İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri Ekrem İmamoğlu için yürüdü... İzmir Baro Başkanı Yılmaz: Yaşanan aleni bir şekilde faşizmdir!

(İZMİR) - İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri, CHP'nin cumhurbaşkanı aday adayı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun gözaltına alınmasına karşı protesto düzenledi. Eylemde İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri adına açıklamayı yapan İzmir Baro Başkanı Sefa Yılmaz, “Yaşadığımız durumu artık ne hukuk dışı gibi ifadeler izah edebilmektedir ne de ayıplamak yetmektedir. Yaşanan aleni bir şekilde faşizmdir. Ve faşizm kınanarak, ayıplanarak, korkularak üstesinden gelinecek bir yönetim biçimi değildir. Artık korku duvarının aşılması gerekmektedir” dedi.
CHP'nin cumhurbaşkanı aday adayı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun sabah saatlerinde İBB'ye yönelik "kent uzlaşısı" ve "yolsuzluk" iddialarıyla gözaltına alınmasına ülkenin dört bir yanında tepkiler büyüyor.
İmamoğlu’nun gözaltı süreci devam ederken İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri, CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu’nun katılımıyla protesto düzenledi. Protestoya siyasi partiler ve sendikalardan da destek geldi. TMMOB Mimarlık Merkezi önünde toplanan kalabalık, sloganlar eşliğinde Kıbrıs Şehitleri Caddesi’nde bulunan Türkan Saylan Kültür Merkezi’ne yürüdü.
"Asla yalnız yürümeyeceksin", "Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz", "Gözaltılar, tutuklamalar, baskılar bizi yıldıramaz", "Hükümet istifa" sloganlarıyla karara tepki gösterdi.
Eylemde, Emek ve Demokrasi Güçleri adına açıklamayı İzmir Baro Başkanı Sefa Yılmaz yaptı. Yılmaz, yaşanılanları ‘faşizm’ olarak nitelendirirken vatandaşları dayanışmayla mücadeleye davet etti.
“Yobazlara, gericilere karşı mücadele devam ediyor”
Yaşanılanları Kurtuluş Savaşı dönemine benzeten Yılmaz, “Artık ülkede faşizmin tavan yaptığı bir gün yaşıyoruz. 1919’da başlayan Kurtuluş Savaşı hala devam ediyor. Yobazlara, gericilere karşı mücadele devam ediyor. Cumhuriyetin ilanından 100 yıl geçmiş, biz hala 100 yıl önceki karanlığa mahkûm edilmek isteniyoruz. Asla başaramayacaksınız. Bu ülkenin yurtseverleri, devrimcileri, sanatçıları, hukukçuları, yurttaşları, emekçileri, kadınları, çocukları size asla geçit vermeyecek. Bu süreç ne yazık ki ayırt etmeden sadece kendisi gibi düşünmeyen, söylemeyen herkesi ötekileştirenleri suçlu ve terörist ilan eden bir anlayıştır. Bizim mücadelemiz bu anlayışladır. Kendinden başkasına yaşam hakkı tanımayan iradedir bizim mücadelemiz.
Bugün ne yazık ki hukuk ve yargı kollukla birlikte fikir ve eylem birliği içinde siyasallaşarak muhalif düşüncede olan kim varsa herkes hakkında soruşturma başlatmaya, tutuklamalara devam ediyor. Bizim mücadelemiz bununla ilgili. Bizim yarınlara dair umutlarımız var. Biz herkesin hukuk önünde eşit yurttaş olarak kabul edildiği, can ve mal güvenliğinin olduğu, fikrin hür bir şekilde ifade edildiği bir ülke istiyoruz. Biz onurlu bir barış istiyoruz” dedi.
"İktidar kendisine muhalif olan kim olursa olsun nefes dahi almasına izin vermemektedir"
İktidarın İmamoğlu’nu gözaltına alarak siyasi rakiplerin yarıştan silmek amacı taşıdığı mesajını veren Yılmaz, “Bugün Türkiye için kara günlerden bir tanesini daha yaşıyoruz. Demokratik yollarla iktidarda kalamayacağını anlayan tek adam rejimi, tüm rakiplerini siyasi kumpaslarla siyaset sahasından silmeye çalışıyor. Daha dün akşam saatlerinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun diploması siyasi sebeplerle bir günde iptal edilirken ve bu meselenin hukuksuzluğu dahi henüz tartışılamamışken, bugün sabah saatlerinde evine yüzlerce polisle yapılan operasyonla İmamoğlu gözaltına alındı.
İktidar kendisine muhalif olan kim olursa olsun nefes dahi almasına izin vermemektedir. Tüm gücü ile siyasi rakiplerini silme gayreti içerisinde olan iktidar, bu konuda hukuki veya hukuk dışı tüm yöntemleri de kullanmaktan çekinmemektedir. Nasıl olsa iktidara ne hesap sorabilen bir kurum bırakılmıştır ne de bağımsız bir yargı mevcuttur. Ülke tamamen totaliter bir rejimle yönetilmektedir” ifadelerini kullandı.
