Özgür Özel'den Erdoğan'a: "Takdirlik, teşekkürlük bir durum varsa dön bir senin ortağına bakalım"

(ANKARA) - CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklamalarına tepki göstererek, "Takdirlik, teşekkürlük bir durum varsa dön bir senin ortağına bakalım. Tarihsel tutarlılık içerisindeyiz. Ama senin ortağın geçen çözüm sürecinde sana ip atıyordu. Sen de ona ‘Kandan beslenen vampir’ diyordun. Şimdi o günkü çözüm sürecindeki tutumu doğruysa, bugünkü tutumu 180 derece yanlış. Eğer bugünkü doğruysa, o günkü tutumu yanlış. Biz o gün tarihte yine durduğumuz yerde duruyorduk. Gazilerin, şehitlerin gönlünü kıracak işlere kalkışmasaydın, o günden sonra Hendek olaylarında 250, bugüne kadar 2 bin 500 şehit gelmezdi" dedi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, engelli haklarına dikkat çekmeyi amaçlayan "Kırmızı Bayrak" Projesi tanıtım etkinliğine katıldı. Özel, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklamalarına tepki göstererek şöyle konuştu:
"Aslında burada ne yapıyoruz? Bıraksalar ne yapacağımızı gösteriyoruz. Huzur verseler, bıraksalar Ataşehir'e, İstanbul'a, engellilere hizmet yapacak projeler yapacağız. Ama huzur vermemeye, madden ve manen silkelemeye, hukuken saldırmaya, felç etmeye çalıştırmamaya çalışıyorlar. Onlara inat bir yandan işimizi yapıyoruz ama bir yandan bıraksalar yapacağımız işi yapıp bir yandan da bıraksalar bırakmasalar istedikleri kadar engel olsunlar akşamleyin de gidip arkadaşlarımıza İstanbul'un iradesine sahip çıkıyoruz ve 19 Mart darbesine meydan meydan direniyoruz. İkisinden de vazgeçmiyoruz.
"Eninde sonunda partimizi ve o sayede halkımızı iktidara taşıyacağız"
Şunun bilinmesini isterim, en büyük hayalleri hizmet aksar mı? Beşiktaş'ta gördüğünüz her imkanı yani belediyenin maddi imkanlarını kendi ellerinde bulundurdukları kamu gücünü acımasızca kullanarak elimizden almaya, yaptığımız ihaleleri yapamaz hale getirmeye bir de bir yandan işçilerin haklarıyla ilgili birtakım aksamalar olsun ve hizmet aksasın hemen desinler ki 'Bakın işte CHP bu işi yapamıyor.' Bununla ilgili bu yaz daha çok uğraşacaklar. Daha çok gayret sarf edecekler. Belediyenin hizmetleri aksasın ki buradan CHP'nin halktan, milletten gördüğü büyük teveccüh akamete, kesintiye, zaafa uğrasın istiyorlar. Ama şu kadarını söyleyelim, ne kadar uğraşırlarsa uğraşsınlar. Bir milletimize, halkımıza derdimizi anlatmakta biz onların kumpaslarıyla aramıza engel sokmayız kumpasları yüzünden. İkincisi millet en ufak bir aksama olduğunda bunu genç, çalışkan, özverili altı tanesini hapiste tuttukları, geri kalanına her türlü zorluğu çıkardıkları belediye başkanlarımızdan değil Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti'nin hasetliğinden olduğunu bilir. Faturayı doğru yere keser. Herkes bunu böyle bilsin. Biz aksama olmaması için elden geleni yapıyoruz. Büyük bir dayanışma göstereceğiz. Ve kim ne yaparsa yapsın bu zor günlerden kurtulacağız. Arkadaşlarımızı o Silivri zindanlarından çıkaracağız. Milletin emanetini sırtımızda başımızın üstünde taşıyacağız. Ve eninde sonunda partimizi ve o sayede halkımızı iktidara taşıyacağız. Bundan herkes emin olsun.
