Mahmut Arıkan: Keşke adliye koridorlarına kurulan barikatlar, Türkiye'den İsrail'e giden gemilerin önüne konulabilseydi

Mahmut Arıkan: Keşke adliye koridorlarına kurulan barikatlar, Türkiye'den İsrail'e giden gemilerin önüne konulabilseydi

(ANKARA) - Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, "Bir tarafta bunları tedirginlikle izlerken bir tarafta da gözümüz, gönlümüz Gazze'de. Katil İsrail durmaksızın zulme devam ediyor. Keşke dün adliye koridorlarına kurulan barikatlar, limanlara Türkiye'den İsrail'e giden gemilerin önüne konulabilseydi. Keşke gençlerin meydanlara ulaşmaması için kurulan engeller İsrail'e petrol taşıyan boru hatlarının önüne konulabilseydi. O zaman adalet terazisi bu kadar eğilmez, vicdanlarımız bu kadar yaralanmazdı." dedi.

Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Saadet Partisi Ankara İl Başkanlığı'nın düzenlediği iftar programına katıldı. Arıkan, iftarın ardından yaptığı konuşmada, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanmasına tepki gösterdi.

Arıkan, birçok belediyeye kayyum atanmasını, milletvekili ve gazetecilerin cezaevinde bulunmasını eleştirerek, "Bugün Türkiye, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarında hem adalet hem de kalkınma krizini yaşamaktadır" dedi. Adaletin evrensel bir kavram olduğunu vurgulayan Arıkan, "Kur’an-ı Kerim’de otuzun üzerinde ayette adalet emredilir. Ancak bugün hukuk kişilere göre eğilip bükülüyor" ifadelerini kullandı.

Hükümete yolsuzluk iddiaları üzerinden de eleştiriler yönelten Arıkan, "Bütün bunların yanında bildiğimiz, ifade etmek durumunda kaldığımız başka gerçekler var. Ankara'yı parsel parsel satanlar dışarıdalar. Rıza Sarraf'tan milyonluk rüşvet alanlar dışarıdalar. Bavullarında külçe külçe altınla yakalanan milletvekilleri dışarıdalar. Kendi bakanlığına dezenfektan satanlar dışarıdalar. Yunus Emre Enstitüsü soyanlar onlar da dışarıdalar. Kartalkaya otel yangınının suçlusu hala bakanlık koltuğunda oturmakta." diye konuştu.

Ankapark ve “128 milyar dolar” gibi konulara dikkat çeken Arıkan, bu konularla ilgili herhangi bir soruşturma başlatılmamasına tepki gösterdi. Arıkan, şu ifadeleri kullandı:

"Eğer gerçekten derdiniz yolsuzluksa, eğer gerçekten derdiniz yetim hakkını korumaksa, kendi kamburunuzu görmeyip başkasına 'düz yürü' demekten vazgeçip, şu sorulara cevap verin: 800 milyon dolara mal olduğu söylenen Ankapark'la ilgili hangi soruşturmayı başlattınız? Hangi savcıyı görevlendirdiniz? Soruyorum: bu milletin 128 milyar dolarını buhar edenlerle ilgili hangi incelemeyi yaptınız, hangi soruşturmayı başlattınız? Hangi savcıyı görevlendirdiniz? Yine soruyorum: Kendi bakanlığına dezenfektan satanlarla, Rıza Sarraf'tan rüşvet alanlarla, bu ülkenin en kıymetli vakıflarını soyanlarla ilgili hangi soruşturmayı başlattınız, hangi savcıyı görevlendirdiniz?"

Türkiye’de adaletin ve hukukun zarar gördüğünü belirten Arıkan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu son günlerde yaşadığımız şey adalet değil, çifte standarttır. Adalet terazisi herkese eşit tutulmalı, hukuk kişilere göre eğilip bükülmemelidir. Bütün muhalefete karşı yürütülen operasyonlar aziz milletimizin geleceğine şerh düşmek, siyaseti dizayn etmek amaçlıdır. Biz Saadet Partisi olarak bunu reddediyoruz. Dün 'ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır' diyenler bugün tüm kararları kendi tekellere geçirmenin mücadelesini vermektir. Dün 28 Şubat ile 'hesaplaştık, hesaplaşıyoruz' diyenler, bugün maalesef 28 Şubat uygulamalarına imza atıyorlar. Biz de diyoruz ki; ne askeri, ne sivil vesayet, tek çıkar yol var, o da adalet, adalet, adalet."

"Merkez Bankası rezervlerinden 25 milyar doları harcama durumunda kaldılar"

Bu yaşananların ekonomik etkilerine değinen Arıkan, şunları kaydetti:

"Bu yaşananların adalete, hukuka, demokrasiye maliyeti olduğu gibi bir de ekonomiye çok çok büyük maliyeti var. Son üç dört gün içerisinde altın ve dövizdeki dalgalanmalar nedeniyle ülkemiz değerli arkadaşlar yüzde 10 fakirleşti. Yüksek faiz uygulamasıyla insanımıza aylardır zulmederek biriktirdikleri Merkez Bankası rezervlerinden 25 milyar doları harcama durumunda kaldılar. Yani Merkez Bankası hemen faiz artırımına gitmek zorunda kaldı. Bakanlar 'zararı minimize etmeye çalışıyoruz' diye açıklama yapmak zorunda kaldılar. Yarın borsa açıldığında ne kadar fazla zarar ettiğimizi çok daha net bir şekilde göreceğiz.

Bir tarafta yine bir gecede parasına para katanlar mevcut. Bunun farkındayız. Bu olacaklardan kimin haberi vardı da kimler son birkaç gün içerisinde zengin oldular? İktidara sormak istiyorum, o gün dolar alıp satanlarla ilgili hangi soruşturmayı başlattınız? O gün borsada hisse senedi alıp satarak vurgun yapanlarla ilgili hangi savcıları görevlendirdiniz? Biz çok net biliyoruz. Yine birileri zengin edildi. Yine çok iyi biliyoruz ki yine milletimiz fakirleştirildi. Kimden çıktı bu paralar? Asgari ücretliden çıktı. Emekliden, çiftçiden, üreticiden, esnaftan, emekçimizden çıktı. Yani 86 milyon insanımızın cebinden çık değerli arkadaşlar."

Gazze’de devam eden İsrail saldırılarına da dikkat çeken Arıkan, sözlerini şöyle tamamladı:

Bir tarafta bunları tedirginlikle izlerken bir tarafta da gözümüz, gönlümüz Gazze'de. 18 aydır Gazzemiz işgal altında. Katil İsrail durmaksızın zulme devam ediyor. Yine iftar sofraları, sahur sofraları bombalanıyor. Yine sahurda masum çocuklar katlediliyor. Keşke dün adliye koridorlarına kurulan barikatlar, limanlara Türkiye'den İsrail'e giden gemilerin önüne konulabilseydi. Keşke gençlerin meydanlara ulaşmaması için kurulan engeller İsrail'e petrol taşıyan boru hatlarının önüne konulabilseydi. Keşke kendinden olmayan belediye başkanlarına savcı atama konusundaki istek, katil Netanyahu için verdiğimiz ve üzerinden bir buçuk yıl geçmesine rağmen ilgi ve alaka göstermedikleri dilekçelerimiz için de bu hassasiyet gösterebilseydi. O zaman adalet terazisi bu kadar eğilmez, vicdanlarımız bu kadar yaralanmazdı."