TBMM Genel Kurulu... İYİ Partili Paçacı: PKK'ya bizlerden sakladığınız neyi vermeyi taahhüt ettiniz ve neyi kabul ettiniz

(TBMM) - İYİ Parti'nin Türkiye'nin terör örgütü PKK ile mücadelesinin tüm boyutlarıyla ortaya konması ve süreç ortaklarının pazarlık konusu hâline getirdiği siyasi argümanların ele alınması amacıyla verdiği grup önerisi reddedildi. İYİ Parti İstanbul Milletvekili Cihan Paçacı, "İktidar yine gizli kapaklı halktan, kamuoyundan ve yüce Meclis'ten habersiz terör örgütüyle müzakere etmektedir ve korkarım ki bu müzakereler bitme noktasına gelmiş PKK'yı başka bir ad altında canlandırıp can suyu vermez. Buradan soruyorum: Bu müzakerelerde terör örgütü PKK'ya bizlerden sakladığınız neyi vermeyi taahhüt ettiniz ve neyi kabul ettiniz" dedi.
TBMM Genel Kurulu'nda İYİ Parti'nin AK Parti iktidarı döneminde terörle mücadele konusunda yapılan çalışmaların, oluşturulan politikaların olumsuz sonuçlarının tartışılması, yetersizliklerin tespit edilmesi, Türkiye'nin terör örgütü PKK ve diğer terör örgütleriyle mücadelesinin siyasi, askerî, diplomatik, toplumsal ve ekonomik boyutlarıyla ortaya konması sürece dair ayrıntıların ve süreç ortaklarının pazarlık konusu hâline getirdiği siyasi argümanların ele alınması amacıyla verdiği grup önerisi AK Parti ve MHP'li milletvekillerinin oylarıyla reddedildi.
Önergenin gerekçesini açıklayan İYİ Parti İstanbul Milletvekili Cihan Paçacı, şöyle konuştu:
"Terör örgütleriyle mücadele çok yönlü, sürekli ve doğru stratejilerle yürütülmelidir. 23 yıldır ülkemizi yöneten iktidarın bırakın terör örgütünü yok etmeyi FETÖ örneğinde olduğu gibi teröristlerle ortak hareket ettiği dönemler de yaşanmıştır. Güvenlik güçlerimizin başarılı mücadelesiyle bitme noktasına gelen terör örgütünün siyasi avantaj sağlama amacıyla 'çözüm süreci' adı altında müzakere yöntemine geçilmesi en büyük stratejik hata olmuştur. 2009-2013 yılları arasında 'çözüm süreci' adı altında uygulanan müzakere yöntemi PKK'nın toparlanmasına ve terör saldırılarının artmasına sebep olmuştur. Terörle mücadelede genelgeçer bir kural vardır, silahlı terör örgütleriyle devlet müzakere etmez, mücadele eder; aksi hâlde devletin terörle mücadelesinin başarısız, silahlı terör örgütünün de başarılı olduğu sonucu ortaya çıkar. Nitekim, PKK son bildirisinde de silahlı mücadelelerinin zaferle sonuçlandığını ifade etmektedir.
İktidar yine gizli kapaklı halktan, kamuoyundan ve yüce Meclis'ten habersiz terör örgütüyle müzakere etmektedir ve korkarım ki bu müzakereler bitme noktasına gelmiş PKK'yı başka bir ad altında canlandırıp can suyu vermez. Buradan soruyorum: Bu müzakerelerde terör örgütü PKK'ya bizlerden sakladığınız neyi vermeyi taahhüt ettiniz ve neyi kabul ettiniz? İşin gerçeği BOP Projesi hedefine doğru ilerliyor, ABD ve İsrail destekli sözde büyük Kürdistan devletini kurma projesi yeni bir aşamaya geçmiştir; bu projenin Irak ayağı oluşturulmuş, Suriye ayağı ise oluşturulmak üzeredir. Eş zamanlı olarak Türkiye'de PKK silah bırakma ve kendini feshetme operasyonuyla Suriye'de teröristan devleti kuruluşuna karşı oluşacak tepki yok edilmeye çalışılmaktadır; bunu PKK'nın bildirgesinde de görebiliyoruz. Canibaşı Abdullah Öcalan'ın süreci yürütüp yönlendirmesi demokratik siyaset hakkına kavuşturulması yani 50 bin kişinin katili Apo'nun affedilmesi ve siyaset yapması talep edilmektedir."