"Bugün sosyal adalet için önemli bir adım atıyoruz"
Bugün burada sadece bir farkındalık kampanyası tanıtmıyoruz. Bugün sosyal adalet için önemli bir adım atıyoruz. Engelli yurttaşlarımızın ihtiyaçlarına uygun hale getirilen hizmet mekanlarına Kırmızı Bayrak verme, göklere kırmızı bayrak çekme projesini buradan başlatıyoruz. Hakkını teslim etmek gerekir ki bu proje bundan 10 yıl önce İzmir Büyükşehir Belediye Bakanımız Aziz Kocaoğlu tarafından hayata geçirilmiş, projelendirilmiş bir iş. İyi olanları örnekleri almak, çoğaltmak, yaygınlaştırmak ve standartlaştırmakla ilgili bu dönem yeni bir anlayışımız var.
"Hayat engellilerin önüne mekansal bir engel çıkaramayacak artık burada"
Bu bayrağı gördüğünüzde ne görüyorsunuz? Esatpaşa Mahallesi, Emine Saadet Çarmıklı Çocuk Etkinlik Merkezi'nde hayat engellilerin önüne mekansal bir engel çıkaramayacak. Ne olması gerekiyorsa engelli dostu bir binada, bu binada var. Ve biz arkamda gördüğünüz bayrağı bu binaya çekerek engellilere, yakınlarına vatandaşlarımıza diyoruz ki 'Bu bina engelli dostu bir binadır. Mekansal engeller ve düşünsel engeller, yönetimsel engeller bu binada kaldırılmış.' Bunun için tabii ilk akla gelen soru; görme engelli bir vatandaşımız bu binaya yaklaştığında bu bayrağı nasıl görecek? Onunla ilgili de gerekli çalışmaları başlattılar. En kısa zamanda bu bayrağın bulunduğu yerde bu bayrağı sembolize eden işitsel bir uyarı duyulacak. Hatta ben bunun görme engellilerimizin kullandığı bir cep telefonu programı var. Programları var. O programlarla uyumlu hale gelmesini binaya yaklaşan görme engellinin cep telefonuna bir bildirim gitmesini, bir müziğin gitmesini, yakında böyle bir bina olduğunu ve o binanın kırmızı bayrak taşıdığının da mutlaka projelendirilmesi gerektiğini konuştuk. Bunu da en kısa zamanda takip edeceğiz ve hayata geçirilmesini sağlayacağız.
"Erişim bir hak, bağımsız yaşam bir hak ve CHP olarak bunu savunuyoruz"
Türkiye'de son olarak üç yıl önce resmi rakamlar açıklandı. 5 milyon 841 bin engelli var. Ama buna engelli derneklerinin itirazı var. Onların çalışmalarına göre güncel sayı 10 milyonu aşmış durumda. Parti olarak her fırsatta engelli örgütleriyle bir araya geliyor, onların sorunlarını gündeme getiriyor, çözüm önerilerini tartışıyoruz. Kendi iktidar alanlarımızda hayata geçiriyoruz. Mecliste meselelerin takipçisi oluyoruz. Bu düzenlemelerin maalesef kağıt üstünde kaldığını hep takip ettik. Açlık sınırının yarısından bile az olan engelli maaşları, geçim sıkıntısı ve sosyal eşitsizliğin aşılamaması yapılacak daha çok işimizin olduğunu gösteriyor. Avrupa'da da bu bir eleştiri konusu. Her dört engelliden üçü istihdamda. Yani Avrupa'da engellilerin istihdamında yüzde 25'lik bir zafiyet var. Yüzde 75 istihdamda. Ama maalesef Türkiye'de bu rakam yüzde 50 noktasında. Yani Avrupa'dakinin tam iki katı. Ve ülkemizde engelli yurttaşlarımızın yarısı işsiz. Her dört engelliden üçü yoksulluk ve sosyal dışlanmışlık riski altında. Türkiye'de lise ve üzeri eğitim kurumuna devam eden engelli oranı maalesef yüzde 10'un altında. Otizmli bireylerin yüzde 94'ü örgün eğitime ulaşamıyor durumda. Engelliye hakkını vermek yerine bir sadaka kültürünü yerleştiren bir iktidar anlayışıyla maalesef karşı karşıyayız. Onları yardım edilmesi gereken pasif varlıklar olarak tanımladılar hepimizi utandıracak şekilde. Erişim bir hak, bağımsız yaşam bir hak ve CHP olarak bunu savunuyoruz. Savunmaya da devam edeceğiz.
