Özgür Çelik’ten Alaattin Köseler’in gözaltına alınmasına “zaman ayarlı” tepkisi: “Ekrem İmamoğlu ile Özgür Özel’in açıklamasına gölge düşürmek istiyorlar”

Haber: ÇAĞATAN AKYOL - Kamera: UMUT EMRE GÖKBULUT
(İSTANBUL) CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, Beykoz Belediye Başkanı Alaattin Köseler’in “şafak operasyonu” ile gözaltına alınmasına “Zaman ayarlı operasyon” diye tepki gösterdi. Çelik, “Bugün saat 11.00’de Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Ekrem İmamoğlu, Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel, Ankara’da konuşmalar yapacak. 23 Mart’ta vatandaşın önüne sandık koyuyoruz ve cumhurbaşkanı adayımızı belirliyoruz. Bu sürecin en önemli adımlarından bir tanesi. Bugüne denk getirilen, bugünkü konuşmaya gölge düşürmek, aynı zamanda da yargı sopasıyla siyaseti dizayn etmek istiyorlar... Erken seçim sandığı gelecek ve Türkiye’de iktidar değişimi gerçekleşecek. Bu baskılar, bu zulümler de son bulacak.” dedi.
Beykoz Belediye Başkanı Alaattin Köseler, günün ilk saatlerinde “ihaleye fesat karıştırma” ve “görevi kötüye kullanma” iddiasıyla evinden “şafak operasyonu” ile gözaltına alındı. Köseler, ifade için Vatan Caddesi’ndeki İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne getirildi.
Köseler’e destek için CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik ve CHP Fatih İlçe Başkanı Yavuz Nazlıgül, emniyete geldi. ANKA Haber Ajansı’na Çelik, “Türkiye, şafak operasyonlarına alıştırılmaya çalışılıyor” diyerek şunları söyledi:
“Vatan Emniyet Müdürlüğü’nün önündeyiz. Buradan da Beykoz Belediyesi’ne geçeceğiz. Geçen hafta Beykoz Belediyesi’nden bazı ihale dosyalarını talep etmek için polis bir yazıyla oraya gitti. Polis yazıyla gittiğinde, orada avukatlar evrağı incelediğinde savcı vekilinin imzasının olmadığını gördüler. QR kodu arattıklarında evrakta savcı vekilinin imzası olmadığını gördüler. Beykoz Belediye Başkanı da dedi ki, ‘Bizim verilmeyecek hiçbir hesabımız yok ancak avukatlarımız evrağı taratıyorlar. Evrağın üzerinde imza yok’. Dolayısıyla yetkililere, ‘Bir savcı vekiliyle görüşün’ dendi ve avukatlarımız kulaklarıyla duydu. Savcı vekiliyle yetkililer konuştuğunda, savcı vekilinin ‘Benim böyle bir evraktan haberim yok’ dediğini bizim avukatlarımız kulaklarıyla duydu. Bir gün sonra savcı vekili değil, başsavcının imzasıyla bir evrak getirdiler ve dosyalar teslim edildi. Bugün de Beykoz Belediye Başkanı gözaltına alındı. Bu şafak operasyonlarına biz FETÖ kumpaslarından Türkiye olarak alışkınız. Şimdi tamamen benzer uygulamalar yapılıyor. Başsavcı vekilinin haberi yok, adına evrak düzenleniyor, altında imzası yok. Dosya isteniyor. Sonra haber verildiğinde ‘Benim haberim yok’ diyor. Başka bir başsavcının imzasıyla evrak getiriliyor ve dosyalar teslim alınıyor. Gece yarısı operasyonuyla, kameralarla, çok sayıda polisle; 65 yaşında ifadeye çağrılsa gidecek belediye başkanı, evi basılarak gözaltına alınıyor.
“Yönetim beceriksizliklerinin üzerini örtmek istiyorlar”
Neden yapıyorlar bunu? Şunun için yapıyorlar. Zaman ayarlı bir operasyon dedim ben buna. Niye? Bugün saat 11.00’de Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Ekrem İmamoğlu, Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel, Ankara’da konuşmalar yapacak. 23 Mart’ta vatandaşın önüne sandık koyuyoruz ve cumhurbaşkanı adayımızı belirliyoruz. Bu sürecin en önemli adımlarından bir tanesi. Tam böyle zaman ayarlı, bugüne denk getirilen, bugünkü konuşmaya gölge düşürmek, aynı zamanda da yargı sopasıyla siyaseti dizayn etmek... Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat tutuklu. Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer tutuklu. Siyasi partilerin genel başkanları tutuklu. Gazeteci Suat Toktaş tutuklu. Akademisyen tutuklanıyor, adli kontrol şartı. 65 yaşında hanımefendi sokak röportajı yaparken tutuklanıyor, adli kontrol şartı. Konuşan tutuklu, itiraz eden tutuklu. 3 şeyi hedefliyorlar. Bir, yönetim beceriksizliklerinin üzerini örtmek istiyorlar. Türkiye bir kriz sarmalının içerisinde. İktidar, Türkiye’yi krizden çıkartamayınca ne yapıyor? Baskıyla, otoriter bir yönetim anlayışıyla bunlar konuşulmasın istiyor. Ekonomi konuşulmasın, güvenlik krizi konuşulmasın, adalet konuşulmasın, demokrasi konuşulmasın...
“Hiçbir güç iktidar yürüyüşümüzü durduramaz”
İkincisi, topluma gözdağı vermek istiyor ve toplumu susturmak istiyor. ‘Ya benim arkama hizalanırsın ya da siyasallaştırdığım yargıyla seni gözaltına alırım, tutuklarım’ diyor. Üçüncüsü de önümüzdeki siyaset sürecini dizayn etmek istiyor. Belediye başkanlarına operasyon... Ekrem İmamoğlu’nun diploması, Ekrem İmamoğlu’na 25 yıl hapis cezasıyla yargılama, siyaset yasağı getirme çabası... Önümüzdeki siyaset sürecini yargı sopasıyla dizayn etme çabası. Kendi rakibimi kendim belirlerim çabası ve Türkiye’nin birinci partisinin itibarını zedelemeye yönelik girişimler. İşte meclis üyelerinin tutuklanması. Bugün açıklama yapılacak deniliyor. Abdullah Öcalan’la Orta Doğu’da uzlaşı adı altında nasıl yürüdüğünü tam olarak toplumun bilmediği bir süreç. Ki hepimiz barıştan yanayız. Bu ayrı ama nasıl yürüdüğünü bilmediğimiz, birkaç aktörün içerisinde olduğu bir süreç. Öbür taraftan da batıda Kürtler meclis üyesi oldu diye insanlar tutuklanıyor ve cezaevine gönderiliyor. Şimdi bu ne perhiz ne lahana turşusu. Tamamen yargıyı siyasallaştırmış ve kendi çıkarları için kullanan, tükenmiş iktidarını sürdürmek için kullanan bir iktidarla karşı karşıyayız ama hiçbir güç bizim iktidar yürüyüşümüzü durduramaz. Bu baskıcı otoriter yönetimi göndereceğiz. Erken seçim sandığı gelecek ve Türkiye’de iktidar değişimi gerçekleşecek. Bu baskılar, bu zulümler de son bulacak.”