Sağlık çalışanları: Bakanlık sağlıkta şiddetin önlenmesi adına önlem almıyor, alınan tedbirler bürokratları korumak amacıyla yapılıyor

(İSTANBUL) - Sağlık çalışanları, sağlıkta şiddete karşı Ümraniye’deki Hekimbaşı Aile Sağlığı Merkezi önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamada, "51 haftadır süren eylemlerimizde, sağlık çalışanlarının güvenli ortamda çalışması ve can güvenliğinin sağlanması için sesimizi yükseltiyoruz. Bakanlık, şiddetin önlenmesi adına herhangi bir önlem almıyor, sadece sağlık çalışanlarına güvenlik için alınan tedbirler bürokratları korumak amacıyla yapılıyor" denildi.
Ümraniye’deki Hekimbaşı Aile Sağlığı Merkezi önünde Türk Tabipleri Birliği (TTB) Aile Hekimliği Kolu, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), Birlik ve Dayanışma Sendikası 1 No’lu Şube tarafından yapılan ortak açıklamada, sağlık çalışanlarının karşılaştığı zorluklara dikkat çekildi ve sağlıkta çalılşanlarına yönelik şiddetin sona ermesi için gerekli önlemleri alınması için Sağlık Bakanlığı’na çağrıda bulunuldu.
Birlik ve Dayanışma Sendikası 1 No'lu Şube Başkanı Dr. Ahmet Mehlepçi tarafından okunan açıklama şu şekilde:
"Sağlık çalışanları, çalışma ortamlarında hayati tehlikelerle karşı karşıya kalmaya devam ediyor"
"51 haftadır süren eylemlerimizde, sağlık çalışanlarının güvenli ortamda çalışması ve can güvenliğinin sağlanması için sesimizi yükseltiyoruz. Bugün, şiddet ve güvencesizlikle mücadele eden sağlık çalışanları, çalışma ortamlarında hayati tehlikelerle karşı karşıya kalmaya devam ediyor. Ersin Arslan'ın 17 Nisan 2012'de hastanede bir hasta yakını tarafından bıçaklanarak hayatını kaybetmesinden sonra, bu çağrıyı her hafta yapıyoruz. O günden beri, bir daha sağlık çalışanlarının görev başında öldürülmemesi için mücadelemizi sürdürüyoruz. Ancak maalesef, bu kadar uzun süren çabalara rağmen, sağlıkta şiddet sona ermemiştir. Bugün hala hastanelere silahla girilebiliyor, sağlık çalışanları tehdit ediliyor ve şiddet görüyor. Sağlık Bakanlığı'nın sağlıkta dönüşüm politikaları, sağlık hizmetlerini piyasalaştırırken, çalışanları güvencesiz ve performansa dayalı çalıştırma anlayışını dayatıyor. Bu durum, sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin artmasına, sağlık çalışanlarının hayatlarının tehlikeye girmesine neden olmaktadır. Bakanlık, şiddetin önlenmesi adına herhangi bir önlem almıyor, sadece sağlık çalışanlarına güvenlik için alınan tedbirler bürokratları korumak amacıyla yapılıyor.
Neler istediklerini sıraladılar
Sağlık çalışanına yönelik şiddetin son bulması için Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) önerdiği yasal düzenlemelerin ve TBMM’ye sunduğu tedbirlerin hızla hayata geçirilmesini istediklerini vurgulayan sağlık çalışanları şöyle devam etti:
"Sağlık Bakanlığı, sağlık çalışanlarına yönelik artan şiddet olaylarını önlemek amacıyla, her Aile Sağlığı Merkezi’ne kadrolu güvenlik personeli istihdam etmelidir. Aile hekimlerinin, hastayı reddetme ve tedaviyi bitirmeden bırakma hakları konusunda mevzuatta tanımlanan engeller kaldırılmalıdır. Vergi dilimi nedeniyle aile hekimliği çalışanlarından yılın ilk aylarında başlayan yüksek vergi kesintileri %35'i aşmaktadır. Bu adaletsiz vergi dilimlerinin yerine, her ay sabit %15’i geçmeyen vergi kesintisi talep ediyoruz. Eziyet Yönetmeliği”nin iptal edilmesi ve bu yönetmeliğin yaratacağı olumsuz etkilerin ortadan kaldırılmasını talep ediyoruz.
“14 Mart’ta iş bırakıyoruz, sağlık çalışanlarını eyleme destek vermeye çağırıyoruz"
14 Mart Tıp Haftası, sağlık çalışanlarının taleplerini dile getirdiği, sağlık sistemindeki eşitsizliklere karşı sesini yükselttiği önemli bir dönüm noktasıdır. Biz, bu sağlıksız sağlık sistemine mahkûm değiliz. Hastalarımızı müşteri olarak gören, sağlık çalışanlarını sömüren, şiddeti artıran bir düzeni kabul etmiyoruz. Bu nedenle, 14 Mart'ta iş bırakıyor ve tüm sağlık çalışanlarını bu eyleme destek vermeye çağırıyoruz.”