Cumhurbaşkanı Erdoğan: Bu şahıslar 'sokak röportajı' adı altında terör estirmektedir

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Bu şahıslar 'sokak röportajı' adı altında terör estirmektedir

Aybala MELEK-Emirhan YÜZÜGÜLDÜ-Mikail KARAMAN/ANKARA, (DHA)- CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan, '10'uncu Anadolu Medya Ödülleri' töreninde konuştu. Erdoğan, "Eline bir mikrofon bir de kamera alanın kendini gazeteci ve muhabir olarak gördüğü bir ülkede yaşıyoruz. Geçtiğimiz günlerde şahit olduğumuz üzere, bu şahıslar özellikle sokak röportajı adı altında sokaklarda adeta terör estirmektedir. Öyle ki mikrofonu kapan, millete hakaret etme cüretini kendinde buluyor" dedi.

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde Türkiye Basın Federasyonu tarafından düzenlenen '10'uncu Anadolu Medya Ödülleri' törenine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yanı sıra TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu katıldı. Törende konuşan Erdoğan, "Son törenimizin ardından bu yana Gazze başta olmak üzere gönül coğrafyamızın farklı köşelerinde sadece görevini yaptığı için birçok basın emekçisi hayatını kaybetti. İsrail'in Gazze'ye yönelik acımasız saldırılarında 212 gazeteci şehit oldu. Tüm dünyanın ülkemizdeki muhalefetin şikayet makamı olarak gördüğü yabancı basın kuruluşlarının gözleri önünde Filistinli gazeteciler, canice katledilmeye devam ediyor. Her biri hakikat savunucusu olan bu kardeşlerimizi rahmetle yad ediyor, meslektaşlarına ve ailelerine başsağlığı temenni ediyorum. Özgür, sorumlu ve milli basın, insanımızın doğru bilgilendirilmesinin yanı sıra milli iradenin de en önemli destekçilerinden biridir. Bu yıl 10'uncusunu düzenlediğimiz ve artık geleneksel hale gelen bu toplantıları sadece marifet sahiplerini taltif ettiğimiz bir ödül töreni olarak görmüyoruz. Yalanın ve dezenformasyonun etrafı kuşattığı bir dönemde hak ve hakikat mücadelesine gönül vermiş medya mensuplarımızla dayanışmamızın bir simgesi görüyoruz" dedi.

'ANADOLU MEDYASI, BU TOPRAKLARIN VAZGEÇİLMEZ PARÇASIDIR'

Erdoğan, mahalli basın kuruluşlarının maruz kaldığı saldırılara tehdit ve baskılara üzülerek tanıklık ettiklerini ifade ederek, "81 vilayetimizi hem de pek çok kez adeta karış karış gezdim. Toplumun tüm kesimleriyle bir araya geldim, hasbihal ettim. Halkın içinden gelen bir siyasetçi olarak şunu çok iyi biliyorum; Sadece Ankara ve İstanbul'da değil, ülkemizin dört bir yanında canını dişine takarak çeşitli mecralarda çalışan basın emekçisi arkadaşlarımız var. Hakkın, hakikatin, adaletin birer neferi olarak gördüğüm bu kardeşlerimizin ne denli zor şartlar altında görev yaptığının en yakın şahidiyim. Yalnızca ekonomik imkansızlıklarla değil mahalli medyamız çoğu zaman yerel derebeyleriyle de mücadele etmek zorunda kalıyor. Zaman zaman mahalli basın kuruluşlarının maruz kaldığı saldırılara tehdit ve baskılara üzülerek tanıklık ediyoruz. Gurur kaynağımız olan Anadolu medyası, adını taşıdığı Anadolu kadar bu topraklara aittir, bu toprakların vazgeçilmez bir parçasıdır. Yazılı ve görsel medyanın kılcal damarları durumunda olan sizlerin varlığı bilhassa günümüzde çok daha hayati ve değerli hale gelmiştir. Bu çatı altında güç birliği yapan siz kardeşlerimiz, halka ve halkın gerçek gündemine daha yakın, vatandaşla etkileşime daha açık bir konumda yer alıyorsunuz. Anadolu medyasının varlığı ve ayakta kalması bizim çok önem verdiğimiz bir konu. Dolayısıyla Anadolu'nun tertemiz vicdanını temsil eden siz medya mensuplarımızla bugün bir kez daha aynı havayı solumaktan duyduğum memnuniyeti ifade ediyorum" diye konuştu.

'TÜRKİYE ÇOK DAHA SERBEST MEDYA EKOSİSTEMİNE SAHİP'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Manşetlerle çarpışa çarpışa geldik. Bundan 25-30 öncesinin manşetlerine şöyle bir göz attığınızda Türkiye'nin nereden nereye geldiğini sizler de gayet net göreceksiniz. Bilhassa 28 Şubat dönemindeki korkunç medya atmosferini hiçbirimiz hatırlamak dahi istemiyoruz. Manşetler vasıtasıyla doğrudan hükümete ayar verildiği, lise ve ortaokul çağındaki çocukların öcü gibi gösterildiği, imam hatip okullarının önünde sözde gazetecilerin nöbet tuttuğu, vesayetçiler adına siyasetçilerin her gün pervasızca örselendiği, köşe yazarlarının jurnalcilik yapmayı gururla anlattığı o karanlık, o utanç verici günleri artık geride bırakmaktan memnuniyet duyuyoruz. Eski imtiyazlı statülerini kaybedenler yine itiraz edecek; ama kim ne derse desin Türkiye bugün 2002 öncesine göre daha özgür, daha zengin, daha mümbit, hiç tartışmasız, çok daha serbest bir medya ekosistemine sahiptir. Hatta açık söyleyeyim, bu özgürlük ortamı çoğu zaman sorumsuzluk, kuralsızlık seviyesine kadar gitmektedir. Özellikle milli güvenliğe dair konularda ülkemizdeki basın kuruluşları, Batı'daki meslektaşlarına nazaran daha rahat kalem oynatmaktadır. Batı'da bırakın açık açık yazmayı veya haber yapmayı, düşüncesinin bile imkansız olduğu hususlar gazetelerimizde kolaylıkla yazılabiliyor. MİT TIR’larının durdurulmasından 17-25 Aralık darbe girişimine, Gezi olaylarından ülkemizin terör örgütleriyle mücadelesine kadar bunu pek çok kez yaşadık. Devlet ve millet düşmanlığı gazetecilik faaliyeti gibi gösterildi. Türkiye hem de çok ahlaksız bir şekilde teröre destek veren bir ülke gibi lanse edildi. FETÖ'nün gazete ve televizyon kanalı kisvesiyle demokrasimize kastettiği nice operasyona maruz bırakıldık. Sırf hükümete saldırıyor diye FETÖ tetikçilerinin ülkemizdeki belli çevreler tarafından nasıl korunduğunu biz FETÖ ile kelle koltukta mücadele ederken muhalefetin örgüte nasıl sahip çıktığını da unutmadık. Bugün, güya basın özgürlüğü üzerinden bizi eleştirenlerle o gün FETÖ'ye kol kanat gelenler aynı kesimlerdi. Değişen bir şey yok" ifadelerini kullandı.

'MİKROFONU KAPAN MİLLETE HAKARET ETME CÜRETİNİ KENDİNDE BULUYOR'

Erdoğan, gazetecilik mesleğinin itibarına zarar veren sorunların üzerine gidilmesi gerektiğine vurgu yaparak, "Eline bir mikrofon bir de kamera alanın kendini gazeteci ve muhabir olarak gördüğü bir ülkede yaşıyoruz. Geçtiğimiz günlerde şahit olduğumuz üzere, bu şahıslar özellikle sokak röportajı adı altında sokaklarda adeta terör estirmektedir. Öyle ki mikrofonu kapan, millete hakaret etme cüretini kendinde buluyor. Sorumlu yayıncılık ilkelerini zaten bir tarafta bıraktık. Bunları gözeten ve uygulayanların sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor. Halkın nabzı ölçülmek, hissiyatına tercüman olmak yerine, gerek provakatif sorularla gerekse sorunlu üslupla milletimiz açıkça tahrik ediliyor. İtibar suikastları ve hakaretler karşısında yargı harekete geçtiğinde ise bu sefer 'basın özgürlüğü' denilerek yaygara kopartılıyor. Bunun kabul edilebilir hiçbir yanı yoktur. Nasıl bir cübbe giyen hakim, savcı, avukat olmuyorsa; nasıl bir üniforma giyen polis ve asker kabul edilmiyorsa; nasıl her steteskop takana doktor demiyorsak, eline mikrofon ve kamera alıp sokağa çıkan herkes gazeteci değildir, basın mensubu değildir. Milleti provoke eden, halkı galeyana getiren hele hele insanımıza hakaret eden gazeteci olmaz. Olsa da ona gazeteci denmez. Para kazanmak, 3-5 tık daha fazla almak gibi bahaneleri asla geçerli mazeretler olarak göremiyoruz. Millete saygısı olmayanın yaptığı işe de saygısı olmaz. Gazetecilik mesleğinin itibarına da zarar veren bu sorunun üzerine önce basın mensuplarımız, sonra da ilgili kurumlarımız mutlaka gitmelidir" diye konuştu.

