BBP Lideri Mustafa Destici: "Mücadele biçiminin değiştiğini ancak terör örgütünün varlık sebeplerinin ve hedeflerinin aynı kaldığını açıkça görüyoruz"

(ANKARA) - Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Destici, terör örgütü PKK'nın fesih açıklamasına ilişkin olarak, "Milletimize, inançlarımıza ve tarihe karşı taşıdığımız sorumluluk gereği dikkatle takip ettiğimiz süreç ve açıklamada, mücadele biçiminin değiştiğini ancak terör örgütünün varlık sebeplerinin ve hedeflerinin aynı kaldığını açıkça görüyoruz" dedi.
BBP Genel Başkanı Mustafsa Destici, partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında şunları kaydetti:
"Terör örgütü, aldığı kararla, ‘PKK adıyla yürüttükleri silahlı faaliyetleri bitirdiğini’ ve ‘PKK’yı feshettiğini’ açıkladı. Kamuoyuyla paylaşılan yazılı açıklamada 'ideolojik tahlil' havası verilmeye çalışılan içi boş ifadeler yerine, dillerine pelesenk ettikleri 'özeleştiri'nin gereği olarak, başta en çok zarar verdikleri Kürt kardeşlerimiz olmak üzere, tüm etnik kökenler ve tüm inanç grupları olmak üzere, bütün Türk Milletinden özür ve af dilemeleri daha yerinde olacaktı. Af dilemek yerine hadsizlik ve iftiralarda bulunmuşlardır.
"Terör örgütünün varlık sebeplerinin ve hedeflerinin aynı kaldığını açıkça görüyoruz"
Milletimize, inançlarımıza ve tarihe karşı taşıdığımız sorumluluk gereği dikkatle takip ettiğimiz süreç ve açıklamada, mücadele biçiminin değiştiğini, terör örgütünün varlık sebeplerinin ve hedeflerinin aynı kaldığını açıkça görüyoruz.
"Milletimize karşı işlenmiş hukuki bir terör saldırısıdır"
Milletimizin Kurtuluş Savaşıyla kazandığı ve Lozan'da muhataplarına onaylattığı haklarını, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş ilkelerini ve 1924 Anayasasını hedef alıp, milletimizi inkar, imha ve sözde soykırım ile suçlamak, büyük bir iftira ve milletimize karşı işlenmiş hukuki bir terör saldırısıdır.
Terör örgütü mesajlarını, yalnızca Türkiye kamuoyuna vermiyor. Bildiride, BM gözetiminde silah bırakma çağrısı yapılarak, örgütün, konuyu Türkiye’nin iç meselesi olan bir güvenlik meselesi olmaktan çıkarıp, sinsice üçüncü ülkelerin belirleyici olacağı bir uluslararası sorun haline getirmeye çalıştığını görüyoruz. Bildiri, 'yeni anayasa' vurgusunun yanında, Türkiye Cumhuriyeti’ne yeni bir isim belirleme hadsizliğini de içerisinde barındırıyor."
"Bu dönüşüm bir çözüm değil, stratejik manevradır"
Destici, "Terör Örgütü’nün bir kolu olan PKK’nın silah bırakacağı ve kendini fesih edeceği açıklanmıştır. Ancak açıklama, KCK, PYD ve YPG başta olmak üzere diğer unsurları kapsamamaktadır. Örgüt, silahlı mücadelenin geldiği çıkmazı görerek devletimiz karşısında diz çökmüş, siyasal alanda pozisyon almaya çalışmaktadır. Bu dönüşüm bir çözüm değil, stratejik manevradır. Bölücü zihniyetin meşrulaşması, milletimizin birliği ve ülkemizin bütünlüğü için büyük bir tehdittir" ifadesini kullandı.
"Milletimizin birliğini sarsacak hiçbir girişimi kabul etmeyeceğiz"
Destici, Cumhur İttifakı'nın terörsüz Türkiye adına attığı adımların samimi olduğunu belirterek, "Silah bırakma sürecinin baştan sona takipçisi olacağız. Ülkemizin bütünlüğünü, milletimizin birliğini sarsacak hiçbir girişimi kabul etmeyeceğiz. Devletimizin Türkiye’de terörü yok etmek ve ülke gündeminden çıkartmak niyetiyle attığı adım istismar edilirse, bunun karşılığının çok ağır ve yok edici olması için elimizden ne geliyorsa yapacağız" dedi.
Suriye'nin kuzeyindeki gelişmeleri PKK'nın fesih açıklamasından bağımsız değerlendirilmemesi gerektiğini belirterek, "Bugün Suriye’nin kuzeyinde 'özyönetim' adı altında yürütülen proje, PKK’nın siyasi kolunun uzun vadeli hedefleriyle bire bir örtüşüyor. Dahası, bu hedefler artık yalnızca silahla değil; diplomasi, anayasa çalışmaları ile desteğiyle şekilleniyor. Suriye devletiyle yapılan mutabakatlar, yerel yönetimlerin demokratikleşmesi adı altında bir özerklik yapılanmasının altyapısını hazırlıyor. Bu durum, Türkiye'nin yıllardır karşı çıktığı 'federatif yapı’nın' ön aşaması" dedi.
Destici, "PKK’nın silah bırakması ya da kendini feshetmesi yönündeki açıklamaları, büyük ölçüde taktiksel bir manevra olma ihtimalini asla gözden kaçırmamalıyız. Bu söylemler, esas olarak Suriye’de kazanılmış fiili özerkliğin korunması ve gelecekte anayasal güvenceye kavuşturulması için uluslararası kamuoyunu yumuşatma hamlesi olma ihtimali de dikkatle takip edilmelidir" dedi.