İstanbul- Özgür Özel'den Türk İş Dünyası Konfederasyonu'na ziyaret

Hasan YILDIRIM/İSTANBUL,(DHA) CUMHURİYET Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Türk İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) ziyaret etti. Özgür Özel “Biz buradan bir kez daha ülkeyi yönetme sorumluluğu halen üzerinde olan ve maalesef ilk seçime kadar üzerinde taşıyacak olan iktidara artık bu kaotik gündemlerden çıkıp iş insanlarının ve istihdam yaratan bu önemli yapılara daha fazla köstek olunmaması, daha fazla zarar verilmemesi noktasında büyük çağrıda bulunuyoruz" dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Türk İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) ziyaret etti. Türk İş Dünyası Konfederasyonu Başkanı Süleyman Sönmez ve konfederasyon yetkilileri tarafından karşılanan Özgür Özel'e İBB Başkan Vekili Nuri Aslan ve CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik eşlik etti. Yaklaşık 1,5 saat süren görüşmenin ardından Özgür Özel ve Süleyman Sönmez basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, ekonomi görüşmeleri kapsamında 100 bini aşkın şirketi temsil eden Türk İş Dünyası Konfederasyonu ziyaret ettiklerini dile getirerek “19 Mart darbe süreci Türkiye'ye adeta tane tane toplananların çuvalla çarçur edildiği, küçücük bir çay kaşığı ile toplananların kepçe ile saçıldığı bir süreci yaşatıyor. Ülkenin 60 milyar dolara yakın rezervinin hem de kalkınma için ihtiyaç olan, istihdam için ihtiyaç olan, destek için ihtiyaç olan ve bu ihtiyaçların karşılanamadığı süreçlerde bu paraların sadece ve sadece bir siyasi çekişme, geleceğe yönelik siyasi endişeleri bertaraf etmek üzerine atılmış, hukuki görünümlü ama siyasi bir operasyonun sonucunda geldiğimiz nokta ortada. Hiç bedel ödememesi gerekenler, bu ülkeyi sırtında taşıyan KOBİ'ler, kredilerin daraltılması sonucunda hem de büyümeye ihtiyaçları varken, onların yaratacağı istihdama ihtiyacımız varken, onların getireceği dövize ihtiyacımız varken, daralmaya, küçülmeye, konkordatolara, iflaslara sürüklenme durumundadır. Ülkenin çıkışı, hepimizin çıkışı hukukun üstünlüğündedir, demokrasidedir. Siyaset kurumunun girişimleri, girişimcileri, iş insanlarını en iyi şartlarda çalışabilecekleri şekilde huzur vermesindedir. Normal şartlarda siyaset; sanayiye, ekonomiye, girişimcilere en uygun ortamı yaratmak için teşvikler, destekler sağlaması gerekirken, adeta iş dünyası, 'Siyaset köstek olmasın, siyaset bir huzur versin. Biz gerisini halledelim' noktasına gelmiştir. Türkiye bunu hak etmiyor. Türkiye'deki yatırımcılar, iş insanları bunu hak etmiyor. Onlar çalışamaz, üretemez, satamaz, borcunu ödeyemez duruma geldiklerinde maaş verdikleri emekçileri işsiz kalınca. Onlar bunu hak etmiyor. Onların evlatları bunu hak etmiyor. Çıkışın demokraside olduğu, çıkışın hukukun üstünlüğünde olduğu, piyasaları dalgalandıracak siyasi rekabetler, her sabah erken saatte siyasi operasyonlarla yaratılan tedirginliklerde olmadığı son derece açıktır. Biz buradan bir kez daha ülkeyi yönetme sorumluluğu halen üzerinde olan ve maalesef ilk seçime kadar üzerinde taşıyacak olan iktidara, artık bu kaotik gündemlerden çıkıp, iş insanlarına ve istihdam yaratan bu önemli yapılara daha fazla köstek olunmaması, daha fazla zarar verilmemesi noktasında bir çağrıda bulunuyoruz. Bugün Türkiye'de siyasetin de ama en çok iş dünyasının da ihtiyacı olan şey huzurdur. Normalleşmektir. Kimse yargılanmaktan muaf değildir ama istisna olması gereken tutuklu yargılamanın bir kural haline geldiği bu süreçte, bir tutuksuz yargılamanın, kafaların karışık olduğu bir şeyde, şeffaf bir şekilde televizyon kanallarından yayınlanacak yargılamaların son derece önemli olduğunu düşünüyoruz. Bir de bütün dünyada Türkiye'deki her evrakın yani sırf diplomayı değil, onun üzerinden tapuları, hazine bonolarını değersizleştiren bu diploma iptal meselesinin de en hızlı şekilde çözülmesini ve Türkiye'de tekrar devletin sözünün senet ve verdiği evrakın da ilelebet geçerliği olduğu bir sürecin Türkiye ekonomisi açısından dünyaya da güven vermesi için elzem olduğunu hatırlatıyorum" diye konuştu.