'DEMOKRASİMİZE GÜÇ VEREN MEDYANIN BAŞIMIZIN ÜSTÜNDE YERİ VARDIR'

Gerçeklere ayna tutan bir medyayla hiçbir zaman sorunlarının olmadığını kaydeden Erdoğan, "Türk medyasındaki artan çeşitlilik ve renkliliğin vesayetçilerin gölgesine sığınarak, güya gazetecilik yapanları rahatsız ettiğinin elbette farkındayız. Son 40-50 günde yaşananlar, ellerine fırsat geçtiğinde bunların nasıl bir faşist rüzgar estireceklerini bir kez daha göstermiştir. Onlara bugün şu atasözümüzü tekrar hatırlatmak isterim; 'Eskiye rağbet olsaydı bit pazarına nur yağardı.' Kimse kusura bakmasın. Birileri halen kabullenmek istemese de yeni Türkiye'de artık eskiye rağbet kalmamıştır. Darbe bültenini aratmayan gazete çıkarılan, vesayetçilere manşetlerden selam çakılan, antidemokratik güç odaklarına sözcülük yapılan günler inşallah bir daha geri gelmemek üzere eskide kalmış, kötü bir anı olarak maziye karışmıştır. 4'üncü kuvvet olarak demokrasimize güç veren medyanın, hükümetimize muhalif de olsa başımızın üstünde yeri vardır. Gerçekleri ayna tutan, bize yol gösteren bir medyayla siyasi hayatımızın hiçbir döneminde sorunumuz olmadı. Bugün de olamaz. Yapıcı eleştiri yapıcı muhalefet bizim her zaman ülkemizde görmeyi arzu ettiğimiz bir durumdur; ama eskiden olduğu gibi medya sopasıyla siyaset kurumunu ve milleti hizaya sokmaya çalışanlara karşı da duruşumuz gayet nettir. Özellikle yabancı güçlerin operasyon aygıtı olarak toplum mühendisliğine heveslenen medyaya ne saygı duyarız ne müsamaha gösteririz. Hukuk ve demokrasi içinde bunlarla mücadelemizi 23 senedir olduğu gibi aynı kararlılıkla sürdürürüz" dedi.

'BU MİLLET SİZE GÜVENİYOR'

Erdoğan, medya ekosisteminin zenginleşmesinden memnun olduklarını kaydederek, "Biz, 23 yılda gerçekleştirdiğimiz sessiz devrimler neticesinde ülkemizdeki medya ekosisteminin zenginleşmesinden son derece memnunuz. Bunun korunması ve güçlendirilmesi gerektiği inancındayız. Bizim itirazımız basın özgürlüğünün suiistimal edilmesinedir. Türkiye'de basın özgürlüğü öne sürülerek yapılan haysiyet cellatlıklarının, yalan haberin, iftiranın, dezenformasyonunun, Batı dahil dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde bu kadar sorumsuzca yapılması mümkün değildir. Hep beraber el ele verip bunu değiştirmek, medya ekosisteminin kalitesini artırmak mecburiyetindeyiz. Diğer türlü hem sosyal barışımız hem demokrasimiz hem de basınımızın itibarı ağır yara almaya devam edecektir. Sessiz yığınların sesi olan Anadolu medyasının bu konuda da elini taşın altına koymasını bekliyorum. Halkın asıl sorunlarını karartıp, kendi gündemlerini dayatmayı gazetecilik zannedenlere karşı verdiği özellikle bu varlığını ülkemiz için gerçek bir kazanç olarak görüyorum. Çünkü sizler doğru haberin, ilkeli duruşun bağımsız, dürüst ve ahlaklı yayıncılığın Anadolu'daki temsilcilerisiniz. Bu millet size güveniyor, size inanıyor, sizleri dikkatle takip ediyor. Kaleminizden çıkan her cümle, mikrofonunuzdan yükselen her söz işte bu güvenin bir nişanesi olarak dalga dalga topluma yayılıyor. Bugüne kadar Anadolu medyası olarak mesleki kaidelere ve etik kurallara uyma noktasında sergilediğiniz sorumlu ve örnek çalışmalarınızdan ötürü hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Rabb’im kaleminizi güçlü, niyetinizi halis yolunuzu açık eylesin diyorum. Bu düşüncelerle ödül kazanan arkadaşlarımızı tekrar tebrik ediyorum" dedi. (DHA)

https://64k.net/media/dha_img/202505/681a1604d23bb.jpg

https://64k.net/media/dha_img/202505/681a1604d23bc.jpg

https://64k.net/media/dha_img/202505/681a1604d23bd.jpg

https://64k.net/media/dha_img/202505/681a1604d23be.jpg