Yeni Yol Partisi TBMM grup toplantısı

Yeni Yol Partisi TBMM grup toplantısı

Aliekber METE/ANKARA, (DHA)- SAADET Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ve DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, TBMM'de Yeni Yol grup toplantısında konuştu.

Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Suriye'nin Tartus, Lazkiye ve Humus şehirlerinde yaşanan şiddet olayları ile ilgili, "Dün Baas rejimi tarafından yapılan katliamların karşısında olduğumuz gibi bugün rövanşist anlayışla yapılan katliamların da karşısındayız. Suriye bugün kan davalarının sürüp gittiği değil, aklıselimin galip geldiği bir coğrafya olmalıdır. İktidara sesleniyorum; etnik çatışmaları, mezhep kavgalarını engellemek sadece söylemle olmaz, 'Karşısındayız' demekle, kınamakla olmaz. Burada asıl görev, Türkiye'ye düşmektedir. Zafer sarhoşluğu içinde fotoğrafın tamamının görülmesini engelleyen, ayakları yerden kesilen, Şam'a 20 kilometre yaklaşan İsrail'i dile getirmeye çekinenlere buradan bir kez daha sesleniyorum; Suriye'de asıl iş yeni başlıyor. Suriye'nin doğru zeminde yol alması için doğru bir rehberliğe ihtiyaç var. Ayrıca görünen o ki Ukrayna'da anlaşan ABD ve Rusya, Suriye'de de al ver hesapları üzerinden birlikte hareket etmektedir. Rusya'nın, Afrika'ya açılan kapısı olan Hmeymim Hava Üssü ve Akdeniz'deki donanmasının tamir bakımlarının yapılabildiği tek yer olan Tartus Deniz Limanı konusunda garantiler aldığını görmekteyiz. ABD ve Rusya anlaşırsa, bu birliktelikten ilk ve en fazla zararı gören Türkiye olacaktır. Bir an önce Türkiye zafer havasından çıkmalı, bölgesel barış için inisiyatif almalı, bütün engelleri aşarak Suriye'nin siyasi ve toprak bütünlüğünün sağlanmasını temin edecek adımları atmalıdır. Bir kere daha tarihi çağrımızı buradan sizlerle paylaşmak istiyorum; Türkiye, İran, Mısır ve Pakistan arasında derhal saldırmazlık anlaşması imzalanmalıdır" dedi.

'SURİYE'DEKİ BÜTÜN KESİMLER DOSTUMUZDUR'

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Suriye'deki olayların arka planına dikkat çekerek, "'Suriye'ye, bakanlıklara, bürokrasiye ve askeriyeye danışmanlar gönderin' demiştik. Dera, Deyrizor ve Lazkiye'yi işaret etmiştim. Dera, Suriye'nin güvenliği için esastır; çünkü bir tarafta Süveyda'daki Dürzi gruplar ve İsrail ile teması vardır. Deyrizor, Irak sınırındadır ve kuzeyinde Suriye Demokratik Güçleri (SDG) unsurları var. Lazkiye, çünkü orada mezhep çatışmalarını tahrik edecek odaklar var. Son dönemde Lazkiye'de yaşananlar ile ilgili Türkiye'de mezhepçi tavır takınanlar var. Bunlar yanlış bilgiye dayalı olarak provokatif söylemler geliştiriliyor. Kim olursa olsun, hangi etnik ve mezhebi kökene sahip olursa olsun, zulmeden zalimin karşısında mazlumun yanındayız. İktidar yanlısı bazı gazetelerde, Nusayrilere çok ağır ifadelerle saldırdılar, sert şekilde kınıyorum. Türkiye'deki herkes Suriye'deki hiçbir kesimi aşağılayıcı bir dil kullanmamalıdır. Suriye'deki bütün kesimler, bizim dostumuzdur, kardeşimizdir. Öbür taraftan daha düne kadar, mancınıklarla Suriyeli mültecileri atmaya çalışan Bolu Belediye Başkanı dahil ana muhalefet partisinin isimleri, 'Bırakın, Suriye'ye gidelim. Kapıları açın, Suriyeliler buraya gelsin' demeye başladılar. Suriyelilere; Sünni, Alevi, Türk, Kürt, Arap diye bakmayın, insan, komşu ve kardeş olarak bakın" diye konuştu.

'SAYIN BAHÇELİ, LÜTFEN BİR TELEFON DA CUMHURBAŞKANI'NA AÇIN'

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan ise İmralı'nın PKK ile ilgili çağrısına değinerek, "Geçtiğimiz hafta grup toplantısında yaptığım konuşmada, 'Barış savaştan iyidir' diyerek başlamıştım. 'Diyalog, çatışmadan iyidir' demiştim. Terör örgütünün feshine yönelik çağrının önemli olduğunu vurgulamıştım. Öte yandan çekincelerimizi de dile getirmiştim; ancak iktidar cephesi hala suskun, hala güçlü bir ses yok, tam sahiplenilecek bir süreç yok. Her konuda konuşan, topa giren ve gerektiğinde köşe yazarları ile laf dalaşına giren Sayın Erdoğan'ın bu sürecin neresinde olduğunu halen kimse bilmiyor. Ülkenin Cumhurbaşkanı, cumhurun başkanı değilmiş, yaşananlara ilgisizmiş gibi davranıyor. Sık sık, 'Başkomutan benim' diyen Sayın Erdoğan, böylesine önemli bir güvenlik meselesini es geçmeyi tercih ediyor. Ne söyledik, 'Yeter ki bu ülke bu sorunu çözsün; değil elimizi, bedenimizi taşın altına koyarız' dedik. Şimdi sıra Sayın Erdoğan'da. İnsanları tereddütte bırakmayın, meydanı etrafınızdaki ne dediğini bilmez insanlara, malum danışmanlarınıza bırakmayın. Zerre kadar siyasi sorumluluğu yok, Külliye'den sallıyor. 'Eğer ben konuşmam, bu konuda risk almam' diyorsanız, çözüm belli. Sayın Bahçeli'den rica ediyoruz; lütfen bir telefon da Sayın Cumhurbaşkanına açın. Sayın Cumhurbaşkanını arayın ve süreç ile ilgili cesaretlendirin. 'Korkmayın' deyin, 'Ben konuşuyorum ama millet sizi de duymak istiyor' deyin. Bakın neredeyse 4 ay oldu, Sayın Erdoğan hala bu konuda kararlı bir duruş göstermedi, siyasi irade emaresi yok ama en önemlisi açıklanmış bir yol haritası yok" dedi. (DHA)

https://64k.net/media/dha_img/202503/67d158c9db417.jpg

https://64k.net/media/dha_img/202503/67d158c9db418.jpg

https://64k.net/media/dha_img/202503/67d158c9db419.jpg

https://64k.net/media/dha_img/202503/67d158c9db41a.jpg