İzmir’de gözaltında ‘taciz’ iddiası

İzmir’de gözaltında ‘taciz’ iddiası

(İZMİR) - CHP’nin Cumhurbaşkanı Adayı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasıyla başlayan eylemlerde İzmir’de gözaltına alınan F.E. isimli vatandaşın gözaltı sürecinde cinsel tacize maruz kaldığı iddia edildi. Konuya ilişkin açıklama yapan Avukat Merve Eylül Bütün, “Müvekkilime karşı uygulanan cinsel temas, işkence ve kötü muamele suçunu oluşturmaktadır. Gözaltına alınan müvekkilim, gözaltı esnasında üst araması sırasında kıyafet üzerinden vajinasına iki kere elle dokunmak suretiyle cinsel tacize uğramıştır” dedi.

CHP’nin Cumhurbaşkanı Adayı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınıp tutuklanmasıyla başlayan eylemler devam ederken eylemlerde ve sonrasında yapılan gözaltı işlemlerinde cinsel taciz ve çıplak arama iddiaları gündeme geldi.

İzmir’de 22 Mart tarihinde gözaltına alınan F.E. isimli kadının üst araması yapılırken cinsel tacize maruz kaldığı iddiaları gündeme gelirken İzmir Mor Dayanışma ve Kampüs Cadıları, yaşanan durumu düzenledikleri basın açıklamasıyla protesto etti.

Gözaltına alınan F.E.’nin avukatı Merve Eylül Bütün, yaptığı açıklamada müvekkiline karşı taciz suçunun işlendiğini kaydederken konuyu yargıya taşıyacaklarını söyledi.

Bütün: “TCK’nın 94. ve 96. maddesi gereğince suç oluşturmaktadır”

Avukat Bütün, yaşanan olayın kişilik haklarına saldırı olduğunu belirtirken yasanın ilgili hükümlerini işaret ederek şunları söyledi:

“Müvekkilime karşı uygulanan cinsel temas, işkence ve kötü muamele suçunu oluşturmaktadır. 19 Mart süreciyle gerçekleşen olaylar neticesinde müvekkilim tamamen demokratik, Anayasal haklarından olan barışçıl gösteri ve yürüyüşlere katılmıştır. Bu kapsamda gözaltına alınan müvekkilim,gözaltı esnasında üst araması sırasında kıyafet üzerinden vajinasına iki kere elle dokunmak suretiyle cinsel tacize uğramıştır. Bu durum sadece müvekkilimin kişilik hakları ve vücut dokunulmazlığıyla ilgili bir durum olmayıp aynı zamanda müvekkilim, TCK’nın 94. ve 96. maddesi gereğince suç oluşturmaktadır. Aynı zamanda Ceza Mahkemeleri Kanunu’nun 116. maddeleri devamında suç teşkil ediyor. Ve Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu (PVSK)’nın, 9. maddesinde üst arama incelenmekte ve buradan açıkça kanunen, kural olarak hakim olarak bu tarz kararların verilmesi gerektiği ve somut bir gerekçeye dayandırılması koşul sunulur. Ancak bu olay itibarıyla ne bir hakim kararı ne de somut bir delil ne de geçerli bir gerekçe bulunmaktadır. ” ifadelerini kullandı.

“Bu olay münferit bir olay değildir”

Yaşanan taciz olayının sıklıkla karşılaşılan bir sorun olduğunun da altını çizen Bütün, “Bu olay münferit bir olay değildir. Ülkemizde özellikle kadınlara karşı gözaltı işlemleri sırasında işkence, cinsel taciz ve çıplak arama suçları gerçekleştirilmektedir. Bu tarz durumlar da hukuk devletini yaralamaktadır. Avukatlar olarak her türlü suç duyurusunda bulunacağız ve takipçisi olacağız” diye konuştu.

Tozlu: “Devletin kadın bedeni üzerindeki tahakkümünü açıkça ortaya koydu”

Mor Dayanışma ve Kampüs Cadıları adına ortak basın açıklamasını ise Mor Dayanışma Temsilcisi Berfin Tozlu okudu.

Gözaltı süreçlerinde kadınların taciz ve çıplak aramaya maruz kalmasını ‘devletin kadın bedeni üzerindeki tahakkümü’ olarak tanımlayan Tozlu, şunları söyledi:

“19 Mart'ta halkın iradesinin gasbına karşı anayasal hakkını kullanarak on binlerce insan sokaklara döküldük. Faşizme karşı omuz omuza diyerek anayasal haklarımızı kullandık. Bu sefalet düzenine, faşizme karşı bir arada direndik. Buna karşın iktidar hukuksuz uygulamalarına devam etti gözaltılar, tutuklamalar ile bizleri susturmaya, korkutmaya çalıştı. Her zaman olduğu gibi faşizme itaat yok diyerek direndik. Bu süreçte şafak operasyonları ile devrimciler, feministler, öğrenciler gözaltına alındı. Hukuksuz bir şekilde, uydurma bahanelerle tutuklandı. Gözaltına alınanlar arasında Mor Dayanışma üyesi arkadaşımız kadınlara da emniyette emniyette cinsel taciz uygulandı. Gözaltı süresince kadınların maruz kaldığı çıplak arama, cinsel taciz ve insanlık dışı muameleler bir kez daha devletin kadın bedeni üzerindeki tahakkümünü açıkça ortaya koydu. Adaletin ve hukukun uygulanması gereken yerde, devlet eliyle uygulanan bu şiddet biçimleri kadınlara yönelik savaşın bir parçasıdır.”

“Çıplak arama kadın bedenine yönelmiş sistematik bir işkence biçimidir”

Çıplak aramanın kadın bedenine yönelik saldırı olduğunu belirten Tozlu, “Bizler biliyoruz ki çıplak arama bir ‘güvenlik önlemi’ değil, kadın bedenine yönelmiş sistematik bir işkence biçimidir. Cinsel taciz ve teşhir yoluyla kadınları sindirme, korkutma ve iradelerini kırma politikasıdır. Bu uygulamalarla hem bedenimiz hem de politik mücadelemiz hedef alınmaktadır” ifadelerini kullandı.

“Gözaltında çıplak aramaya da cinsel şiddete de boyun eğmeyeceğiz”

Yaşananlara karşı dayanışma çağrısı yapan Tozlu, “AKP-MHP iktidarının kadınların hak arama mücadelesini bastırmak için gözaltı süreçlerini birer işkence mekânına çevirdiğini, cezaevlerini ise çıplak aramanın sıradanlaştırılmak istendiği alanlara dönüştürdüğünü biliyoruz ve teşhir ediyoruz. Bu şiddet karşısında susmuyoruz. Kadınlar olarak bedenimizden, haklarımızdan ve mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz. Gözaltında çıplak aramaya da cinsel şiddete de boyun eğmeyeceğiz. Bizler birbirimize ses oluyoruz, örgütlü mücadele ve dayanışmayla güçleniyoruz. Gözaltında cinsel şiddete karşı birlikte ses çıkarıyor, susmuyoruz! Kadınları hedef alan politikalar sonlanana kadar erkek devlet şiddetine karşı mücadelemizi büyütmeye devam edeceğiz” dedi.