal aldı. Koruyucu sağlık hizmetleri Bakanlık eliyle yok edildi. Şehir hastaneleri, hem sağlığa ulaşmada, hem de çalışma koşulları açısından uygun değil dedik, yine kulaklar sağır. Depremde, selde şehir hastanelerimize ulaşamadık, can kayıplarımız katlandı. Çalıştığımız mevcut sağlık kurumları depreme dayanıklı değil diye eylemler yaptık, hala dayanıksız binalarda hizmet vermeye çalışıyoruz. En önemlisi, sağlıkta performans sistemi kaldırılsın diye, alanlara çıktık, duymayı bırakın tam tersi muayene süreleri kısaltılıp sağlıksızlık üretildi. Sağlık emekçileriyle halk karşı karşıya getirildi. Bu sistemde, randevu alamayan, tedavi olamayan halk, parası varsa özel hastanelere, olmayan da ölüme terk edildi. Ne biz sağlık hizmeti üretenler, ne de sağlık hizmeti alan halkımız bu koşullardan memnun değiliz. Buradan Sağlık Bakanlığı'na bir kez daha sesleniyoruz. alanda, örgütlü meslek odaları ve sendikalar olarak sağlık sisteminin nasıl olması gerektiğini anlatmaya, birlikte çözüme ulaşmaya biz varız, siz var mısınız?"

Ortak basın açıklaması: "Sağlık politikasının iflas etti"

"Başka Bir Sağlık Sistemi Mümkün" başlıklı ortak basın açıklamasında da ülkere sağlık alanında büyük sorunlar yaşadığı, yıllardır uygulanan Sağlıkta Dönüşüm Programı denilen sağlık politikasının iflas ettiği savunuldu. Açıklamada, şunlar kaydedildi:

"Dünya Bankası'nın dayattığı bu program sağlığı devlet tarafından karşılanması gereken temel bir hak olmaktan çıkarıp alınıp-satılan bir meta haline getirdi. Sağlık sistemini toplumun sağlık düzeyini yükseltecek, sağlık ihtiyaçlarını karşılayacak bir kamu hizmeti olarak değil, sermaye sahiplerinin para kazanabileceği bir sektör olarak kurgulamıştır. Yeterince para getirmeyen koruyucu hizmetler bir kenara bırakılmış, bütün olanaklar, daha karlı olan tanı, tedavi hizmetlerine kaydırılmıştır. Bugün merkezi devlet bütçesinden sağlığa ayrılan payın yüzde 75'i tedavi edici hizmetlere harcanmaktadır.

Kamu sağlık kuruluşları ASM'sinden 3. Basamak hastanesine kadar taşeron, kamu-özel işbirliği, hizmet alımı gibi uygulamalarla kamu sağlık kuruluşları işletme mantığıyla yönetilmeye başlamış, ticarethaneye dönüşmüştür. Verilen teşvikler, SGK'dan hizmet alımı ile özel sağlık sektörü kamu kaynakları ile büyütülmüş, yenidoğan skandalında gördüğümüz gibi bazı hizmetler kamu hastanelerinden çok özel hastanelerde verilir hale gelmiştir.

Bunun politikaların halk sağlığına etkileri de yıkıcı olmuştur. Koruyucu sağlık hizmetlerinin verilmemesinin ortaya çıkardığı önlenebilir hastalıklar artmıştır. Türkiye artık boğmacadan bebeklerin öldüğü, yüzlerce kızamık vakasının görüldüğü, kronik hastalık ve kanserlerin geç tanı aldığı, önlenebilir nedenlerle ölümlerin arttığı bir ülkedir. Türkiye'de kalp krizi veya felç geçiren bir hastanın bir ayın sonunda hayatta kalma olasılığı Avrupa'daki bir hastadan çok daha düşüktür.

Sağlıkta dönüşüm programın hekimler ve sağlık çalışanlarına getirdikleri de düşük ücretle, güvencesiz olarak, aşırı iş yükü ve şiddet tehdidi altında güvensiz ortamlarda, mobbing baskısına maruz kalarak, meslek değerlerine saygı duyulmadığı koşullarda çalışmak olmuştur. Her gün bu koşullar nedeniyle tükenen, çareyi başka mesleklere geçmekte, hastayla karşı karşıya gelmeyeceği branşlara kaymakta veya yabancı ülkelere kaçmakta arayan hekim ve sağlık çalışanlarıyla karşılaşıyoruz. Ülkemiz sağlık sistemi yetişmiş eleman gücünü sorumsuzca harcar hale gelmiştir.