'BİR HIRSIZLIK VARSA BUNUN PARTİSİ OLUR MU?'
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın Büyükçekmece Belediyesi'yle ilgili başlattığı soruşturma hakkındaki soruyu yanıtlayan Özel, "Bütün belediyelerimizde yüzlerce müfettiş yıllardır bu belgeleri inceliyorlar. Başsavcılığın o belgelerden bir tanesini alıp gerçek anlamda tetkik etmesi, belki kendisinden beklenen, bir an önce yazması gereken, çünkü çok kesin konuştular, çok emin konuştular. O aldıkları dosyalardan bir tanesini inceleme süresi, beklenen iddianame süresini aşar. Bu iş için dünya kadar uzmanı var devletin. İncelenmiş dosyaları şimdi bir takım belge bulamayıp da yeniden bir şey yapıyormuş gibi, yeniden bir şey yapıyormuş gibi şüphe yaratmak, yaptıkları bir hukuki inceleme değil. Adeta bir algı yönetimi. O dosyaların hepsi incelendi, halen daha incelenebilir. Ama İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nden dosya istiyor. Tarih aralığı belirtmemiş, 600 tane dosya yolluyoruz. Çok gelince diyor ki, '2019'dan berisini' diyor. Ya bir yolsuzluk varsa, bir haksızlık varsa, bir hırsızlık varsa bunun partisi olur mu?" diye konuştu.
'TEBLİGAT YAPAMAMIŞLAR, ADRES BİLMİYORLARMIŞ'
Genel Başkan Özel, İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü'nün diploma iptali tebliği konusundaki açıklamasının ve Ekrem İmamoğlu'nun yüksek lisans diplomasının halen üniversite veri tabanında görünüyor olmasının sorulması üzerine şunları söyledi: “Arkadaşlar yüksek lisans diplomasının görülmesini bırakın, Galatasaray Üniversitesi İşletme Bölümü'nün Dekanı, Sorbonne'dan doktoralı Profesörü lise mezunu yaptı bunlar o işlemle. Hocanın suçu ne? Geleceğin Cumhurbaşkanı ile aynı sınıfta olmak. Daha bundan sonra ne olacak? Yüksek lisans diploması dursa ne olacak, durmasa ne olacak? Tebligat yapamamışlar, adres bilmiyorlarmış. 1453 yılından beri, yani İstanbul fethedildiği günden beri buradalar ama İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı'nı bulamıyorlar. Fatih, İstanbul Üniversitesi'nin bu cevabı veren adamların elinde olacağını bilseydi, vallahi gemileri yürütmeden önce bir daha düşünürdü. 'Yahu değer mi?' derdi, 'Değer mi?' Ama Allah ondan razı olsun, bu mübarek Cuma gününde söylüyorum. Bu güzel kenti bize kazandırdı. Biz de bu kenti de İstanbul Üniversitesi'ni de Fatih Sultan Mehmet'in hayallerine ve vizyonlarına uygun yöneticilerin eline teslim edeceğiz. Hiç merak etmesinler." (DHA)