İmamoğlu'nun gözaltına alınması KESK, DİSK ve TMMOB tarafından Samsun'da protesto edildi

HABER: Mehmet Rebii ÖZDEMİR
(SAMSUN) - İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve çalışma arkadaşlarının gözaltına alınması KESK, DİSK ve TMMOB tarafından Samsun'da düzenlenen yürüyüşle protesto edildi.
Protesto kapsamında KESK Samsun Dönem Sözcüsü Uğurcan Albak, hazırlanan basın açıklamasını okudu.
İstanbul Üniversitesi Rektörlüğünün hukuktan tamamen yoksun kararı ile 35 yıl önce aldığı diploması iptal edilen İmamoğlu'nun daha sonra evine yapılan baskınla gözaltına alındığını ifade eden Albak, İmamoğlu ve diğer kişilerin gözaltına alınmasının ardından halkın üçüncü dünya ülkelerinde bile görülemeyecek uygulamalara tanık olduğunu, İstanbul'da adeta OHAL ilan edildiğini, valiliğin kentte eylemleri yasakladığını, sosyal medya erişiminin sınırlandığını anlattı.
"Tek çıkış yolu dayanışmayı ve mücadeleyi yükseltmekten geçmektedir"
Albak, açıklamasını şöyle sürdürdü:
"Öncelikle altını çizmek isteriz ki İmamoğlu’nun gözaltına alınması da dahil aylardır ardı ardına yaşadığımız kayyum atamaları başta olmak üzere hukuksuzlukların, baskıların, gözaltı ve tutuklamaların hiçbirisi tesadüf değildir. Ülkeyi yönetenler iktidara geldikleri günden bugüne başta emekçi kesimler olmak üzere tüm toplumu kapsayan 'köleliğe uyum programını' hayata geçirmeye çalışmaktadır. Programın hayata geçirilmesinin tek koşulu ise demokrasinin, hukukun, adaletin, emeğin hakları başta olmak üzere en temel hakların, ortadan kaldırıldığı bir ülke yaratmaktır. Bu nedenle mevcut siyasi iktidar 23 yıldır 'iktidarımıza biat edecek kullar istiyoruz' diye ferman buyurmakta, iktidarlarına uygun 'makbul vatandaş rehberinde' herkese yeni fasıllar açmaktadır. 23 yıldır diyorlar ki, 'Bizim için gazetecinin, dediğimizin dışında bir şey yazmayanı, iktidarımızı öveni makbuldür'. Diyorlar ki, 'Bizim için kadının eşitlik ve adalet için mücadele edeni değil, maruz bırakıldığı kadın cinayetlerine, tacize, şiddete rağmen kocasına, ailesine biat edeni, istihdamda ucuz, esnek çalışmanın parçası olanı makbuldür'.
Toplum üzerinde baskı kuran, şiddet uygulayan ve kendine tabi kılan tüm yönetimler eninde sonunda tarihin çöplüğünde yerini almıştır. Bugün hukuksuzluktan, sömürüden, baskı ve şiddet politikalarından beslenenlere karşı tek çıkış yolu ülkemizin eşit, özgür, barıştan yana demokratik yarınları için dayanışmayı ve mücadeleyi yükseltmekten geçmektedir. Bunun için tüm mücadele dostlarımızı bu karanlık tabloyu genel bir direniş hattıyla engellemeye çağırıyoruz. Ve son söz olarak diyoruz ki, kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz."