Erdoğan’ın AB açıklaması tartışılıyor... Uzmanlar: “Cumhurbaşkanı’nın sözleri, AB ile daha çok savunma ve güvenlik konularında Türkiye’nin desteğine ihtiyacı olduğuyla alakalı”

Haber: Nilgün Hande ÖZTÜRK
(ANKARA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Avrupa Birliği’ni (AB) ekonomiden savunmaya, siyasetten uluslararası itibara, içine düştüğü çıkmazdan sadece Türkiye kurtarabilir” açıklaması, tartışmalara yol açtı. Uzmanlar, Erdoğan’ın açıklamalarını ANKA Haber Ajansı’na değerlendirdi. TEPAV AB Çalışmaları Merkezi Direktörü Nilgün Arısan Eralp, “Türkiye’nin AB’ye savunma anlamında katkı sağlayacağını ancak ekonomik ve yargı bağımsızlığı anlamında güvensiz bir imajı” olduğuna dikkat çekerken; emekli Büyükelçi Hasan Göğüş, Türkiye’nin AB’ye üyeliğinin ekonomik ve savunma anlamında katkı sağlayabileceğini, ancak gelecekte böyle bir üyeliğin zor olduğunu belirtti. İktisadi Kalkınma Vakfı Genel Sekreteri Çiğdem Nas da Erdoğan’ın sözlerinin önemli olduğunu kaydederken, Türkiye’nin her alanda AB vizyonunu ortaya koyması gerektiğini vurguladı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dünkü Kabine Toplantısı sonrasında yaptığı açıklamadaki “Avrupa Birliği’ni (AB) ekonomiden savunmaya, siyasetten uluslararası itibara, içine düştüğü çıkmazdan sadece Türkiye kurtarabilir” ifadesi, Türkiye-AB ilişkilerinin güncel durumu ve Türkiye’nin AB üyelik sürecini yeniden gündeme getirdi. ANKA Haber Ajansı, Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Merkezi’nde (TEPAV) AB Çalışmaları Merkezi Direktörü Nilgün Arısan Eralp, İktisadi Kalkınma Vakfı Genel Sekreteri Çiğdem Nas ve emekli Büyükelçi Hasan Göğüş’e Türkiye-AB ilişkileri ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ifadelerine ilişkin görüşlerini sordu.
Eralp: “AB, değişken bir dış politika ve hukukun üstünlüğündeki gerileme nedeniyle Türkiye’ye güvenmiyor”
TEPAV AB Çalışmaları Merkezi Direktörü Nilgün Arısan Eralp, ABD Başkan Yardımcısı JD Vance’in Münih Güvenlik Konferansı’ndaki açıklamalarından sonra, “ABD’nin artık Avrupa güvenliğine ve Ukrayna’ya güvenlik şemsiyesi sağlamayacağı olasılığının iyice arttığını” söyledi. Eralp, Erdoğan’ın AB’nin, özellikle savunma ve güvenlik konularında Türkiye’nin desteğine ihtiyacı olabileceği konusunu vurgulamak istediğini düşündüğünü belirtti. Eralp, Türkiye- AB ilişkilerine yönelik, “Türkiye, asker sayısı olarak NATO’nun içinde ikinci büyük ülke. Türkiye’de savunma sanayi altyapısı daha iyi gelişmiş durumda. Onun için içinde bulunduğu durumdan biz kurtarırız diyor ama maalesef içerideki demokrasi, insan hakları ve özellikle hukukun üstünlüğündeki gerileme ve çok da değişken bir dış politika nedeniyle Avrupa Birliği, Türkiye’ye güvenmiyor” dedi. Eralp ayrıca şunları söyledi:
“Türkiye, AB’den doğrudan yatırım bekliyor ve maalesef bu yatırımlar gelmiyor”
“Bu konuda Türkiye’ye ben ufak bir adım atmadılar. Norveç, Kanada, İngiltere, bunların hepsiyle iletişime geçtiler, toplantılara çağırdılar ama Türkiye ile böyle bir girişimde bulunmadılar. Türkiye’yi bu konuda hiçbir şekilde toplantıya çağırmadılar. Bazı ülkeler, Almanya, Fransa gibi Türkiye’yle savunma iş birliğini arttırmayı düşünüyorlar. Ancak Avrupa Birliği düzeyinde böyle bir düşünce yok.”
Türkiye’nin şu andaki durum göz önünde bulundurulduğunda ekonomik anlamda Avrupa’ya katkısının olmayacağını kaydeden Eralp, “Türkiye, AB’den doğrudan yatırım bekliyor ve maalesef bu yatırımlar gelmiyor. Türkiye, şu anda kendi ekonomik zorluklarıyla uğraşıyor. Türkiye, fon bekliyor. Nasıl bir katkısı olabilir AB’ye ekonomik açıdan” diye konuştu.
“AB, herhangi bir alanda gerçek ve ciddi bir iş birliğine yanaşmıyor”
Türkiye’nin AB üyeliğinin koşullarını şu anda yerine getiremediğini belirten Nilgün Arısan Eralp, “Türkiye ve AB ilişkileri, genel çerçevede, bir tek mülteciler konusunda somut bir iş birliği var. Onun dışında, AB, herhangi bir alanda gerçek ve ciddi bir iş birliğine yanaşmıyor. Şu koşullarda en önemli olacak iş birliği dış politika ve güvenlik alanında olabilir onun da yapısal bir iş birliği yok” ifadelerini kullandı.
Nas: “Cumhurbaşkanı’nın sözleri, aynı zamanda Türkiye’nin de üyelik hedefinin devam ettiğini de ortaya koyuyor”
İktisadi Kalkınma Vakfı Genel Sekreteri Çiğdem Nas, “Cumhurbaşkanı’nın Türkiye’nin üyeliğinin Avrupa’nın sorunlarını çözebileceğiyle ilgili sözleri önemli. Bu, aynı zamanda Türkiye’nin de üyelik hedefinin devam ettiğini de ortaya koyuyor. Ancak tabi üyeliğin gerçekleşmesini engelleyen birçok mesele ve unsur var, bunlar da devam ediyor aslında” diye konuştu.
Nas, AB’nin Türkiye’ye bakışını “Türkiye’yi Avrupalı olarak görmemeleri, stratejik bir partner olarak değerlendirmeleri, bölgesel bir aktör olarak Türkiye’ye önem vermeleri ama daha çok Gümrük Birliği üzerinden ya da göç, güvenlik iş birliği üzerinden bu ilişkiyi tanımlamaya çalışmaları” olarak yorumladı. Nas, şunları söyledi:
“Üyelik, şu an için pek fazla mümkün gözükmüyor”
“AB içinde üyelik perspektifini ise artık daha fazla ifade eden yok. Türkiye’nin kendi içinde bazı sorunları da olmasıyla birlikte, bu sorunlarını da aşabilirse, hem AB’nin Kopenhag kriterleri üzerinden hem de gelişmişlik düzeyi, bölgesel farklılıklar gibi sorunlar bunları aşabildiği ölçüde tabii ki AB’nin geleceği için önemli bir ülke. Nüfusu, coğrafi konumu, dış politikası, askeri unsurları açısından kazanımları olabilecek bir ülke Türkiye. Ancak şu an için bunun modelitesi ne olabilir, bu AB ve Türkiye’nin daha fazla yakınlaşması, hangi süreçler ve mekanizmalar üzerinden olabilir bu henüz daha açık değil. Üyelik, şu an için pek fazla mümkün gözükmüyor.”
Türkiye için bu sürecin 2000’li yıllarda denenmiş ancak başarılı olunamamış bir süreç olarak değerlendirildiğine dikkat çeken Nas, “Şu andaki haliyle Türkiye’nin üyeliğinin, AB tarafından yeniden gündeme alınması zor gözüküyor. AB, daha çok konu bazlı, o konuyu çözmeye dayalı bir ilişki şeklinde devam ettirmek istiyor” dedi. Nas, şöyle konuştu:
“Türkiye’nin AB’ye katabileceklerini bu şekillerde, daha çok ‘al-vere’ dayalı ikili ve karşılıklı iş birlikleri üzerinden gerçekleştirmeyi hedefliyorlar. Şu andaki AB mekanizmasına yeni bir üyenin alımı zaten zor. Bunun Türkiye olması da AB içindeki dengeleri çok fazla değiştirebilecek bir süreç olarak görüyorlar. Bunun şu an için karşı tarafta bir alıcısının olmayacağını düşünüyorum”
“Demokrasi, hukukun üstünlüğü, ekonominin yönetimi gibi her alanda AB vizyonunu ön plana koymamız gerekiyor"
AB’nin daha ileriye gidebilecek bir yapı olduğuna inandıklarını kaydeden Nas, şu ifadelere yer verdi:
“Bu yüzden ‘belirli konulardaki AB Reform Programı’nı çok hızlı bir şekilde hayata geçiriyoruz’ gibi bir şey olması lazım. Çünkü AB sonuçta girift bir yapı. Ortak hukuk, kurallar ve düzenlemeler üretene, mahkeme kararları olan hukuk açısından da temel değerler açısından da oldukça bağlayıcı olan bir yapı. Kendisinden AB üyeliği hedefi görüyorsa, buna göre bir hazırlık sürecini canlandırması gerekiyor. Her alanda, demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü, ekonominin yönetimi gibi her alanda AB vizyonunu ön plana koymamız gerekiyor. Bu standartlar yönünde de adımlar atılması ve bu hedefin altının daha somut adımlarla doldurulması önem taşıyor.”
Göğüş: “AB ile diyalog, neredeyse tamamen kesilmiş vaziyette”
Emekli Büyükelçi Hasan Göğüş de Türkiye-AB ilişkilerinin resmen olmasa da fiilen donmuş durumda olduğunu ifade etti. “Çok uzun bir süredir yeni bir döneme girilemiyor. Diyalog, neredeyse tamamen kesilmiş vaziyette” diyen Göğüş, şöyle konuştu:
“İşte zaman zaman AB’nin işine geldiği takdirde, göç için olabiliyor bu, Türkiye’ye ziyaretler yapıyor. Ancak adaylıkla ilgili süreç ilerlemiyor. Türkiye, bu adayların davet edildiği toplantılardan dışlanıyor. Bu konsey toplantılarından sonra yayınlanan nihai bildirilerde, Türkiye’yle ilgili ifadeler, o genişleme bölümünde değil de ayrı bir başlık altında ele alınıyor. Dolayısıyla parlak bir tablo değil”
“Türkiye’nin, Avrupa’nın güvenlik mimarisinde mutlaka bir rol oynaması lazım”
Trump’un göreve geldikten sonra daha açık bir şekilde Avrupa’daki ülkelerin savunma harcamalarını arttırmaya teşvik ettiğini belirten Göğüş, “Daha önce milli hasılalarda, yüzde ikilik bir limit vardı, bunu yanılmıyorsam 17 ülke sağlayabildi. Hatta Trump, bu yüzde ikiyle de sınırlı kalmayarak, zaman içerisinde yüzde beşe kadar arttırılmasını talep etti. AB de bunu yapacak durumda değil” dedi. ABD’nin yakın bir gelecekte veya orta vadede, tamamen çekilmesi halinde Avrupa’nın kendi ordusunu kurması gerektiğini ifade eden Göğüş, Avrupa’nın bu fikre uzun zamandır sahip olduğunu ancak hem finansal hem de yeterli askerin bulunmaması nedenle bu fikri gerçekleştiremediğinii belirtti. Göğüş, şu ifadeleri kullandı:
“Türkiye, ABD’den sonra NATO’nun ikinci büyük silahlı kuvvetlerine sahip ve Avrupa’nın en büyük ordusu. Türkiye’nin, Avrupa’nın güvenlik mimarisinde mutlaka bir rol oynaması lazım. Bunu da AB’yle sınırlayarak, Avrupa’da güvenliği sağlamak mümkün değil. Ekonomik açıdan bakacak olursak, gerçi son yıllarda Türkiye’nin yaş ortalaması, biraz arttı ama yine de Avrupa ülkeleriyle kıyaslandığında genç bir ekonomi. Avrupa’nın problemi, yaşlı olan nüfus. Yani çok az insan çalışıyor, ona karşılık çok büyük bir kesimi finanse ediyor. Bunun da çözümüne katkı bulunması, Türkiye’nin tam üye olmasıyla mümkün.
Diğer bir tehditlere bakacak olursanız, terör tehdidi ve Avrupa’nın çekindiği göç gibi problemlerin hepsinin çözümü Türkiye’yle iş birliğini ve Türkiye’nin AB’ye katılmasını gerektiriyor. Dolayısıyla Sayın Cumhurbaşkanı’nın AB bağlamında söyledikleri doğrudur, katılıyorum.”
“Yabancı yatırımcının çekilmesi bakımından hukuk alanında Türkiye’nin atması gereken adımlar var”
Türkiye’nin AB üyeliğinde, özellikle insan hakları konusunda eleştirildiğini ancak AB’nin son yıllarda bu konuda fazla eleştiride bulunmadığına değinen Göğüş, “Özellikle Trump’ın göreve başlamasından sonra başkasına söyleyecek sözü yok. Kendi uygulamaları itibarıyla bir sürü insan haklarına aykırı uygulamalar yapıyor Trump. Orada bir açık ve çifte standart ortada” ifadelerini kullandı. AB’nin Türkiye’deki hukuk ve yargı bağımsızlığına güvenmediğine ilişkin söylemlerin de doğru olduğunu belirten Göğüş, “Yabancı yatırımcının çekilmesi bakımından hukuk alanında Türkiye’nin atması gereken adımlar var” dedi.
“Avrupa, Türkiye’yi ‘kendisinden biri olarak’ görmüyor”
“Türkiye’nin gelecekte AB’ye katılma ihtimalinin zor olduğunu” söyleyen Göğüş, şu ifadeleri kaydetti:
“AB’de birtakım önyargılar var. Mutlaka bir bahane buluyorlar. Zaman zaman bu İsveç, Hollanda, Fransa bu konuya ilişkin istemediğini belirtiyor zaman zaman Güney Kıbrıs Rum Kesimi’ni bahane ediyorlar. Bunların hiçbiri, gözle görülür ve kabul edilecek nedenler değil. Mesela ekonomik alanda bir aralar Türkiye yüzde 8-9 büyürken de başka nedenler buluyorlardı.
‘Türkiye, çok büyük bir nüfusa sahip, hazmedemeyiz’, ‘Türkiye, toprakları itibarıyla Avrupa’da değil’ gibi bahaneler sundular. Fakat bir yandan bakıyorsunuz, Güney Kıbrıs Rum Kesimi’ni üye aldılar, Güney Kıbrıs Rum Kesimi’nin de toprakları Avrupa’da değil. Nüfus konusunda ise Türkiye’nin yapacağı bir şey yok. Türkiye, nüfusunu azaltacak durumda değil. Dolayısıyla, başka temel nedenler aramak lazım. Yani Avrupa, Türkiye’yi ‘kendisinden biri olarak’ görmüyor.”