TBMM Genel Kurulu Özel Oturumu... Özgür Özel: “Kimse merak etmesin. Sandıkla geldiler, sandıkla gidecekler. Geldikleri gibi gidecekler”

TBMM Genel Kurulu Özel Oturumu... Özgür Özel: “Kimse merak etmesin. Sandıkla geldiler, sandıkla gidecekler. Geldikleri gibi gidecekler”

(TBMM) - CHP Genel Başkanı Özgür Özel, TBMM Genel Kurulu'nda düzenlenen 23 Nisan özel oturumunda, "Milletimize sesleniyorum: Sırtını millete yaslamayan her girişimin sonu hüsran olmuştur. 19 Mart darbesinin de darbecilerinin de sonu kaçınılmaz olarak hüsrandır. Şimdi sizden yetki alanlar, ‘Seçimle geldim ama seçimle gitmem’ diyorlar. Kimse merak etmesin. Sandıkla geldiler, sandıkla gidecekler. Geldikleri gibi gidecekler. Şimdi tarihin şöyle bir dönüm noktasındayız: Dün bu vatan için yedi düvele karşı direnenler vardı; bugün darbecilere karşı direnen milyonlar var. O milyonların sesi tektir: Egemenlik milletindir" ifadesini kullandı.

TBMM Genel Kurulu 23 Nisan Özel Oturumu, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş'un başkanlığında toplandı. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Genel Kurul Salonu’na Grup Başkanvekilleri Ali Mahir Başarır, Murat Emir ve Kadın Kolları Genel Başkanı Asu Kaya ile geldi. Ardından İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ile Tuncer Bakırhan, MHP’li TBMM Başkanvekili Celal Adan ile MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız ve AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler ile tokalaştı.

Kurtulmuş ve AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler’in ardından Genel Kurul’da konuşan Özel, şunları söyledi:

“Bugün İstanbul’da, Marmara Denizi açıklarında yaşanan depremlerin etkilerini dikkatle takip ediyoruz. Hala artçıları süren depremlerden etkilenen tüm vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimizi iletiyorum. İstanbul’daki tüm belediyelerimiz teyakkuz halindedir, gereken tüm çalışmalar yürütülmektedir. Belediyelerimiz devletin tüm kurumlarıyla tam bir işbirliğine ve atılacak durumlar konusunda katkı vermeye tüm ekipleriyle ve birimleriyle hazır durumdadır. Daha önce de defalarca ifade ettiğim gibi, bilim insanlarının uyarılarını dikkate alarak devletin tüm kurumlarıyla İstanbul’daki deprem tehlikesine karşı gereken önlemler bir an önce seferberlik halinde alınmalıdır. CHP olarak üzerimize düşen tüm sorumlulukları alıyoruz. Afet yönetimdeki yetkili kurumlarla koordinasyon içinde tüm destekleri vermeye de hazırız.

“Milletin istikbalini, yine milletin azim ve kararı kurtardı”

Bundan tam 105 yıl önceydi. Bu yüce çatı, dört tarafı işgal altında olan bir vatanda, kurtuluşa yürekten inanmış 115 temsilcinin katılımıyla açıldı. Millet, 23 Nisan 1920 sabahına kolay uyanmadı. Sonrası da kolay olmadı. Bu millet, Kurtuluş Savaşı'nı kazanıp Cumhuriyet’i kurana kadar çok ağır bedeller ödedi. Mustafa Kemal Paşa milletine güvendi, millet de ona yoldaşlık etti. Yıllar süren mücadelenin sonunda milletin istikbalini, yine milletin azim ve kararı kurtardı. O azmi gösterenler arasında; Türküyle, Kürdüyle, Alevi’siyle, Sünni’siyle, Anadolu ve Rumeli’nin tüm renkleri vardı. Bugün de bu Meclis’i kıymetli kılan gerçeklik de budur. Buradan bir kez daha Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere, milli mücadele şehitlerimizi ve Birinci Meclis’in kahraman üyelerini minnet ve rahmetle anıyorum.

“Bu aziz millet, hiçbir darbeye teslim olmamıştır”

Bu Meclis’te görev yapan sizler, demokrasiye inanmış kahraman kadroların bugünkü temsilcilerisiniz. Ülkemiz ne zaman demokrasiye sarılmışsa hızla büyümüş, gelişmiş; ne zaman demokrasiden uzaklaşmışsa hep geriye gitmiştir. Bu millet çok acılar çekmiş, çok kara kışlar görmüştür. Demokrasimiz yıllar içinde pek çok antidemokratik girişimle kesintiye uğratılmıştır. Ancak millet her seferinde iradesine sahip çıkmıştır. Bu aziz millet, er ya da geç hiçbir darbeye teslim olmamış, onun dayattığı istikamete tenezzül etmemiştir.

