DEM Parti grup toplantısı… Hatimoğulları: “Yürütme erkine soruyoruz, her gün yeni antidemokratik uygulamalar devreye girerken biz bu yurttaşlara ne cevap verelim”

DEM Parti grup toplantısı… Hatimoğulları: “Yürütme erkine soruyoruz, her gün yeni antidemokratik uygulamalar devreye girerken biz bu yurttaşlara ne cevap verelim”

(ANKARA) - DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan’ın çağrısından bu yana iki aya yakın süre geçmesine rağmen çağrıya denk düşen bir adım ve bir iradeyi henüz göremediklerini belirterek, “Toplum diyor ki ‘iktidar neden adım atmıyor? Bu süreç neden hep tek taraflı ilerliyor? Bir oyalama mı var?’ Biz de buradan yürütme erkine soruyoruz, tecrit sürerken, bir tek somut adım bile atılmazken, tam tersine her gün yeni antidemokratik uygulamalar devreye girerken, kayyımlar devam ederken, sizce biz bu yurttaşlara ne cevap verelim?” diye konuştu.

DEM Parti Eş Genel Başkanı Hatimoğulları partisinin grup toplantısında, Türkiye ve dünyadaki gelişmelerle ilgili değerlendirmelerde bulundu.

Hatimoğulları, ABD Başkanı Donald Trump’ın aşırı sağcı politikalarının her geçen gün belirsizliği biraz daha büyüttüğünü belirterek, “Trump’ın başlattığı vergi tarifeleri sadece gümrük tarifeleriyle sınırlı değil. Bu artık dünya ölçeğinde teknoloji, ticaret ve jeopolitik güç savaşları olmuştur” dedi.

“Öğrencileri coplayan ve gaz sıkan polislere 10 bin TL ödül verdiler”

İmralı heyetinin ziyaretleri ve sürece ilişkin değerlendirmelerde bulunan Hatimoğulları, şöyle konuştu:

“27 Şubat’ta Sayın Öcalan’ın yaptığı asrın çağrısından bu yana geçen sürede ne yazık ki Türkiye’de demokrasi adına bırakın olumlu bir adımın atılmasını çok daha iç karartıcı bir tabloyla karşı karşıyayız. İktidar bu süreçte iyi bir sınav vermedi. Tarihi çağrı, bir metinden ibaret değildi. Bu tarihi çağrı Türkiye’de yaşayan 85 milyon insanın adil ve demokratik bir toplum içinde yaşaması için ve bu demokratik toplumun dönüşüm davetidir. Ama iktidar, bu çağrının ruhunu yok saydıkça ve gereğini yapmadıkça ülkede demokratikleşmenin yolu açılamaz. Bu tıkanıklığın patlak verdiği son olayları hatırlamak gerekirse birisi HDK’ye ve kent uzlaşısına gerçekleştirilen operasyon ve 19 Mart sürecidir. 19 Mart’tan bu yana Türkiye halklarının yükselen sesi sıradan bir tepki ve bir şahsın özgürlüğü için tepki değildi. Bu tepkiler eşit adil özgür ve demokratik yaşamı talep etmek için ortaya çıkan tepkilerdir. İktidarsa bu yükselen seslere karşı bu sesleri duymazdan gelerek baskıları arttırılıyor. Hepimiz izledik televizyonlarda o öğrencileri coplayan ve gaz sıkan polislere 10 bin TL ödül verdiler. Siz kaç ülke bilirsiniz ki işkenceye ödül veriyor? Kendi ülkemizde buna kötü bir şekilde tanıklık ettik. İşkenceye prim verilerek toplumsal barış sağlanamaz. Aksine toplumsal barışa zarar verir, ortak yaşamı zehirler. Siz batıda gençleri coplayanlara ödül vererek bu şekilde prim verirseniz, Kağızman’da bir uzman çavuş kafede yan baktın diye bir insanı herkesin gözü önünde katleder. Bu cesaretin kaynağı cezasızlık politikası ve iktidarın açık korumasıdır. Üstelik üzerine de ödül veriyorsunuz, suça teşvik ediyorsunuz."

“Öğretmen atamaları, tayinler; şeffaf, denetlenebilir ve liyakat esası olmalıdır”

Proje okullarda görevli öğretmenlerin başka okullara atanması üzerine başlayan tepkilere değinen Hatimoğulları, "İktidar tüm bunların dışında proje okullarında öğretmen avında. Proje okullarında öğretmenlere dönük siyasi tasfiye girmiştir. Milli Eğitim Bakanı'na sesleniyorum; öğretmen atamaları, yönetici görevlendirmeleri, tayinler, şeffaf, denetlenebilir ve liyakat esası olmalıdır. Öğretmenlere dönük bu siyasi operasyon sadece öğretmene dönük değildir, bilime ve bu ülkenin demokratik geleceğine dönük de bir müdahaledir ve operasyondur" şeklinde konuştu.

“Hükümet ve Tarım Bakanlığı çiftçiler için derhal harekete geçmeli”

Hatimoğulları, zirai don olaylarıyla ilgili olarak, "Şimdi bütün bu yoksulluğun içerisinde çiftçilerin tarladaki ürünleri zarar gördü. Meyvecilikle geçimini sağlayan bölgeler özellikle büyük bir darbe aldı. Yaşanan don olayları yüzünden üreticiler yüzde 80 oranında rekor kayıp yaşadı. Tarım Bakanlığı derhal harekete geçmeli, üreticilerin zararları derhal giderilmelidir. Üreticiler olmadan soframıza ulaşacak ürün de olmaz. İktidar çiftçilerin üzerindeki yükü hafifletebilecek tedbirleri zaten almalıdır. Ama şu anda yaşanmış bu doğal afet karşısında mevcut olan iktidar ve ilgili Bakanlık acilen devreye girmelidir" ifadelerini kullandı.

DEM Parti’den geliri yoksulluk sınırı altında olan hanelere kira yardımı kanun teklifi

DEM Parti olarak bir kanun teklifi hazırladıklarını söyleyen Hatimoğlulları, "Geliri yoksulluk sınırının altında olan her haneye her ay asgari ücretin yarısı kadar kira desteği verilsin diye tüm muhalefet ve yurttaşlar bu teklifimize destek olmalıdır" dedi.

Türkiye’nin dört bir yanına tek tek ev ziyaretleri yapılacak

Hatimoğullları, 1 Ekim'de başlayan ve İmrali ziyaretleriyle devam eden süreç kapsamında yürüttükleri çalışmaları da anlattı. Hatimoğulları, şöyle konuştu:

"1 Ekim'de başlayan ve 27 Şubat'ta sayın Öcalan'ın tarihi çağrısıyla taçlanan barış ve demokratik toplum süreci üzerinden tam altı ay geçti. Bu altı ay boyunca bir gün bile yerimizde durmadık. Asya'dan Okyanusya'ya, Avrupa'ya dünyanın dört bir yanını dolaştık ve her yerde heyetlerimiz bu süreci dünya ülkeleriyle paylaştı. Birçok ülkenin temsilcisiyle, elçilikleriyle, kurumlarıyla bir araya geldik. Heyetlerimizle bu süreci anlattık ve çözümü tartıştık. Türkiye'nin dört bir yanında il il, ilçe ilçe dolaştık, halklarımızla barışı konuştuk. 100 bine yakın yurttaşımızla barış için açık ve şeffaf haliyle toplantılar gerçekleştirdik. Şimdi de on binlerce barış gönüllüsüyle tek tek ev ziyaretlerine başlıyoruz. Türkiye'nin ve Kürdistan'ın dört bir yanında. Barış elçisi on binin üzerinde arkadaşımızla, yoldaşımızla tek tek evleri ziyaret etmeye başladık. Yetişemediğimiz yerlere milyonlarca mektup yollayacağız, online toplantılar da yapacağız. Bugüne kadar yaptığımız onca çalışmanın bize gösterdiği bir tek gerçeklik var ki o da çok önemli. Toplum barış istiyor.

“Güven sadece güzel sözlerle değil, pratik ve güven verici somut bir zeminin tesis edilmesiyle olur”