Yapmış olduğumuz Engellilik Çalıştayında ve Engelsiz Yaşam Çalıştayında ortaya koyduğumuz hedeflerin birer birer hayata geçtiğini memnuniyetle takip ediyorum. CHP'nin yürüttüğü program çalışmalarında CHP'nin engellilerle kendi vizyonuyla, engelli derneklerinin talepleriyle Avrupa'daki, dünyadaki iyi örnekleri takip ederek çok önemli hedefleri iktidar hedefimiz olarak ortaya koyduğumuzu, iktidarımızda bunların teker teker hızla hayata geçileceklerini ümit ediyorum. Bu bayrak, Ataşehir'den başlayarak, Esatpaşa Mahallesi'nden başlayarak göklere çekilecek. Bundan sonra başta İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin İstanbul'daki belediyelerimizin olmak üzere Türkiye'deki tüm CHP'li belediyelerde adeta harita üzerinde de takip edeceğimiz şekilde tüm Türkiye'de kırmızı gelinciklerimiz açacak. Ve bu bayrağın bulunduğu hizmet binalarına hızlı bir şekilde kavuşacağız. Bu konuda belediyelerimizde bir pozitif rekabet yaratmış olacağız.
"Bir yasa çalışılacaksa hep birlikte oturulur çalışılır"
Bugün Sayın Erdoğan grup konuşması yaptı. Konuşmasında Yerel Yönetim Yasası'nı yeniden görüşme teklifinde bulunmuş. Biz gerçekten bunu uzun süredir Sayın Zeybek tarafından gündeme getiriliyor. Tüm siyasi partilere ziyaretlerde bulunuldu. Sayın Bakan'la yaptıkları ziyaretlerde bu yasanın mutlaka el birliğiyle ve AK Partili, MHP'li, CHP'li, İYİ Partili, Yeniden Refahlı, DEM'li belediye başkanlarının müşterek görüşleri ve talepleri alınarak, yerel yönetimler güçlendirilerek, üzerilerindeki vesayet baskısı ortadan kaldırılarak hayata geçirilmesi lazım. Tabii bu konuda CHP'nin yaptığı yapıcı uyarılar dikkate alınmadığı için ortaya çıkan sistemik zorluklar bir yana bir yandan Erdoğan'ın belediyeler üzerindeki siyasi baskılarını ortadan kaldırması lazım. Ben Erdoğan'ın teklifine elbette diyoruz. Biz bir yasa çalışılacaksa hep birlikte oturulur çalışılır.
"Sen milletin gönlünde artık beraat etmiş olan Ekrem İmamoğlu'nu iftiralarla mahkum edemezsin"
Abdullah Öcalan'ın kurduğu parti, ne o PKK. O partiyle müzakere yürütüyorsunuz. Abdullah Öcalan'a ağız dolusu teşekkür ediyorsunuz. PKK'lıların yaptığı faaliyetler son buluyor. Onlara ceza kanununda düzenlemeler konuşuyorsunuz. Bir kısmı oraya gidecek, bir kısmı buraya gidecek, bir kısmı gelecek... Geçmişte PKK'da da değil DEM'de siyaset yaptı diye belediye meclis üyemizi ya da Halkların Demokratik Kongresi toplantısına katıldı diye belediye meclis üyelerimizi içeride tutuyorsunuz. Başkan yardımcılarımızı içeride tutuyorsunuz. Bunun iler tutar tarafı yoktur.
