CHP grup toplantısı... Özgür Özel: "Büyük bir mücadelenin, büyük bir direnişin ve büyük bir itirazın gelmekte olduğunu görüyoruz"
![CHP grup toplantısı... Özgür Özel: "Büyük bir mücadelenin, büyük bir direnişin ve büyük bir itirazın gelmekte olduğunu görüyoruz"](https://64k.net/media/anka_img/202502/680b3a4a-dc2d-40ca-a529-091f4f138098.jpg)
(TBMM) - CHP Genel Başkanı Özgür Özel, "En yakıcı sorunun hayat pahalılığı ve enflasyon olduğunu biliyoruz. Öyle bir haldeyiz ki Diyanet İşleri Başkanlığı, emeklilere ve asgari ücretlilere Ramazan’da fitre verilebileceğini söyledi. 10 çalışandan 6’sının fitreye muhtaç olduğunu söyledi. 10 çalışandan 6’sı asgari ücretle çalışıyor. Çalışanının yüzde 60’sının emeklisinin yüzde 80’inin fitreye muhtaç odluğu bir ülkedeyiz" dedi. "Büyük bir mücadelenin, büyük bir direnişin ve büyük bir itirazın gelmekte olduğunu görüyoruz" diyen Özel, "Emekçilere şunu söylüyoruz; hakkınızı alacaksınız yanınızda, arkanızda CHP'yi bulacaksınız" ifadelerine yer verdi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin grup toplantısında konuştu. Özel, konuşmasına Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinin yıldönümü ve ekonomi gündemi ile devam etti. Özel'in konuşması şöyle:
"6 Şubat büyük depremin acılarını bir kez daha yaşadığımız bir yıldönümüydü. İkinci yıldönümünde Adıyaman, Kahramanmaraş ve Hatay'da birer gün geçirdim. Bütün milletvekili arkadaşlarımızla birlikte 11 ildeydik. Depremin olduğu saatte ben Adıyaman'da o dakikada duran saatin önündeydim. Bir dokunduk bin ah işittik. Duyduklarımızdan, gördüklerimizden utandık. Devletin resmi rakamlarına göre 8 Şubat 2023'te 'bir yıl sonra kimse sokakta kalmayacak, kalıcı konutları teslim edeceğiz' demiş Cumhurbaşkanı. Bir yılın sonunda sözünün yüzde 2, 7'sini tuttu ama bu taahütle yüzde 1,5 farkla seçimi kazanmıştı. Seçimin ikinci yılında 100 konutun 30'unu bitirdiğini söylüyor. O gün de belliydi sözünü tutamayacağı bugün de belli. Ama o bunu bir seçim yalanı olarak söylemişti. Erdoğan'ın verdiği rakamlara göre 100 depremzedenin 70'i ya çadırda ya konteynerda ya gurbette. Durum göründüğünden de söylendiğinden de vahim. Gittiğim konteynerda şunu söylüyorlar; 'bize ev verecekmiş, ben işsizim o eve geçsem 800 lira aidatı var elektirği, suyu var. Bu çocuklar ne yiyecek' diyor. Bir başkası, 'ev çıktı diyorlar önüme boş senet dayadılar, imza atmadan anahtarı vermiyor neyimle ödeyeceğim' diyor. 'O boş senedi o kişi alsa başıma ne gelir' diyor. Birçoğu da 'biz buradayız bize kimse ev mev demiyor' dedi.
"Erdoğan, seninle birlikte konteyner kentleri gezmeyi teklif ediyorum"
O gün AFAD'ın rakamlarına göre; 'depremden hemen sonra açıklanan rakam 707 bin kişiyi konteynera yerleştirdik' diye söylediler. Bugün 395 konteyner kentte 649 bin kişi yaşıyor diyorlar. İki yılda 58 bin kişi konteynerdan kurtulmuş, yüzde 10'un altında. Kim geçiyor bu konutlara? Konut yok, arada 10 kişiden birine denk gelirse o da 'geçmeme imkan yok' diyor. Hatay'da 230 bin kişi konteynerdaydı bir buçuk sene önce. Bugünkü açıklamaya göre 118 bin kişi. Yüzde 5'i konteynerdan eve gitmiş. Erdoğan'a şunu söylüyorum, o da bir gün deprem bölgesine geldi, sıcacık arabasından salona girdi. Sıcak salonda atadıklarına kendisini alkışlattı ve teker teker 5'li çeteyi onu bunu çağırıp ellerine plaket verdi. Depremin yıldönümünde Erdoğan'ın etkinliği budur. Sayın Erdoğan sokağa çık dedim çıkmadın, pazara gel dedim gelmedin. Bu sefer seninle birlikte konteyner kentleri gezmeyi teklif ediyorum sana. Var mı cesaretin, çık sıcak salondan konteynera gel bakalım. Önce 395 konteyner kentten birinin adını sonra da o kentteki konteynerlardan birinin numarasını çekeceksin. Anadolu Ajansı ve diğer ajanslar o şehirden canlı yayına geçecek. Sen hatır sor konteynera. Var mısın? Bu cesareti göster, sıcak salondan hatır sor buna da razıyım.
