Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı
Cumhuriyet Gazetesi 1938

1921 (23 Nisan Millî Bayramı)
1927 (Çocuk Bayramı)
1935 (Hâkimiyet-i Milliye Bayramı)
1981 (Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı)
Bugün, Türkiye’nin bağımsızlık ve demokrasi yolculuğunun en önemli simgelerinden biri olan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kuruluşunun 105. yıl dönümünü yaşıyoruz. 1920’den bu yana, kısa kesintiler dışında kesintisiz çalışan Meclis, hem ulusal iradenin hem de halkın temsil gücünün temel kurumudur. TBMM’nin, yalnızca Türkiye’nin değil, dünya siyaset tarihinde de özel bir yeri vardır.
23 Nisan 1920’de açılan bu Meclis, Türk halkının topyekûn verdiği Kurtuluş Mücadelesi’ni yöneten merkez olmuştur. Büyük yokluklar ve savaş şartları içinde kurulan Meclis, fikirlerin özgürce ifade edildiği, kararların ortak akılla alındığı bir yapı sergilemiştir. Bu yüzden ilk Meclis için sıkça “savaş içinde demokrasi” ifadesi kullanılır.
Bakanlar, doğrudan milletvekillerinin oylarıyla belirlenmiş; hatta Başkomutanlık görevini üstlenen Mustafa Kemal Paşa bile bu yetkiyi Meclis’ten almıştır. Temsilciler, “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” ilkesini kararlılıkla savunmuş ve bu anlayıştan sapmamıştır.
Ülke savaşın ortasında iken, Ankara’daki Meclis yasama görevini titizlikle sürdürmüş, bütçe görüşmeleri ve yasa teklifleri detaylı biçimde ele alınmıştır. Bu dönemin Meclisi, hem demokratik duruşu hem de tarihsel rolüyle örnek bir tablo sunmuştur.
Zaferin ardından, 1923’te Meclis, kendi kararıyla yeni seçimlerin yolunu açmış ve görevini tamamlamıştır. Ardından geçen yüzyıllık süreçte, askeri müdahaleler dahil birçok zorlu döneme rağmen Meclis, anayasal yetkilerini korumayı başarmıştır.
Bugün ise, Meclis’te görev yapan tüm temsilcilerin, bu köklü kurumun etkisini artırmak ve halkın iradesini daha güçlü şekilde yansıtmak için bir arada durmaları gerekmektedir. TBMM’nin yetkilerini korumak ve güçlendirmek, sadece anayasal bir zorunluluk değil, aynı zamanda demokrasiye olan inancın bir ifadesidir.