Erdoğan'ın bugün attığı adıma cevabımız şudur; adım atacaksanız bütünsellik içinde adaletli bir adım atın. Tutuksuz yargılama istiyoruz bütün arkadaşlarımız için. TRT'den canlı yayın istiyoruz. TRT iftiraları veriyor. Yanıtlarını vermiyor. Canlı yayında yargılama istiyoruz. Hodri meydan. Biz arkadaşlarımıza güveniyoruz. Onlara kefiliz. Hadi bakalım TRT. Kendine güveniyorsan, iftiraları akşamleyin bütün gece döndürüyorsun, cevapları dinleyin de utanın bakalım. Yarın Ekrem Başkanı Silivri'de ziyaret edeceğim. Selamınızı götüreceğim. Sizin gözünüzün içinden aldığım selamı Ekrem Başkan'ın gözünün içine baka baka söyleyeceğim. Ne oldu? 55 gün geçti. Bir ay sonra dediği iş olmadı. Ama şimdi bugün yeni bir şey söylüyor. Diyor ki güya ispatlayacaklardı, şimdi diyor ki 'Bir suç örgütü ortaya çıktı. Bu suç örgütünün başı İstanbul'da. Kolları Anadolu'da bir ahtapot gibi. Bazı kolları yurt dışında. Milli güvenliğe bile tehdit oldukları ortaya çıktı.' Hani bir ay içinde çıkacaktı? Ne çıktı? Hangi belge, bilgi çıktı? Bir tek umudun var, insanları çoluğuyla çocuğuyla tehdit edip itirafçı ol diye iftiracılığa zorluyorlar. Onu da başaramadılar. Oradan bir tane ifade almış bir şey yok. Buradan bir tane ifade almış bir şey yok. Olsa ne yazar? Sen adamı, kadıncağızı tutup '30 yıl seni içeride tutarım. Ama at iftirayı Ekrem'e çocuklarının yanına koş' deyip de bunu içeride bulunan 100'e yakın kişi defalarca söyleyip de içinden biri yılıp da evladı için hasta annesine kavuşmak için senin iftiranı itiraf diye imzalasa ne yazar? Sen milletin gönlünde artık beraat etmiş olan Ekrem İmamoğlu'nu iftiralarla mahkum edemezsin. Olmayacak bu.
"Bizim bir yerde düğmemiz yok. Basılınca ak diyelim, öbürüne basılınca kara diyelim"
Ve açık açık söyleyeyim, bugün Sayın Erdoğan çıkmış, 'Özgür Özel'i takdir ediyorum. Süreçteki tutumuyla.' Devlet Bahçeli'ye teşekkür vermiş. Bize takdirname verecek. Bak kardeşim ben CHP'nin Genel Başkanıyım. Benden önceki de, ondan önceki de, ondan önceki de ilkinden sonuncusuna biz tutarlı adamlarız. Biz joystickle yönetilen siyasetçiler olmadık, olmayız. Bizim bir yerde düğmemiz yok. Basılınca ak diyelim, öbürüne basılınca kara diyelim. Biz tarihsel bir tutarlılık içinde Kürt meselesinin demokratik yollardan halledilmesini savunuruz. Kimseye haksızlık yapılmasın, eşitsizlik yapılmasın. Türk'ü de Kürt'ü de Alevi'si de Sünnisi de tam olarak eşit olsun. Bugün herkesten vergi toplarsın, caminin masrafını ödersin, Cemevinin ödemezsin. İmama maaş verirsin, müezzine maaş verirsin ama dedeye gelince onu din görevlisinden saymazsın. Maaş alırken, vergi alırken herkes eşit, askerlik yaparken herkes eşit, hizmet yaparken Aleviler daha az eşit. Hizmet yaparken Kürtler daha az eşit. Bunlar doğru işler olmadığı için biz deri ki demokrasi olsun, herkese eşitlik olsun. Kimseyi ne ayrıcalıklı ne de eşitsiz bir konuma koymayalım herkes eşit olsun deriz.