“Darbe bu kez postalla değil, cübbeyle gelmiştir”

2025 yılında, ‘Artık darbe ve vesayet dönemleri geride kaldı’ diye düşünürken ne yazık ki demokrasimiz yeni bir sınamayla karşı karşıyadır. 19 Mart günü, dünyanın en büyük metropollerinden biri olan, üç imparatorluğa başkentlik yapmış, göz bebeğimiz İstanbul’a beş yıl hizmet eden, daha bir yıl önceki seçimlerde her iki kişiden birinin oyunu alarak yeniden seçilen Belediye Başkanı’na ve son seçimlerin birinci partisinin cumhurbaşkanı adayına yönelik bir darbe planı devreye konulmuştur. Bir mübarek Ramazan gününde, iftar saatinde Ekrem Başkanımızın 31 yıllık diploması hukuksuzca iptal edilmiştir. Takip eden ilk sahur vaktinde, evi yüzlerce polisle basılmıştır. Seçimle gelen bir iktidar, seçimle gideceğini anladığında milletin seçme hakkını elinden almaya yeltenmiştir. Darbe bu kez postalla değil, cübbeyle gelmiştir.

“Bu millet, vesayetçinin postal giyenine de kravat takanına da geçit vermemiş, bundan sonra da vermeyecektir”

Darbeciler bu güzel ülkenin geleceğine ne yaptıklarını göremezken millet ise muazzam bir feraset göstermiştir. Bu kahraman millet darbeyi sokaklarda, meydanlarda püskürtmüştür. Ancak hala karşımızda, 200 yıllık demokrasi mücadelesinden gelen bu milletin üzerinde bir vesayet rejimi kurmak isteyenler vardır. Unutulmasın ki bu millet, vesayetçinin postal giyenine de kravat takanına da geçit vermemiş, bundan sonra da vermeyecektir. Darbecilerin hedefi topyekûn demokratik siyaseti tasfiye etmektir, her zaman böyle olmuştur. Artık toplumun desteğini alamayanların tek amacı, milletin rızasına ihtiyaç duymayacakları yeni bir düzen kurmaktır. Bu ülkede devletin kapılarını millete kapatanlar; gelir kapısını, adalet kapısını millete kapatıp sadece kendilerine açık tutanlar şimdi de sandığı ortadan kaldırmak istemektedir. 19 Mart’ta milyonların neden ayağa kalktığını anlamayanlara söylüyorum: Millet üzerine kapanan kapıları açmak için, yetkilerini kimseyle paylaşmamak için, egemenliğin kayıtsız şartsız kendisine ait olduğunu hatırlatmak için ayaktadır.

“AK Parti siyaseti tehdit altındadır”

Bazıları sanıyor ki bu darbe, sadece muhalefeti ilgilendiriyor. Sadece bizler değil, örneğin AK Parti siyaseti de tehdit altındadır. İşte o yüzden bu bir iktidar mücadelesi değil, ‘Demokraside mi kalacağız yoksa otokrasiye mi geçeceğiz’ sorusunun mücadelesidir. Bu darbe sizlere, oturduğunuz koltuklara, bu Meclis’e, bugün sizi seçen yarın ise başkasını seçecek olan halkın iradesine kast etmektedir. Bugün bu darbeye destek verenler, destek vermese de susanlar bilhassa kendi varlıklarını inkâr içindedir. Darbeler doğası gereği iktidara yapılır. Ve o sırada döner herkes, muhalefete, muhalefetin gözünün içine bakar. Bugün bu darbe son seçimin galibine, geleceğin iktidarına yapılmaktadır ve AK Partililer bu kez, bu darbe girişiminde muhalefettedir. 15 Temmuz’da, muhalefetteki CHP, darbeyi kimin yaptığına, kime yaptığına bakmadan demokrasiyi savunmuştur. Ben ve arkadaşlarım kapalı Meclis’i açtırmış, bu kürsüden o darbeye en net tavırla direnmiştik. Peki AK Parti, CHP’nin o gün geçtiği sınavdan bugün geçecek midir? Bu soru, Ak Parti’nin de millet nezdindeki varlık meselesidir.

“Bu kez tarih yazma sırası sizdedir”

15 Temmuz’dan sonra, o gece Meclis’te bulunamayan AK Partili değerli milletvekilleri, bakanlar, yöneticiler burada uzun bir kuyruk oluşturmuşlar, grubumuza teşekkür etmişler, ‘Tebrik ederiz, gerçekten tarih yazdınız’ demişlerdir. Bu kez tarih yazma sırası sizdedir. Siz bu tarihi yazarsanız belki yine ilk seçimi kaybedebilirsiniz ama tarihe demokrat olarak geçeceksiniz. Siyasette iktidardan düşünce yok olan değil, saygı duyulan ve yeniden iktidar alternatifi olabilen bir partiye dönüşeceksiniz. Kendi varlığınızı inkar etmeyin. Tarihin bu kritik dönemecinde doğru tarafta durmanın onurunu yaşayın, mahcubiyetiyle sonradan kahrolmayın.

“Can Atalay serbest kalmalı, görevinin başına dönmelidir”

Bugün, Meclisimizin yetkileri törpülenmiş, itibarı zedelenmiştir. Devlet kuran bir parlamentodan, seçilmiş Milletvekili Can Atalay’ı koruyamayan, yemine çağıran ama bırakmayana teslim olan, komisyona seçen ama bu kararına kafa tutulan bir parlamentoya gelinmiş olması Meclisimizin düşürüldüğü aczin en önemli kanıtıdır. Ancak kimse bu Meclis’in hukukuyla daha fazla oynamamalıdır. Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) hepimizi, her kurumu bağlayan kararı parlamentoda okunmuş, hak yerini bulmuştur. Can Atalay serbest kalmalı, görevinin başına dönmelidir.

