BTP Genel Başkanı Baş, partisinin Genel Başkanı Haydar Baş'ı anma programında konuştu: "Allah bize de onun gibi Atatürk'e bağlılık nasip etsin"

(İSTANBUL) - Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) kurucusu Prof. Dr. Haydar Baş'ın vefatının 5'inci yılı dolasıyla anma programı düzenlendi. BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş, "Atatürk'ün adı her geçtiğinde gözleri dolardı. Allah bize de onun gibi Atatürk'e bağlılık nasip etsin" dedi.
Cevahir Kongre Merkezindeki anma programında İstiklal Marşı okundu, saygı duruşunda bulunuldu. Kur’an-ı Kerim okunmasıyla devam eden programda sahne alan sanatçılar Prof. Dr. Haydar Baş'ın sevdiği eserleri seslendirdi, ardından Baş'a ilişkin sinevizyon izlendi.
BTP Genel Başkanı Baş, programda yaptığı konuşmada, "Aramızdan ayrılışının 5. yılında merhum babamı, partimizin kurucu lideri, fikir deryası, bizim de fikirlerimizin mimarı saygıdeğer Prof. Dr. Haydar Baş'ı huzurlarınızda minnetle, özlemle, saygıyla anıyorum" dedi.
Haydar Baş'ı "bir kelimeyle tarif edecek olsa aklına gelecek ilk kelimenin 'tutarlılık' olacağını" söyleyen Baş, şöyle konuştu:
"Haydar hoca doğduğu günden aramızdan ayrıldığı güne kadar tutarlı bir insandı, hiç o tarafa bu tarafa yalpalamayan bir insandı. 70'li yıllarda siyasete girmiş ve o siyasetin bedelini ödemiş bir insan. 80'li yıllarda hapse girmiş ve o günlerin bedelini ödemiş bir insan. 28 Şubat'ta bedel ödemiş bir insan. Neyin bedelini ödediğini soracak olursak, Türk milletinin kardeşçe yaşamasını istemesinin bedelini ödedi diyebiliriz.
"Zannediyorlar ki bir dini fikri angaje etmeye çalışıyoruz"
Hep, 'Ehlibeyit' diye anlatırız ya, sanki dini bir vaazmış gibi algılanır. Hiç tarih bilmiyorlar, zannediyorlar ki bir dini fikri angaje etmeye çalışıyoruz. Hayır, siz hiç açıp Maraş olaylarını okudunuz mu bu ülkede? Hiç Çorum olaylarını okudunuz mu bu ülkede? Bu ülkede insanlar birbirine nasıl kırdırıldı baktınız mı hiç? Hiç Gazi olaylarına baktınız mı siz? İşte bütün bunların bitirilebileceği bir zemin anlatmaya çalışırken, Türkiye'nin milli birlik ve beraberliğine hizmet eden bir zemin oluşturmaya çalışırken kafalarda 'ocu mu, bucu mu, şucu mu?' diye bir sürü dedikodular, fitneler dolaştırıldı.
"İngiliz oyun oynadı, tezgâh kurdu"
Bu ülkede bir fitne ve yalan çıkarıldı. İngiliz oyun oynadı, tezgâh kurdu. Bu tezgâhın temelini şuraya oturttu, 'Atatürk dinsiz'. Tezgahın temeli bu. Sonra döndü Müslüman millete, 'Bak ey Müslüman halk, senin yöneticin, liderin dinsiz, dolayısıyla onun söylediklerine kulak tıka' dedi. Türkiye'de bu tezgah yapıldı ve bu tezgah bugünün siyasetini bile şekillendirdi. İster görün ister görmeyin bütün meselenin temelinde bu yattı bugüne kadar. Haydar Hoca çıktı, 'Kardeşim siz öyle bir şey diyorsunuz ama benim aklım bunu almıyor'. Bir adam düşünün Osmanlı paşası. Atatürk nerenin paşası? Osmanlı Paşası, yani Büyük Taarruzda Romen Diyojen'nin torunu Trikopisi'i esir alan Alparslan'ın torunu Gazi Mustafa Kemal Atatürk. 26 Ağustos, aynı tarih, aynı gün, tarafları değiştirmemize gerek yok.
