TBMM Genel Kurulu Özel Oturumu... Yeni Yol Grubu Bülent Kaya: "Meclisimiz 105 yıldır var. Demokrasimizin aynı yaş ve olgunlukta olduğunu söylemek ise mümkün değil."

TBMM Genel Kurulu Özel Oturumu... Yeni Yol Grubu Bülent Kaya: "Meclisimiz 105 yıldır var. Demokrasimizin aynı yaş ve olgunlukta olduğunu söylemek ise mümkün değil."

(TBMM) - TBMM Genel Kurulu’nda 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla düzenlenen özel oturumda konuşan Yeni Yol Grup Başkanı Bülent Kaya, "Bir asır önce Meclis hükümeti modeli ile savaşı komuta, barışı dizayn eden bir meclis vardı. Birkaç yasama dönemidir ise maalesef 'hükümetin meclisi' görüntüsü verilmek istenen süreci hep beraber yaşıyoruz. Bu kesinlikle olmaması gereken bir durum ve yapılmaması gereken bir hatadır. Bu algıyı besleyen bir durum olarak bugün burada bu özel ve mutlu günümüzde aramızda olan çok saygılı Cumhurbaşkanı Yardımcımızı ve Adalet Bakanımızı saygıyla selamlar ve ‘hoş geldiniz’ derken, yoğun programları sebebiyle bugün bu mutlu günümüzde aramızda olmayan Sayın Cumhurbaşkanımıza ve diğer 16 bakanımıza da sitem sevgiden doğar diyerek, sevgi dolu sitemlerimizi ve selam, hürmetlerimizi sunmanızı istirham ediyorum Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım" ifadelerini kullandı.

TBMM Genel Kurulu, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla Numan Kurtulmuş’un başkanlığında özel gündemle toplandı. Genel Kurulda Yeni Yol Grubu adına Grup Başkanı Bülent Kaya konuştu.

Meclisin kuruluşunun 105’inci yıl dönümünü kutlayarak sözlerine başlayan Kaya, “Güzel ve doğru işlerin yeniden miladı olsun. Çocuklar önceliğinde bütün milletimizin Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutlar, hayırlara vesile olmasını dilerim” ifadelerini kullandı.

TBMM Genel Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder için geçmiş olsun dileklerini ileten Kaya, İstanbul’da yaşanan depremlere değindi. Kaya, “Yaklaşan İstanbul depremi artık yaşanan İstanbul depremi oldu. İktidarıyla, yerel yönetimleriyle herkesin İstanbul depreminin artık bir şaka olmadığını anlayarak, bu konuda gerekli adımları atmasını diliyorum” diye konuştu.

"Meclisimiz 105 yıldır var. Demokrasimizin aynı yaş ve olgunlukta olduğunu söylemek ise mümkün değil"

Vatanın kurtuluşuna, TBMM’nin açılışına, Cumhuriyet’in kuruluşuna, milletin özgürlüğüne ve egemenliğine, Türkiye Cumhuriyeti’nin tam bağımsızlığına öncülük eden Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ve yüce Meclisin ilk üyelerini, şehitleri, gazileri, milletin bütün fertlerini minnetle ve hürmetle yad eden Kaya, şunları kaydetti:

