DEM Parti Eş Genel Başkanı Bakırhan, Nevruz'da konuştu: “27 Şubat rotasından çıkan adımlar atılıyor”

Haber: Ahmet ÜN - Kamera: İsmet MİKAİLOĞULLARI
(DİYARBAKIR) - DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Diyarbakır'da Nevruz etkinliğinde yaptığı konuşmada, "Barış bir yenme, yenilme değildir. Barış herkesin kazandığı en güzel bahardır. Nevruz meydanındaki gibi gelin bu baharın bir daha kışa dönmesine izin vermeyelim" dedi. Bakırhan, "27 Şubat rotasından çıkan adımlar atılıyor. Bu yanlıştan iktidarı vazgeçmeye çağırıyoruz. Barış ve demokratik toplum hakları ayrıştırarak olmaz. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanını gözaltına alarak kent uzlaşısını kriminalize ederek, kayyum atayarak, Rojava'ya saldırarak barış ve demokratik toplumu oluşturamayız" ifadesini kullandı.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Diyarbakır'da Nevruz etkinliğinde yaptığı konuşmada, "Açılımın özü demokratik uzlaşmadır. Bu çağrı bir milattır ve bu çağrının sahibi Diyarbakır meydanındaki onurlu halkımızdır. Sizler nice büyük bedeller ödeyerek muhteşem bir zaferin eşiğine getirdiniz bizleri. Tarihsel bir sorunda, tarihsel bir barışa ve çözüme doğru yol alıyoruz. Tarih boyunca Türkler ve Kürtler birlikte yaşamın kapılarını birbirine açtı, kaderlerini ortak kıldı. Ancak son 100 yılda bu kardeşlik duvarlarla, ayrımcılıkla sınanmaya başlandı. Bin yıl önce Anadolu kapılarını açan bir halk 100 yıldır kapının berisine konuldu. Artık bu ayrıştırıcı tarihe son verme zamanı geldi. Öcalan'ın 27 Şubat çağrısı bu topraklarda hiçbir halkın dışlanmadığı, herkesin eşit ve özgür olduğu bir Türkiye çağrısıdır. Barışı gerçekleştirmek için elini uzatana elimizi, omuzunu yaslayana omuzumuzu verdik. Vermeye devam edeceğiz” diye konuştu.
"Bizim kararımız, tutumumuz, tavrımız bugün Diyarbakır Meydanı'nda olduğu gibi nettir"
"Türk-Kürt ilişkilerinin tarihsel birikimi ve ortak aklı hepimize daha demokratik geleceğin yolunu gösterebilir" diyen Bakırhan, "Geçmişin yaralarını birlikte sararak geleceği el birliği ile inşa edebiliriz. Gelin bu yolu birlikte yürüyelim. Bizim kararımız, tutumumuz, tavrımız bugün Diyarbakır meydanında olduğu gibi nettir. Biz milyonlar olarak barış istiyoruz, eşitlik istiyoruz, demokratik bir toplum istiyoruz. Bakın, Diyarbakır Nevruz Meydanı'nda milyonlar, 'Barış ve demokrasi' diyor. Demokratik çözüm istiyor. Herkes nevruz meydanlarının bu mesajını çok iyi okusun" ifadesini kullandı.
"Suriye’deki Kürtlerle diyalog kurmak Türkiye için büyük kazanımlar sağlar"
Türkiye'nin sınırları dışındaki Kürtler, Araplar ve Türkmenler sadece komşular değil, soydaşlar ve akrabalar olduğunu dile getiren Bakırhan, "Bu halklarla kuracağımız sağlam ilişkiler sadece Türkiye'nin barışı için değil, tüm Orta Doğu'nun huzur içinde yaşaması için hayati bir öneme sahiptir. Hatırlatmak isterim ki, Türkiye sınırları dışında yaşayan, Kürtlerle hasımlık değil, hısımlık yapmalıdır. Karşıtlık Türkiye'ye kazandırmaz, kazandırmadı. Ancak kardeşlik ve diyalog Türkiye için büyük kazanımlar sağlar. Özellikle Suriye'deki siyasal denklemin yeniden şekilleneceği bir dönemde Kürtlerle diyalog kurmak, Türkiye'ye uzun vadede büyük yararlar sağlar. Unutmayalım, Türkiye'nin sınırları dışındaki Kürtler bir tehdit değil, bir barış fırsatıdır. Bu fırsatı doğru değerlendirmek Türkiye Cumhuriyeti devletinin sorumluluğundadır” ifadelerini kullandı.
"Biz süreçle ilgili ısrarla bardağın dolu tarafına bakıyoruz"
Bakırhan, şunları kaydetti:
"Nefes almak ne anlama geliyorsa siyasi ve hukuki zeminin oluşması da bu süreç için hayati önemdedir. Adımlar karşılıklı atılırsa toplum sürece güven duyar. Güven birlikte yaşamanın mayasıdır. Bu sürecin başarısı Kürt, Türk ilişkilerinin 100 yıl sonra bu defa eşitlikçi ve demokratik bir temelde güncellenmesi ile olacaktır. Biz süreçle ilgili, ısrarla bardağın dolu tarafına bakıyoruz. İktidar ve devleti de bardağın boş tarafını doldurmaya davet ediyoruz. Barış bir yenme, yenilme değildir. Barış herkesin kazandığı en güzel bahardır. Nevruz meydanındaki gibi gelin bu baharın bir daha kışa dönmesine izin vermeyelim. Barış ve demokratik toplum çağrısına 85 milyon olarak sahip çıkalım. Ortadoğu sert bir türbülansa girdi. Fırtına herkesi etkiliyor. Bizim derdimiz bu türbülanstan nasıl sağ salim çıkacağımızdır. Ama iktidar hepimizin içinde olduğu uçağı kayyumlarla baskılarla muhalefeti susturarak daha şiddetli türbülanslara sürüklüyor. 27 Şubat rotasından çıkan adımlar atılıyor. Bu yanlıştan iktidarı vazgeçmeye çağırıyoruz. Barış ve demokratik toplum hakları ayrıştırarak olmaz. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanını gözaltına alarak kent uzlaşısını kriminalize ederek, kayyum atayarak, Rojava'ya saldırarak barış ve demokratik toplumu oluşturamayız. Değerli Türkiye halkları, Kürt sorununda inkar, tekçi ve anti-demokratik yaklaşım Türkiye'nin yüz yılına mal oldu. Türkiye halklarına yoksulluk ve açlık getirdi. Ama asrın çağrısıyla birlikte biz artık yüzümüzü geleceğe, saatlerimizi barışa kurmak istiyoruz. Barışın kapısını açacak kilit artık Kürt sorununda çözümdür, demokratik bir Türkiye'dir. Kürt sorununda çözümün rotası da ruhu da 27 Şubat'taki Öcalan'ın yapmış olduğu asrın çağrısındadır. Bu sorunun çözümü artık ertelenemez. Kulak ardı edilemez. Entübe olmasına izin verilemez. Çünkü bölgede bir kıyamet senaryosunun içerisindeyiz. Bu kıyametten kurtulmanın yolu tarihi Türk-Kürt İttifakını demokratik ve eşitlikçi bir temelde kurmaktan geçer. Bundan ötürü altını çizerek ifade ediyoruz. Suyun akışına karşı yüzülmez. Yanlış siyaset doğru yere götürülmez."