“Sadece İmamoğlu değil, artık hiç kimsenin can ve mal güvenliği yoktur
Yaşanan olayların İmamoğlu’yla sınırlı olmadığını ve tüm vatandaşları etkilediğini ifade eden Yılmaz, şunları söyledi:
“Bugün yaşanan olay İmamoğlu özelinde değerlendirilmemelidir. İmamoğlu sadece bir örnektir. İktidara alternatif olabilecek, hatta iktidara karşı seçim kazanabilen bir kişinin varlığı, bir demokrasi yarışı değil faşizm baskısının artırılması ile sonuçlanmıştır. Şunu artık herkesin bilmesi gerekir: Türkiye hukukun üstünlüğünün, demokrasinin, insan haklarının değil baskının, zorbalığın, faşizmin egemen olduğu bir ülke haline gelmiştir.
Ülkede sadece İmamoğlu değil, artık hiç kimsenin can ve mal güvenliği yoktur. Tutuklanmak, gözaltına alınmak, uydurma davalarla senelerce hapis yatmak, malvarlıklarına atanan kayyımlar eliyle her şeyinizin elinizden alınması, sürülmek, işsiz bırakılmak, bir siyasi cinayetin kurbanı olmak… Tüm bunlar ne yazık ki bu ülkenin sıradan olayları haline getirilmek istenmekte, halkın da bu sıradanlığı kanıksaması beklenmektedir. Ülkenin hukuki güvenceden, haktan, adaletten yoksun, demokrasinin kırıntısının dahi bırakılmadığı bir yer haline getirilmesi ise bir avuç mutlu azınlığın iktidarını korumak istemesidir. Bu mutlu azınlık ülkede kendisi gibi düşünmeyen, yaşamayan hiç kimseye nefes dahi aldırmayarak iktidar koltuğuna olağanca güçleriyle yapışmış durumdadır.
Ülke ekonomik olarak çok büyük bir buhrandan geçerken, insanlar akşam evlerine, çocuklarına ne götüreceklerini düşünürken, halk açlıkla, sefaletle sınanırken, ülkenin en yetişmiş insanları yurtdışında yaşamak için sıraya girmiş beklerken, geleceksizlik, belirsizlik, işsizlik, ağır vergi yükü altında halk inim inim inlerken bu temel emek-sermaye çelişkisinin siyasi bir yön kazanmaması için siyasi iktidar, koltuğunu baskı, zor ve faşizme başvurarak korumaktan başka çare görememektedir. Ülkede ne hukuk, ne demokrasi, ne ekonomi, ne toplum barışı kalmıştır. Bunun sorumluları servet içinde yaşarken sömürülen ve yoksullukla mücadele eden milyonlardan istenen tek şey ise sesini hiç çıkarmadan önlerine konulan insanlık dışı koşulları kabul ederek nefes alıp vermeye devam etmeleridir. Ne alternatif bir ses, ne farklı bir siyasi görüş ne de aleyhe siyasi bir söylem veya oluşuma tahammülü olmayan bu zihniyet, kolluğu ve yargıyı adeta bir sopa gibi kullanarak kendisine dikensiz gül bahçesi yaratmaya çalışmaktadır.”
“Faşizm kınanarak, ayıplanarak, korkularak üstesinden gelinecek bir yönetim biçimi değildir”
Dayanışma ve mücadele çağrısı yapan Yılmaz, şu ifadeleri kullandı:
“35 yıllık diploması bir cümle ile iptal edilen İmamoğlu’nun yaşadığı hukuksuzluk daha tartışılamadan, bir mafya babasının evine baskın yapılırcasına, 16 milyon İstanbullunun oylarıyla seçilmiş, davet üzerine her halde ifade vermeye gelebilecek bir belediye başkanı, evinin önüne yığılan yüzlerce polis eşliğinde şafak operasyonu ile gözaltına alınmıştır. İmamoğlu’nu cumhurbaşkanı adayı olması nedeniyle gerçekleşen bu operasyon, tüm siyasi rakiplerini hukuk dışı yollarla saf dışı bırakmak gibi yollarla iktidarda kalmayı amaçlayanlarca tertip edilmiştir. Yaşadığımız durumu artık ne hukuk dışı gibi ifadeler izah edebilmektedir ne de ayıplamak yetmektedir. Yaşanan aleni bir şekilde faşizmdir. Ve faşizm kınanarak, ayıplanarak, korkularak üstesinden gelinecek bir yönetim biçimi değildir. Artık korku duvarının aşılması gerekmektedir.
Korkmayın! Demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü, iş ve aş taleplerinizi en demokratik yöntemlerle haykırın! Birleşin! Korkmayın ve birleşin! Bugün Ekrem İmamoğlu’nun başına gelen şey, aslında tüm ülkeye bir gözdağıdır, tüm ülkenin üzerine bir korku bulutu salmak amaçlıdır. Dünyanın hiçbir yerinde hiçbir totaliter rejim, kendi kendine demokratikleşmemiştir. Faşizmin tek çaresi, birleşmiş bir halkın demokratik yöntemlerle yürüttüğü mücadeledir. Biz bu demokrasi ve özgürlük mücadelesini kazanacağız. İnsanlık tarihi her zaman daha iyinin, daha ilerinin zaferleriyle adım atmaktadır. Bu en temel bilimsel doğruya sıkı sıkıya sarılmak, gücümüzü, birliğimizi, haklılığımızı en demokratik yöntemlerle dile getirerek bu karanlığı dağıtmak zorundayız.”