"Yokluğun ve zorluğun zirvelere ulaştığı, tek dişi kalmış canavar vasıflı yedi düvelin Anadolu’yu işgale kalkıştığı bir eşikte, 1920’nin 23 Nisan’ında bir mübarek cuma günü Hacı Bayram’da kılınan namazla birlik ve beraberliğimiz perçinleşti. Tam 105 yıl önce açılmış bir Meclise sahibiz. Emperyalist zorbaların işgal taarruzlarına karşı direnişi komuta etmiş, çağın kapitalist küstahlarına had bildiren iradesiyle, ‘Büyük’ unvanını hak etmiş Meclis 105 yaşında. Egemenliğin millet ile buluşmasından, milletin Meclisine kavuşmasından bu yana 105 yıl geçti. Meclisimiz 105 yıldır var. Demokrasimizin aynı yaş ve olgunlukta olduğunu söylemek ise maalesef mümkün değil. Ne yazık ki demokratik devlet, hukuk devleti ve sosyal devlet Meclisimizle yaşıt bir seviyeye ve olgunlukta değil. Dönemsel otoriter eğilimler ve ara dönemler, yaşıt olgunluğuna erişememesinin sebeplerinden en önemlileridir. Bugün kamil manada bir devletin adil paylaşımının var olduğunu hiçbir kimse iddia edemez. İnsanca yaşam noktasına hâlâ çok uzağız. İnsan hakları ve insan onuru düzleminde vasatın bile çok uzağında olduğumuz hepimizin aşikârdır.

Bir asır önce Meclis hükümeti modeli ile savaşı komuta, barışı dizayn eden bir meclis vardı. Birkaç yasama dönemidir ise maalesef 'hükümetin meclisi' görüntüsü verilmek istenen süreci hep beraber yaşıyoruz. Bu kesinlikle olmaması gereken bir durum ve yapılmaması gereken bir hatadır. Bu algıyı besleyen bir durum olarak bugün burada bu özel ve mutlu günümüzde aramızda olan çok saygılı Cumhurbaşkanı Yardımcımızı ve Adalet Bakanımızı saygıyla selamlar ve ‘hoş geldiniz’ derken, yoğun programları sebebiyle bugün bu mutlu günümüzde aramızda olmayan Sayın Cumhurbaşkanımıza ve diğer 16 bakanımıza da sitem sevgiden doğar diyerek, sevgi dolu sitemlerimizi ve selam, hürmetlerimizi sunmanızı istirham ediyorum Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım.

"Can Atalay’ın hukuki durumunu görmezden gelen tutum Meclisin tarihi ve itibarıyla uyuşmuyor"

Türkiye; kendinden menkul bir devlet değildir, sadece kendi ülkesi ve milletinden mesul bir ülke de değildir. Türkiye, sınırlarını aşan sorumluluklara sahip bir ülkedir. Türkiye, dara düşüldüğünde ‘yardım beklenen’, zorda kalındığında 'destek istenen' konuma sahip bir ülkedir. Sadece bu çerçeveden dahi Meclisimiz, varlığıyla ve kararlarıyla son derece önemlidir. Bu yalın ve sahici gerçeği ıskalamamak gerekiyor. Bu bakış açısıyla, bizim Meclisimizi ‘yasa üretim tesisi’ olarak görmek veya ‘muhalifleri tüketim merkezi’ saymak hatasına hiç kimse düşmemelidir. Elbette yasa koymak, Meclisin yetkisinde ve uhdesindedir fakat Meclis, bu yasama faaliyetinden ibaret değildir. Şüphesiz, Mecliste çoğunluğu elde bulundurmak önemli ve değerlidir. Fakat Meclis ‘iktidara mahkûm’ veya ‘yürütmenin memuru’ değildir, olamaz ve olmamalıdır. Çoğunluk olmanın gücüyle değil, çoğulcu bakmanın hükmüyle ve olgunluğuyla yol almalıdır. Milletin itibarını koruması ve yükseltmesi için Meclis, önce kendi itibarını korumalıdır. Milletin vekilleri arasında ayırım yapılmasını engelleyemeyen Meclisin, milletin bireyleri arasında eşitliği sağlama iddiası inandırıcılıktan yoksundur. Bu vesileyle Anayasa ve Anayasa Mahkemesi kararları gereğince milletvekilliği halen devam eden Can Atalay’ın hukuki konumu ve bu hukuki durumu görmezden gelen tutumun Meclisin tarihi ve itibarıyla kesinlikle uyuşmadığını bir kez daha ifade ediyorum. Meclis, milletin adalet beklentisi, izan talebi, eşitlik isteği karşılandığı oranda milli iradenin tecelligâhı inancı oluşur ve artar.