"Çayırhan maden işçileri yeniden Ankara'ya doğru yürüyor"
Bir yandan da o gitmiyor ama bu tarafa gelenler var. Geçmişte direnişlerine destek verdiğimiz Çayırhan maden işletmesindeki madenciler 2000- 2020 yılları arasında özelleştirilen madenin 20 yıllık süresi bitti. İşlenen şirket parasına para katmış, tavuk gelmiş bizim kümese altın yumurtlamak istiyor, Erdoğan tavuğu kışlıyor, tekrar özelleştirmek istiyor. Öyle olunca yapmayın dediler. Dört yıldır 'biz burayı işletiyoruz, özelleştirmeyin' dediler. Özelleştirmenin yaptığı kıyımı biliriz, devlette kalsın dediler. Kömür bizden, santral bizden her türlü ihtiyaç bizden. Firmalar teklif mektuplarını almış çünkü Erdoğan bu altın yumurtlayan tavuğa bir tek fiyonklu bir hediye paketi yapmamış. O işçiler yeniden Ankara'ya doğru yürüyor. Onlarla birlikte yürüyerek ülkeyi bu talan düzeninden kurtarmaya söz veriyoruz.
"Büyük bir direnişin ve büyük bir itirazın gelmekte olduğunu görüyoruz"
En yakıcı sorunun hayat pahalılığı ve enflasyon olduğunu biliyoruz. Öyle bir haldeyiz ki Diyanet İşleri Başkanlığı, emeklilere ve asgari ücretlilere Ramazan’da fitre verilebileceğini söyledi. 10 çalışandan 6’sının fitreye muhtaç olduğunu söyledi. 10 çalışandan 6’sı asgari ücretle çalışıyor. Çalışanının yüzde 60’sının emeklisinin yüzde 80’inin fitreye muhtaç odluğu bir ülkedeyiz. Bu insanlara zam verilirken enflasyon oranında veriliyordu, onunla övünüyordu ezdirmedik diye, biz de diyorduk ‘TÜİK’in enflasyonu doğru değil. Bir de refah payı vermezsen yine de erir’ ama öyle veriyordu. Bu sene beklenti enflasyonuna göre verdi. Bu sene beklenti enflasyonunu Aralık’ta yüzde bir tutup milletten yüzde 4 daha çaldılar. Ocak ayında enflasyon yüzde 5.3 çıktı. Böylelikle emeklinin maaşından 581 lira, yeni işe başlamış bir memurun maaşından bin 730 lira daha bir ayda çaldılar. Merkez Bankası tahmini enflasyonu yüzde 21 açıklamıştı zammı ona göre yaptılar. Bu ay düzeltmiş yüzde 24 yapmış. O zaman yüzde 3’lük tahmini enflasyonun farkını hemen vermek ve mart ayında enflasyon düzeltmesi yapmak zorundasınız maaşlarda. Geçen sene bir lira attırmadan asgari ücretle yıl zonunu getirenler bu senede aynı şeye niyet ediyorlar. Ancak büyük bir mücadelenin, büyük bir direnişin ve büyük bir itirazın gelmekte olduğunu görüyoruz. Emekçilere şunu söylüyoruz; hakkınızı alacaksınız yanınızda, arkanızda Cumhuriyet Halk Partisi’ni bulacaksınız. İktidarımızda en düşük emekli maaşının en az bir asgari ücret düzeyine gelmesini, asgari ücretin bırakın açlık sınırında iki asgari ücretlinin yoksulluk sınırını aşabileceği ve sendikaların hedeflediği rakamı da sahiplendiğimizi, aşağı yukarı bu sene söylediğimiz 30-32 bine bunun denk geldiğini açıkça ifade etmem lazım."
(SÜRECEK)