Özetle mevcut sağlık sistemi halkın sağlık sorunlarını çözmediği gibi hekimleri ve sağlık çalışanlarını her anlamda tüketmektedir. Oysa ülkemizin sağlık alanındaki bilgi birikimi, maddi olanakları ve insan gücü halkın sağlıklı ve mutlu olduğu, sağlık çalışanlarının emeklerinin karşılığını aldığı ve en iyi hizmeti sunduğu bir sağlık sistemini kurmaya yeterlidir. Başka Bir Sağlık Sistemi Mümkündür! Türk Tabipleri Birliği olarak yıllardır sağlık sistemindeki eksikleri, hataları, uygulanan sağlık politikalarının yanlışlarını bilimsel raporlarla, düzenlediğimiz toplantı ve sempozyumlarla ortaya koyduk, kamuoyunu ve yetkilileri uyarmaya çalıştık. Eleştirmekle, uyarmakla kalmadık bugün geldiğimiz çöküş noktasına gelinmemesi için akıl ve bilimin yönlendiriciliğinde yapılması gerekenleri de hep dile getirdik. Çözüm önerilerimiz maalesef sağlığı yönetenler tarafından dikkate alınmadı. Dünya Bankası finansmanı ile hazırlanan Sağlıkta Dönüşüm Programı ısrarla uygulanmaya devam edildi. Yenidoğan bebeklerimizin öldüğü son skandaldan sonra artık bu politikaların iflas etmiş olduğu herkes tarafından görüldü. Artık bebeklerin ölmeyeceği, ameliyat masalarında hastayla pazarlıkların yapılmadığı, başka bir sağlık sistemini kurmanın zamanıdır.

Türk Tabipleri Birliği 23 Kasım 2024'te düzenlediği Genel Yönetim Kurulu'nda bu konuyu ele almış ve ülkemiz için sağlık üzerinden para kazanmayı değil sağlığı merkeze alan, halkın sağlıklı ve mutlu olacağı, hekimlerin ve sağlık çalışanlarının hak ettiği değeri göreceği bir sağlık sisteminin nasıl kurulabileceğine ilişkin çözüm önerilerini ve yol haritasını hazırlamak üzere çalışma grupları oluşturmuştur. Dokuz ana başlıkta konunun uzmanı hekimler, akademisyenler, farklı alanlardan ilgili bilim insanlarından oluşturulan çalışma gruplarımız üç ay boyunca çalıştılar ve TTB'nin uzun yıllara dayanan büyük birikimini de kullanarak başka bir sağlık sisteminin temel unsurlarına ilişkin önerilerini hazırladılar.

14 Mart haftasında ayrıntılı olan bu çalışmaların sonucunda önerdiğimiz Başka Bir Sağlık Sistemi'nin ana hatlarını kamuoyu ile paylaşmak istiyoruz. Yarın öğlen İstanbul Tabip Odası'nda düzenleyeceğimiz basın toplantısında Başka Bir Sağlık Sistemi'ni anlatmaya başlayacağız. Bundan sonraki haftalarda her bir başlığa ilişkin önerilerimizi yaratacağımız farklı platformlarda hekimler, sağlık çalışanları, sağlık emek-meslek örgütleri, sağlık yönetimi alanındaki akademisyenler, çeşitli toplum kesimlerinin temsilcileri, ilgili bilim insanları ve sağlık yöneticileri ile paylaşarak ülkemize yakışan bir sağlık sistemini hep birlikte şekillendirmek ve hayata geçirilmesini sağlamak istiyoruz. Şüphesiz ki emek ve zaman gerektiren, zor bir işin altına girdiğimizi biliyoruz. Ancak ülkemizin kaynaklarına, Türk Tabipleri Birliğinin birikimine, kadrolarına, mesleğine yürekten bağlı on binlerce meslektaşımıza ve halkımızın sağ duyusuna güveniyoruz. Halktan, hekimlerden ve tüm emokçilerden yana başka bir sağlık sistemi mümkündür ve bunu hep birlikte başaracağız."