Yeni Yol grup toplantısı... Ali Babacan: "Bu operasyonlar, 'Ben kafaya koydum artık ömrüm ve sağlığım yettiği sürece buradayım, başkasına da bu iktidar yok' demek"

Yeni Yol grup toplantısı... Ali Babacan: "Bu operasyonlar, 'Ben kafaya koydum artık ömrüm ve sağlığım yettiği sürece buradayım, başkasına da bu iktidar yok' demek"

(TBMM) - DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun gözaltına alınmasına ilişkin “Bu ülkede siyasetin alanı daraltılıyor, siyasetçilere verilen mesaj bu. Bu ne demek, 'Ben kafaya koydum artık ömrüm ve sağlığım yettiği sürece buradayım, başkasına da bu iktidar yok' demek. Bu o demek. Eğer durum böyleyse o zaman Türkiye biz rejim değişikliğine gitmiş demektir. Beyhude... Türkiye artık insanların uyandığı, ne olup bittiğini gayet net anladığı bir ülke. Bakmayın şu anda sessiz olduklarına. Bu ülkede artık demokrasi hayattadır. Şu anda Sayın Erdoğan ve şürekası demokrasiyi öldürmek için ne kadar çaba gösterirlerse göstersinler bu millet bu demokrasiyi ayakta tutacaktır" dedi.

DEVA, Gelecek ve Saadet Parti'nin çatı partisi Yeni Yol’un grup toplantısında konuşan DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Ali Babacan, özetle şunları söyledi:

"Baktılar ki otokrasi yükseliyor iktidar da boş durmuyor"

"Otokratik liderlik hevesi dünyanın her bir köşesine yayılıyor. Popülist otokrat liderler bakıyorsunuz çoğalıyor. Türkiye'deki iktidar da bunu görüyor. Baktılar ki otokrasi yükseliyor iktidar da boş durmuyor. 'Bu otoriterliğin patenti bizdedir, on yıldır biz uyguluyoruz' diyor. İşte bir yıldır ellerinde sopa, tek tek muhalefet belediyelerini dolaşıyorlar. Yargı sopasını sallayarak güya hukuksuzlukları ortaya çıkartıyor, güya kirli yönetimle savaşıyorlar. Dün akşam saatlerinde başlayan ve bugün de devam eden operasyonlara baktığımızda iktidarın idare ve yargı gücünü kullanarak siyaseti dizayn etme girişimlerinin en bariz örneklerini görmeye devam ediyoruz. En azından bu diploma meselesine baktığımızda dünün mazlumlarının kendi maruz kaldıkları muameleyi muktedir olduklarına başkalarına kat be kat uygulamaları gerçekten ibret alınacak bir mesele. Zamanın mazlumları güç eline geçince başkalarına zulmetmeye başlıyorlar. Uzun süre iktidarda olmanın getirdiği bir sonuç olarak güç zehirlenmesi yaşıyorlar.

Bu sabahki operasyonlara gelince üç tane başlık var. Bunlardan birisi mali konular, bir tanesi kent uzlaşısı ve Gezi olayları. Tarafsız ve bağımsız bir yargının olduğu ülkede bu kadar farklı farklı meselelerin, 13 yıl önce yaşanmış olayların eş zamanlı olarak getirilip ülkenin gündemine bırakılması mümkün olmaz. Tarafsız ve bağımsız yargının çalıştığı bir ülkede her yargı süreci kendi mecrasında işler. Eğer birbirinden bu kadar farklı konular birbiriyle bu kadar alakasız konular bir araya geliyorsa bu işin tamamen siyasi müdahale ile yürüdüğünün en açık göstergesidir. Bugün Türkiye'nin yaşadıkları daha önce yaşanan ve siyaset içinde görülen ya da asker eliyle olmasa da farklı vesayet odakları eliyle yapılan darbe teşebbüslerinden farklı bir şey değildir.