"Duruşmayı TRT’den canlı yayınlayalım. Bu millet görsün kim haklı, kim iftiracı"

Öyle bir durumdayız ki zaten zorda olan ekonomimiz, resmen çökertiliyor. Milletimiz her gün daha da fakirleşiyor. Ucuz et ve yumurta kuyruklarının sonu görünmüyor. Türkiye’nin dünyadaki itibarı yerle bir ediliyor. Orta Doğu yangın yeriyken, Türkiye en güçlü olması gereken dönemdeyken nasıl oluyor da ülkemiz bu kadar zayıflatılabiliyor? Soruyorum: Birliğimize sıkılan bu kurşunun kime hizmet ettiğini düşünüyorsunuz? Sırf bir kişinin adaylığından korkulduğu için bu milletin ekmeği küçülüyor, huzuru bozuluyor. Eğri oturalım ama doğru konuşalım, 35 gün geçti Ekrem Başkanımız ve arkadaşlarımız hakkında tek bir suç ispat edilemedi, iddianame hala ortada yok. Baskıyla, tehditle yalancı tanıklar yaratılmaya çalışılıyor. Talimatlı televizyon ekranlarında, Başkanımızın ve diğer arkadaşlarımızın haysiyetiyle, ailelerinin onuruyla oynanıyor. Açık çağrı yaptım, yine yapıyorum: Bizim alnımız ak, başımız dik. Eğer bu iftiraları atanlar kendilerine güveniyorsa, hodri meydan. Gelin, duruşmayı TRT’den canlı yayınlayalım. Bu millet görsün kim güçlü, kim haklı, kim iftiracı?

“Yenilginin sınavından geçemediniz”

Sayın Erdoğan, 19 Mart’tan sonra, ‘Bir ay geçsin, insan içine çıkamayacaklar’ diyordu. Bugün tam 35 gün oldu, ben buradayım. Ben Saraçhane’de, Maltepe’de, Samsun’da, Yozgat’ta arkadaşlarımla birlikte, milyonlarla birlikteyim. Peki siz neredesiniz? Siz bu darbenin neresindesiniz, nerede duruyorsunuz? Sayın Erdoğan İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanıyken bugün Ekrem Başkanımıza yöneltilen suçlamaların tamamıyla ve fazlasıyla muhatap oldu. Terörle, çete kurmakla, yolsuzlukla suçlandı. Ama kapısına bir gün polis dayanmadı, asla gözaltına alınmadı, bir gün tutuklu yargılanmadı. Şimdi size yapılmayan bu zulmü, siyasi rakiplerinize nasıl yapabiliyorsunuz? Geçmişte mücadele ettiğiniz her şeye dönüşmekten nasıl hicap duymuyorsunuz? Bu millet karar verdi, sizi 23 yıl iktidar yaptı. Karar verdi, Başbakan yaptı, Cumhurbaşkanı yaptı. Sonra bir karar daha verdi, partimizi birinci parti yaptı. Bizim 47 yıl demokrasiye duyduğumuz saygıyı, millet sizden seçim takviminin başlayacağı 47 ay sonrasına kadar görmek, sizi yenilgiyle sınamak istedi. Çünkü bir kişinin, bir kadronun, bir partinin demokratlığı, seçimi kazanınca değil, seçimi kaybedince ne yaptığıyla belli olur. Ama siz demokrasiye saygı duyarak 47 gün bile geçiremediniz. Siz, yenilginin sınavından maalesef geçemediniz.

“Kimse merak etmesin. Sandıkla geldiler, sandıkla gidecekler. Geldikleri gibi gidecekler”

Milletimize sesleniyorum: Sırtını millete yaslamayan her girişimin sonu hüsran olmuştur. 19 Mart darbesinin de darbecilerinin de sonu da farklı olmayacaktır. Milletimize sesleniyorum: Kimse merak etmesin, sandıkla geldiler, sandıklar giderler. 19 Mart darbesinin de darbecilerinin de sonu kaçınılmaz olarak hüsrandır. Şimdi sizden yetki alanlar, ‘Seçimle geldim ama seçimle gitmem’ diyorlar. Kimse merak etmesin. Sandıkla geldiler, sandıkla gidecekler. Geldikleri gibi gidecekler. Şimdi tarihin şöyle bir dönüm noktasındayız: Dün işgale gelenlere kırmızı halı serenler vardı; bugün darbe yapmak için yurt dışından icazet alanlar var. Dün ihanet ettiği halktan korkup İngiliz zırhlısıyla kaçanlar vardı; bugün millet iradesinden korkup sandıktan kaçanlar var. Dün bu vatan için yedi düvele karşı direnenler vardı; bugün darbecilere karşı direnen milyonlar var. O milyonların sesi tektir: Egemenlik milletindir. Egemenlik milletindir. Egemenlik milletindir."