"Atatürk'ün Müslümanlığı ona dinsiz diyen adamları 40 defa suya götürür, susuz getirir"
Atatürk'ün Milli Mücadele'de adım adım izlediği yolları mı takip etmedik? Atatürk'ün yanındaki komutanın torununu, yanındaki komutanın oğlunu, Atatürk'ün hatıratlarında geçen özel isimli insanların bugün yaşayan çocuklarını, torunlarını tek tek arayıp babam buldu ve hepsinden bilgiler alarak bir Atatürk kitabı yazdı. Çok defa, 'Ben Atatürk'le ilgili yorum yapmıyorum, tanıyan kim varsa, ne söylediyse onu yazıyorum' dedi. Ortaya bir çıktı ki Atatürk'ün Müslümanlığı ona dinsiz diyen adamları 40 defa suya götürür, susuz getirir.
"Bugün muhafazakar dediğiniz zaman akla kâr muhafaza eden geliyor"
Bana, 'Muhafazakar bir kimliğiniz var. Atatürk'ü de dini yönlü anlatıyorsunuz' diyorlar. Ben de onlara, 'Benim muhafazakar bir kimliğim yok. Ben Türkiye'deki yüzde 90 nüfus gibi inanan bir insanım. Türkiye'nin yüzde 90'ı muhafazakar mı? Ayrıca bugün muhafazakar dediğiniz zaman akla kâr muhafaza eden geliyor. Bizim onlarla hiçbir alakamız yok, hiçbir zaman da olmadı."
Milli Ekonomi Modeli nasıl ortaya çıktı?
Prof. Dr. Haydar Baş'ın kalıplara sığmayan bir insan olduğunu söyleyen Baş, Türkiye'de 1994, 1999, 2001'de ekonomik krizler yaşandığını, 2002'den bu yana ise sürekli kriz içinde olunduğunu ifade etti.
Baş, "Kapitalizm böyle. Dönelim komünizme; bu Rusya'da uygulandı, sonuç kötü, adamlar dağıldı. Yugoslavya'da uygulandı sonuç kötü çıktı. Prof. Dr. Haydar Baş, 'Acaba sizin bu modellerinizde problem olabilir mi, bakalım yeni bir model yazalım, para nasıl üretilir, finansman nasıl sağlanır?' dedi.
Şimdi dinlemeyecek ya, ekonomi deyince 'Haydar Hoca ayda 5 bin lira asgari ücret verecek'... Gördük bak 25 bin alıyorsun yetmiyor. Sen 5 bin liraya 'veremez' diyordun şimdi 25 bin yetmiyor. Şimdi sanki Haydar Hoca'nın bütün ekonomi tezi asgari ücretin 5 bin lira olmasıymış gibi olayı bunun içine hapsettiler. Bir aç, bir bak ne anlatıyor. Aç bir bak, finansı anlatıyor, kapitali anlatıyor, üretimi anlatıyor, tüketimi anlatıyor, makro analiz yapıyor, mikro analiz yapıyor, matematiğini yazıyor. Dolayısıyla bütün ekonomik yöntemlerin, bugüne kadar uygulananların yanlış olduğunu kabul edemeseler bile Haydar Hoca ortaya yine bir fikir koydu. Bu fikir çok büyük bir fikirdi. Bu büyük fikrin içinde milletlerin kendi imkanlarıyla, kendi üretim güçleriyle, kendi kabiliyetleriyle ürünler üretmesi ve milletlerin bundan kendi namına faydalanması vardı.
"Bizim tek derdimiz var milletimize hizmet etmek"
O, hep 'Evladım Allah bize bu millete hizmet etmeyi nasip etsin. Bizim tek derdimiz var, milletimize hizmet etmek' derdi. Ben de bu hizmet yolculuğunda tek başıma da kalsam bunu sürdüreceğim, ona söz veriyorum sizin huzurunuzda. Atatürk'ün adı her geçtiğinde gözleri dolardı. Allah bize de onun gibi Atatürk'e bağlılık nasip etsin."