Bakın en son Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan'la DEM Parti İmralı heyetimiz bir görüşme gerçekleştirdi. Daha önce de kamuoyu ile paylaşıldığı gibi görüşme olumlu geçti. Heyetimiz toplumun kafasındaki soru işaretlerini, gözlemlerimizi, önerilerimizi Sayın Erdoğan'a aktardı. Şimdi beklenti, bu görüşmenin barış sürecine hız kazandırması çözümün kapısının aralanmasıdır. Elimizde çok büyük bir fırsat var. Tarih yapma, tarihe geçme fırsatı. Ama açık konuşalım ki aradan iki ay geçmesine rağmen çağrıya denk düşen bir adım ve bir iradeyi henüz göremedik. Toplum net ve makul konuşuyor. Bakın diyor ki ‘iktidar neden adım atmıyor? Bu süreç neden hep tek taraflı ilerliyor? Bir oyalama mı var?’ Biz de buradan yürütme erkine soruyoruz; tecrit sürerken, bir tek somut adım bile atılmazken, tam tersine her gün yeni antidemokratik uygulamalar devreye girerken, kayyımlar devam ederken, sizce biz bu yurttaşlara ne cevap verelim? Ne cevap verelim? Bunlar çok büyük bir soru işareti olarak toplumun kafasında mevcudiyetini koyuyor. Güven maalesef sadece güzel sözlerle değil. Pratik ve güven verici somut bir zeminin tesis edilmesiyle olur. Bu zemin nasıl sağlanır? Sayın Öcalan'ın çalışma ve iletişim özgürlüğünün sağlanmasıyla, Meclis’in silahsızlandırma süreci için bir yasa çıkarabilmesiyle, demokratik görüşün ve barış kanunu teklifinin hazırlanmasıyla, bu kanunu Meclis’ten hep beraber çıkartmasıyla ilk adım olarak bunları yaparsak tüm Türkiye rahat bir nefes alır ve toplumun kafasındaki bu soru işaretleri az da olsa yavaş yavaş ortadan kalkmaya başlar."

“Toplum hasta tutsaklarla, infazı keyfe keder bir şekilde yakılan mahpuslarla ilgili atılacak adımları bekliyor”

Hatimoğlulları, "Mahir Polat'ın tahliyesi hepimizi çok mutlu etti ve şimdi daha iyi koşullarda tedavi olacağına inanıyoruz. Buradan da kendisine geçmiş olsun dileklerimizi de iletiyorum. İçeride onun gibi yüzlerce ağır hasta tutsak var. Özge Özbek, Hatice Yıldız, Soydan Akan, Selver Yıldırım, Hatice Onaran gibi daha burada sayamayacağım yüzlerce insan hapishanede hem hapishane koşullarıyla hem de hastalıklarıyla boğuşmak durumunda. İktidara ve Meclis Başkanlığına sesleniyorum; güven arttırıcı adımlar atabilirsiniz. İnsani ve hukuki olan bu meselede cesur davranabilirsiniz. Toplum hasta tutsaklarla, infazı keyfekeder bir şekilde yakılan mahpuslarla ilgili atılacak adımları beklemektedir" şeklinde konuştu.

“İktidarın yargı ve güvenlik güçlerini kullanarak CHP'yi siyaset dışına itmeye çalışması kabul edilemez”

İktidarın yargı ve güvenlik güçlerini kullanarak CHP'yi siyaset dışına itmeye çalışmasının kabul edilemeyeceğini vurgulayan Tülay Hatimoğulları, şunları kaydetti:

"CHP'ye neden baskı uygulanıyor? Neden abluka altına alınmak isteniyor? Bunlar önemli sorular. Bakın muhalefet bugün bu sürece destek veren, çözümden yana duran bir noktadadır ve bu tarihi bir öneme sahiptir. İlk kez, barış Türkiye'de gündeme geldiği zaman muhalefetten bu kadar ciddi ve önemli bir destek geliyor. Başta anamuhalefet partisi olmak üzere bütün muhalefete sesleniyorum; barış tüm Türkiye'nin ortak meselesidir. Ne olursa olsun barış ve çözüme dört elle sarılmaktan vazgeçmeyin.

“Çözüm ve barışı konuşuyoruz diye kayyım uygulamalarını unuttuğumuzu kimse sanmasın”

Çözüm ve barışı konuşuyoruz diye kayyım uygulamalarını unuttuğumuzu kimse sanmasın. Bakın Van için soruyorum. Kayyım, çocuklar için açılan kreşi kapattı. Neden? Kayyum kadınlara ücretsiz otobüs yolculuğu için verilmiş olan Jin kartı iptal etti. Neden? Kayyım sadece Van'da değil kayyım atanan bütün belediyelerde halkın yararına olan bütün projeleri tek tek iptal etti. Neden? Bütün bunların yanıtını bekliyoruz. Bunun fazlasını bekliyoruz. Kayyım politikaları derhal son bulmalı ve kayın atanan belediyelerin seçilmiş belediye eşbaşkanları ve başkanları kendi görevlerine hızlı bir biçimde iade edilmelidir.”