"Türkiye artık iki yargılı bir sisteme geçti"

Türkiye sadece askeri darbelerin yaşandığı bir ülke değil ki. Türkiye bürokrasinin yargıyı da kullanarak idari imkanları da kullanarak aldığı kararlarda da gördüğümüz gibi sivil ortamlarda da darbeleri ve darbe teşebbüslerini görmüş bir ülkedir. Şu anda da bu sabah yaşadığımız, eş zamanlı olarak demokrasinin pek çok unsuruna müdahale eden, seçilmiş pek çok belediye başkanına eş zamanlı olarak müdahale eden süreç maalesef seçilmiş bir iktidar eliyle sandıktan çıkan bir iktidarın eliyle yapılan bir darbe teşebbüsüdür. Bu, Türkiye'de demokrasiyi anlamsızlaştırmanın teşebbüsüdür. Bu Türkiye'de sandığın kutsallığını sona erdiren bir teşebbüstür. Eğer Sayın Erdoğan bu konularla ilgili hiç konuşmasa, en ufak bir sinyal vermese yargı bir süreç işletiyor diyeceğiz. Ama değil. Kendisi demiyor muydu 'turpun büyüğü heybede' diye. Sadece bu ifadesi bile bütün süreçlerden haberdar olduğunu, bütün süreçlerin kendisinden onay alınamadan yapılmadığının en önemli işaretidir.

Demokraside mücadele yeri sandıktır. Hukuk ve adalet içerisinde bir mücadeledir demokrasiyi kutsal yapan. Gücü ele geçirenin yargıyı da idareyi de kullanarak muhalefeti sindirmesi artık demokrasi değil başka bir yönetim rejimidir. Bu süreçleri biz çok yakından izleyeceğiz. Hiç kimse kanun önünde ayrıcalıklı değildir varsa bir suçu hesabını da vermelidir. Ama bir iktidar belediyelerine bir de muhalefet belediyelerine bakıyoruz; iktidar belediyelerinde en ufak bir dosya ya da benzer bir süreç biliyor muyuz? Rantla ilgili pek çok konuda herkes biliyor ki bu tür sorunlar iktidar belediyelerinde de olabilir ama mesele iktidar belediyeleri olunca başkanları çağırıp bırakın diyorlar. Oradaki yaptırım 'sen görevini sessizce bırak' demek. Mesele muhalefet belediyeleri olunca bakıyorsunuz süreç farklı işliyor. Türkiye artık iki yargılı bir sisteme geçti. Bir; iktidar ve iktidarın muhatap olduğu belediye ve konularla ilgili yargı. İki; muhalefetin muatattap olduğu yargı. İkisinin standartları tamamen farklı.

"Bu operasyonalar Türkiye'nin iki yıldır çektiği ekonomik acıya bedel"

Milletin iki yıldır çektiği külfeti, yoksulluğu siz bir sabah yaptığınız bir operasyonla tamamen boşa düşürüyorsunuz. Bu sabah yapılan operasyonların siyasi ve ekonomik sonucu Türkiye'nin iki yıldır çektiği ekonomik acıya bedeldir. Böyle bir şey kabul edilemez. Hukuksuzluğun olduğu, siyasi motivasyonla yargı kararlarının alınabildiği, muhalefete alan açılmadığı, hukuk devletinin yok edildiği, sandığın ve demokrasinin anlamsızlaştırıldığı bir ülkede ekonomi düzelmez, refah artmaz. Mesele sadece ekonomi değil mesele insan onuru, mesele gençlerimizin geleceğe umutla baktığı bir ülke yaratmak. Şu anda gençler bu ülkeden umudunu yitiriyor. Bu ülkede siyasetin alanı daraltılıyor, siyasetçilere verilen mesaj bu. Bu ne demek; ben kafaya koydum artık ömrüm ve sağlığım yettiği sürece buradayım, başkasına da bu iktidar yok demek. Bu o demek. Eğer durum böyleyse o zaman Türkiye biz rejim değişikliğine gitmiş demektir. Artık Türkiye'de seçilmiş bir iktidar eliyle bir darbe yapılmış ama bunların normal bir demokrasiye geçiş niyetlerinin de olmayacağı bir değişiklik var demek. Beyhude... Türkiye artık insanların uyandığı, ne olup bittiğini gayet net anladığı bir ülke. Bakmayın şu anda sessiz olduklarına. Bu ülkede artık demokrasi hayattadır. Şu anda Sayın Erdoğan ve şürekası demokrasiyi öldürmek için ne kadar çaba gösterirlerse göstersinler bu millet bu demokrasiyi ayakta tutacaktır."