"Milletin Meclisinin, Filistin davasında söz söyleyen ama karar alma noktasında sessiz kalan bir Meclis olması beklenemez"

Meclis, Türkiye’nin birliğinin, beraberliğin ve kardeşliğinin hem sağlayıcısı hem de koruyucusudur. Bu nedenle, Meclise rağmen, Meclisten habersiz ve Meclis desteksiz her faaliyet ya kadüktür ya da iyi niyetten uzaktır. Meclis, milletin iradesini, beklentilerini, hayallerini ve hedeflerini gerçekleştirmekten sorumludur. Milletin egemenliğinden kasıt, vekillerini milletin seçmesi değildir. Vekillerin, milletin hayrına, hakkına, hukukuna ve hatırına müteallik kararlar almasıdır. Meclis, millet idare etmek için değil, milletin iradesiyle devleti idare etmek için vardır. Bizim Meclisimiz sadece Anadolu’nun değil, Kıbrıs’ın da işgaline son verdi. Millet Meclisimiz, Kore’ye insani destek amaçlı asker gönderme kararı alan Meclistir. Bugün, Filistin’in işgalden korunması, Gazze’nin soykırımdan kurtarılması gerekiyor. Milletimiz her gün siyonizme tepki, Filistin’e destek ve Gazze’ye umut verirken, milletin Meclisinin, Filistin davasında söz söyleyen ama karar alma noktasında sessiz kalan, Gazze konusunda stratejisiz ve hareketsiz kalan bir Meclis olması beklenemez. Filistin konusunda, Gazze’de devam eden siyonist terörü durdurmak noktasında; milletin iradesini kararlara yansıtmak, milletin Meclisi vasfının gereğini yapmak konumunda olmamız gerektiğini bir kez daha ifade etme ihtiyacı hissediyorum.

Bütün iyi niyetli söz ve kınamalara, siyasi ifadelere, sonlandırılmayan ancak sınırlandırılan ticari faaliyetlere, engellemeler sebebiyle istenen noktada olmasa bile yapılan insani yardımlara, uluslararası diplomatik çabalara rağmen; Gazze gözümüzün önünde yok edilebiliyorsa, Filistinlilere yönelik soykırım acımasızca sürdürülüyorsa, siyonist terör canlı yayınlarda güç gösterisi yapıyorsa, Meclisimiz 105 yıl önceki kurucu, kurtarıcı iradenin, savaş yöneten ve barış dayatan kararlılığının gerisinde demektir. Meclisimiz, hem yürütmenin elini güçlendiren hem de ‘zorbaların anladığı dilden konuşma imkanı veren’ bir iradeyi hayata geçirmelidir.

"Türkiye’nin demokratik hukuk devletini inşa noktasında anayasa sorunu olduğu hepimizin malumudur"

Medeniyet coğrafyasının ve zorda kalan milletlerin hamiliğini yapmayı tarihsel ve hukuki sorumluluğa dönüştüren irade ve konum, bu Mecliste mündemiçtir. Bunun gereğini icra ve ifa, her vekilin, her partinin ve kolektif noktada Meclisin varlık sebebidir. Dünyada denge ve yeni küresel düzen arayışlarının devam ettiği bölgemizde, yeniden dizayn etme hedef ve heveslerinin ete kemiğe büründüğü bir tarihi süreçteyiz. Bu tarihi süreçte, TBMM'ye yok sayamayacağı ve erteleyemeyeceği sorumluluklar düşmektedir. Meclis kendisine yönelik olası riskleri de bertaraf edecek hükümler barındıran yeni anayasa konusunda anayasa yapım ve yazım sürecinde asli yetkili konumunu üstlenmelidir. Türkiye’nin demokratik hukuk devletini inşa noktasında anayasa sorunu olduğu hepimizin malumudur. Anayasa sorununa eşlik eden milletin iradesini kendisine mülk sayan zihniyet sorunu da vardır."