AYM, yazar Buket Uzuner’in kitabının “muzır” sayılmasını hak ihlali saydı

(ANKARA) - Anayasa Mahkemesi (AYM), “Ayın En Çıplak Günü” adlı kitabının müstehcen bulunması üzerine bireysel başvuruda bulunan Buket Uzuner’in ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verdi. Uzuner’e, 30 bin lira manevi tazminat ödenmesine hükmetti.
Yazar Buket Uzuner’in 1988’de kaleme aldığı, sonrasında birden çok kez baskısı yapılan "Ayın En Çıplak Günü" isimli kitabı, Gebze Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından müstehcenlik suçu yönünden incelemeye alındı.
Başsavcılık rapor düzenlenmesi amacıyla kitabı Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kuruluna gönderdi.
Koruma Kurulu da yaptığı inceleme sonucu hazırladığı 9 Mart 2020 tarihli raporda, kitabın muzır olarak değerlendirilmesi gerektiği kanaatine vardı.
Kitabın belirli kısımlarından alıntı yapılan Koruma Kurulu Raporu’nda, kitapta sıra dışı cinsellik olduğu, cinselliğin detaylı bir biçimde tasvir edilmesi nedeniyle sakıncalı bulunduğu belirtildi.
“Çocukların kadın algısında olumsuzluğa yol açabilir”
Koruma Kurulu ayrıca, kitapta “kadın figürünün anlatıldığı yerlerde geçen ifadelerin çocukların kadın algısında olumsuzluğa yol açabileceğini, kitapta Türk ve İslam kültürüne tamamen aykırı çarpık ilişkilerin, kadınları ve bakireliği aşağılayıcı ifadelerin yer aldığını ve cinsel devrim fikrinin olumlu gösterildiği gibi cinsiyet değiştirme ve cinsellik gibi fikirlerin özendirildiğini, çocuklara sunulması uygunsuz olan cinselliğe dayalı tasvir ve anlatımlara yer verildiğini” belirtti.
Koruma Kurulu, kitapta geçen ve raporda belirtilen ifadeler nedeniyle çocukların psikolojik, duygusal ve sosyal gelişiminin olumsuz etkilenebileceğini belirterek, kitabın muzır (zararlı) olduğu kanaatine vardı.
Kitabın ilgili kanundaki sınırlamalara tabi tutulmasına, kitabın ön kapağına "Küçüklere zararlıdır" damga veya işareti konulmasına karar verildi. Ayrıca, kitabın açık sergilerde satılması, dükkan ve benzeri yerlerde teşhir edilmesi, bir yerden bir yere teşhir maksadıyla açık bir şekilde nakledilmesi ve dağıtıcılar tarafından sipariş olarak kabul edilmesi, satışı için reklam ve propaganda yapılması, para karşılığı ve parasız olarak küçüklere gösterilmesi ile okul ve benzeri yerlere sokulması yasaklandı.
Buket Uzuner karara karşı dava açtı
Kararın tebliğ edilmesi üzerine Uzuner, Koruma Kurulu kararının iptali istemiyle dava açtı. Ankara 15. İdare Mahkemesi, davayı reddetti.
İstinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosyayı inceleyen Ankara Bölge İdare Mahkemesi 10. İdari Dava Dairesi de istinaf başvurusunun kesin olarak reddetti.
Başvurularından sonuç alamayan Buket Uzuner, AYM’ye bireysel başvuruda bulundu.
Anayasa Mahkemesi, Uzuner’in ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verdi. İhlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasına, ayrıca ihlalin niteliği dikkate alınarak başvurucuya net 30 bin lira manevi tazminat ödenmesine karar verildi.
“Bütünsellikten uzak bir biçimde incelenmiş”
Yüksek Mahkemenin gerekçesinde, kitaba yönelik sınırlamaların Koruma Kurulunun raporuna istinaden getirildiği hatırlatıldı.
Gerekçede, “Koruma Kurulunun raporu incelendiğinde, kitabın yalnızca belirli bölümlerinden alıntılar yaptığı ve bu alıntıların bütünsellikten uzak bir biçimde incelendiği görülmektedir” denildi.
“Uzman bilirkişi incelemesi yaptırılmamış”
Mevcut olayda gerek Koruma Kurulunca gerekse de yargı mercilerince eserin edebilik belirlemesinin yapılması amacıyla konusunda uzman kişilere inceleme yaptırılmadığına da işaret edilen gerekçede, “Bu yaptırılmadan, yalnızca Koruma Kurulu raporuna dayanılması, bir inceleme yapılmasının önüne geçmiş ve sanatsal ifade özgürlüğüne demokratik bir toplumda zorunlu olmayan bir müdahaleye sebep olmuştur” tespiti yapıldı.
“Yeterli gerekçe gösterilmemiş”
Sonuç olarak ilgili ve yeterli bir gerekçe gösterilmeksizin edebi ve sanatsal olduğu iddiası bulunan bir eserin belirli sınırlamalarla karşı karşıya bırakılmasının demokratik toplumda zorunlu bir ihtiyacı karşıladığının kabulünün mümkün olmadığı belirtilen gerekçede, bu gerekçelerle Anayasa'nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verilmesi gerektiği vurgulandı.