"Takdirlik, teşekkürlük bir durum varsa dön bir senin ortağına bakalım"
Şimdi gelmiş dün açıklandı. Biz diyoruz ki 'Silah bırakılacaksa eyvallah, şehit gelmeyecekse ne güzel, analar ağlamayacaksa başımızla birlikte, kan akacaksa memnun oluruz. Bununla ilgili demokrasiyi savunuruz.' Tutmuş bana diyor ki, 'Takdir ederim.' Takdirlik, teşekkürlük bir durum varsa dön bir senin ortağına bakalım. Bundan önceki çözüm sürecinde biz aynı şeyleri söylüyorduk, Kemal Bey aynı şeyleri söylüyordu. Ondan önce 1989 Kürt raporunda CHP, SHP aynı şeyleri söylüyordu. Tarihsel tutarlılık içerisindeyiz. Ama senin ortağın geçen çözüm sürecinde sana ip atıyordu. Sen de ona ‘Kandan beslenen vampir’ diyordun. Şimdi o günkü çözüm sürecindeki tutumu doğruysa, bugünkü tutumu 180 derece yanlış. Eğer bugünkü doğruysa, o günkü tutumu yanlış. Biz o gün tarihte yine durduğumuz yerde duruyorduk. Bizi dinleseydin, Meclis'e getirseydin, hiçbir partiyi dışlamasaydın, tutamayacağını sözler vermeseydin, şeffaf olsaydın, toplumsal mütabakat arasaydın. Burada gaziler, şehitler biraz önce şehit ailelerinin başkanı geldi ‘Teşekkür ederim tutumunuzdan’ diyor. Onların gönlünü kıracak işlere kalkışmasaydın, o günden sonra Hendek olaylarında 250, bugüne kadar 2 bin 500 şehit gelmezdi.
"O gün o süreci yönetemeyen Erdoğan, o sürece karşı çıkan Bahçeli bugün millete takdirname, teşekkürname dağıtıyorlar"
O gün o süreci yönetemeyen Erdoğan, o sürece karşı çıkan Bahçeli bugün gelmişler millete takdirname, teşekkürname dağıtıyorlar. Biz durduğumuz doğru yerdeyiz. Bir ayağı dışarıda, bir ayağa içeride Suriye’yi ayrı planlayan, İsrail’le pazarlık yapıp Filistin’i yalnız bırakan, Türkiye Cumhuriyetleri’nin Güney Kıbrıs’ı tanımasına dahi ses çıkaramayan uluslararası ölçekte çirkin pazarlıkların buradaki temsilcilerine diyoruz ki 'Millet bizi biliyor, bize güveniyor. Demokratik adımlar atarsanız, sorunları çözerseniz buradayız, kirli ve gizli pazarlıklarla Kıbrıs’ı, Filistini vatanı satarsanız tam karşınızdayız.' O yüzden 180 derece terse gidenlerin siyasetiyle geri vitescilerle birlikte değil, milletimizle birlikte çözümü de, barışı da savunmaya devam edeceğiz. Doğru zemin Meclis'tir, özgüvenimiz yüksektir. Arkadaşlarımız için de, tüm siyasi tutsaklar için de, Ekrem Bey için de mutlaka ve mutlaka Ümit Özdağ için de, Selahattin Demirtaş için de, özgürlük istiyoruz, serbestçe yapılacak özgür bir seçimde millet cumhurbaşkanı kim olacaksa onu seçsin onu istiyoruz, başka hiçbir şey istemiyoruz.
Bugün akşam ben Silivri’deyim. İstanbul’un bütün demokratlarını Silivri’de bulunan Ümit Özdağ’a sahip çıkmak isteyen Zafer Partilileri de bu süreçte 'Demokrasi olsun, bütün tutsaklar serbest kalsın' diyen DEM Partilileri de, CHP'lileri de hep birlikte demokrasiyi savunmak, Silivri zindanlarına sesimizi duyurmak, karşımızdaki otoriter rejime demokrasi ittifakı olarak karşı çıkmak üzere 20.30’da Silivri’ye davet ediyorum."