Tire-Belevi yolunda ağaç kıyımına köylülerden tepki... "Bizim ekmeğimizi elimizden alıyorlar"

Tire-Belevi yolunda ağaç kıyımına köylülerden tepki... "Bizim ekmeğimizi elimizden alıyorlar"

HABER: FATİH ÖZKILINÇ KAMERA: KERİM UĞUR

(İZMİR)-İzmir’de Tire-Belevi yolunun Çayırlı mevkisinde yapılan güzergah değişikliğinin ardından ağaç kesimine başlandı. Ağaç kesimine ve yol güzergahının değiştirilmesine tepki gösteren mahalle sakinleri, çam ağaçlarının talan edildiğini belirterek, incir ve zeytin ağaçlarının da köklenmesiyle ekmeklerinin elinden alınacağını söyledi.
İzmir’de Tire Belevi yolunun ölüm ve yaralanmalı kazalar ile günün ihtiyaçlarına cevap vermemesi nedeniyle Binali Yıldırım’ın Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı döneminde başlayan yenileme çalışmaları hala devam ediyor. Kırsal Çayırlı Mahallesi içinden geçen mevcut yolun genişletilmesi planının iptal edilerek yolun mahallenin üstünden geçirilmesine bölge sakinleri tepki göstermişti. Yeni yol güzergahı üzerinde bulunan yüzlerce zeytin, incir ve çam ağacının kesimine başlanmasının ardından mahalle sakinleri onlarca çam ağacının köklendiği alanda ağaçların talan edilmesine tepki gösterdi.
Mahalle sakinleri adına açıklamalarda bulunan İsmet Bozdağ, şunları söyledi:
“‘Ağaç devlettir’ diyen bir zihniyetin torunlarıyız biz”
“2017 yılında normal güzergahı belirlenmiş olan yolun daha sonra köylüye ve onların hayat hakkını elde ettikleri ağaçların, zeytinliklerin ve yüzlerce yıllık çam ağaçlarının bu şekilde talan edilerek yol güzergahının değiştirilmesi herkes için vicdani bir sorumluluktur. Katliamdır, bunu kabul etmiyoruz. Köylüler de kabul etmiyor, normal vicdani olan hiç kimse kabul etmiyor. Ben gördüğüm manzara karşısında tüylerim diken diken oldu. Yere devrilmiş yıllara tabi çam ağaçlarının durumunu görünce aklıma Mustafa Kemal'in Yalova'da yaptırdığı köşkün yanındaki ağacın dalı uzadığı için ağacın dalını kesmek isteyenlere ‘Hayır, ağaç yerinde kalacak, köşk yürüyecek’ diye emir verdiğini hatırladım. Çünkü kendisine sorduklarında ‘Paşam bunun dalını keseceğiz kendisini değil’ deyince ‘Hayır, ağaç devlettir' diyen bir zihniyetin torunlarıyız biz. Bu nasıl olur da bu şekilde kamunun parası çarçur edilecek, köylünün malı talan edilecek, zeytinlikler, incir bahçeleri elden çıkarılacak ve çok daha ucuza yapılacak olan bir güzergah bu şekilde çok daha devlete pahalı ve köylünün hayat hakkını elinden alacak şekilde değiştirilir anlamak mümkün değil.
“Doğamızı bu şekilde talan edenlere seyirci kalamayız”
Siyasetçilerin de kendilerine iletilen bu konular hakkında duyarsız kalışını hayretle karşıladım. Çünkü devlet güçlü, siyasetçi namuslu olmak zorundadır. Kaldı ki bugün köylülerin bu isyanını duymayan Tire'deki siyasetçiler, parti adını anmaksızın konuşuyorum, hiçbirisi burada yok. Oysa Çayırlı Köyü Tire'ye en yakın köy. Fakat gördüğüm o ki Çayırlı Köyünün sorunları Tire'ye en uzak köy olarak kalmış. Buna çok üzülüyorum. Kanada'nın bayrağında akçaağaç yaprağı vardır. Kanada en ağır cezayı ağaç kesene vermektedir. Ülkelerinde ağaca bu kadar hürmet gösteren, değer veren uluslar gözümüzün önündeyken biz kendi vatanımızda ağaçlarımızı, tabiatımızı, doğamızı bu şekilde talan edenlere seyirci kalamayız.”
Mahale sakini Fethiye Yıldırım ise şöyle konuştu:
“Ekmeğimizi elimizden alıyorlar”
“Ben bu ağaçlar dikildiğinde 13-14 yaşlarındaydım. Ben şu anda 60'a merdiven dayamış bir insanım. Köy olarak biz oduna gittiğimiz zaman bile bunlara zarar vermeyen bir insanız. Hadi bunlar böyle oldu. Bunlara acımadın. Bizim ekmeğimizi elimizden alıyorlar. Göz göre göre bizi yere yatırdılar, bir de üstümüzde tepiniyorlar. Benim babamın bana bıraktığı, gözü gibi baktığı ağaçlar. Şimdi biz ne yapalım? Devlet bize söylesin o zaman. Ben 60 yaşına giriyorum. Beni fabrika mı alır? Benim elimdeki ekmeği aldıktan sonra ben ne yaparım? Madem mülteci olarak versinler bir yere. Benim devletten hiçbir şey beklemiyorum. Ekmek istemiyorum, kömür istemiyorum. Benim bir dilim ekmeğimi almasın elimden. Ben bunu istiyorum. Benim ekmeğimi almasın. Benim ekmeğimi aldıktan sonra ben nereye giderim ne yaparım?”
“Benim babamın kemikleri yerde sızlıyor”
Yalnız bırakıldıklarını da belirten Yıldırım, “Kaymakama gittik. Ağzımıza birer bal çaldılar gönderdiler. Şu anda bakın bizim etrafımızda ne siyasetçi var? Zaten siyasetle işimiz yok. Sadece bize sahip çıksınlar. Sadece istediğimiz bu. Sahip çıkmak derken yani çok bir şey istemiyoruz. Benim babamdan kalan gidecek olan zeytinlikler en az 150 senelik. Benim çocukluğumda vardı onlar. Ben kendime geldiğimde o ağaçlar vardı. Babam 103 yaşında öldü. 97 yaşında düştü kalçasını kırdı yürüyemez oldu. O güne kadar o ağaçlarla uğraştı. Benim 'Çocuk gibi yetiştirdiğim ağaç' dedi. Şimdi benim babamın kemikleri yerde sızlıyor. Hani yalvarıyorum bizim ekmeğimizi elimizden almasınlar” ifadelerini kullandı.