"Türkiye'nin üniter devlet yapısı içinde, Meclis zemininde ve demokratik usullerle çözülmesi gerekir"
Sürecin sağlıklı yürümesi için barış kadar demokrasiye de ihtiyaç olduğunu belirten CHP İstanbul Milletvekili Oğuz Kaan Salıcı, şöyle konuştu:
"Biz, bu sürecin belli bir yere varmasını, sonlanmasını ve bütün bu çabaların olumlu bir yere, Türkiye'yi güçlendiren bir yere, toplumsal barışımızı güçlendiren bir yere varmasını önemsiyoruz. Mevcut iktidarın, mevcut Cumhur İttifakı'nın yaptığı yanlışlar yok mu? Çok. Ama bugün o yanlışları konuşmaktan çok aslında 'Ne yapılırsa daha doğru olur' noktası üzerinden yürümek daha makul gibi görünüyor. Ortada bir terör örgütü var ve bu terör örgütü tarihin gördüğü en kanlı, en vahşi terör örgütlerinden bir tanesi. Bu terör örgütünün bugün itibarıyla silah bırakacağını açıklamasını biz önemli buluyoruz. Silah bırakmanın ötesinde örgütün kendisini feshedeceğini açıklamasını biz önemli buluyoruz. Bütün bu önemli bulduğumuz şeylerin aynı zamanda soğukkanlı bir şekilde takip edilmesi gerektiğini, silahsızlanma sürecini dikkatle izlemeyi ve provokasyonlara dikkat edilmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Türkiye'nin birliği, beraberliği içinde, üniter devlet yapısı içinde, Meclis zemininde ve demokratik usullerle çözülmesi gerekir. Bugün yürüyen sürecin buraya varması için CHP'nin koyması gereken bir katkı varsa CHP bu katkıyı koyacaktır. Ama bir yandan bir süreç yürütüp bir yandan da Türkiye'nin demokratikleşmesi adına yeni adımların atılmayacağı hissiyatını yaratmanın hiçbir alemi yoktur. Türkiye'nin bir yandan barışa ihtiyacı var, aynı şekilde Türkiye'nin demokrasiye de ihtiyacı var. Bir yandan kayyumlar atayıp bir yandan Belediye Başkanlarımıza eziyet eden, onları hapse atan bir yandan CHP'li ya da başka partili arkadaşları kendi haklarından mahrum bırakan bir anlayışla bir süreç yürütmeye çalışmak, bir 'barış' adını koymak çok da mümkün değil.
Lozan Türkiye'nin tapusudur, yüz yıl önce bu Meclis'in yapmış olduğu en önemli, en tarihsel başarılardan bir tanesidir ve o konu kapanmıştır. Bu konuyu tekrar tekrar tartışmaya açmaya çalışan kim olursa olsun yaptığı şey beyhude bir çabadır, buradan hiçbir yere varmak mümkün değildir. Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş kodlarıyla, Lozan'la, o dev vesikayla uğraşmaya çalışmak bu önümüzdeki süreçte bizi hiçbir yere götürmez. Bizim, Türkiye'nin geleceğine daha iyi bakan bir perspektife ihtiyacımız var."
"Ya cumhuriyetin yanında duracaksınız ya da ihaneti alkışlayanların safında yer alacaksınız"
Yeni Yol Partisi'nin grup önerisine ilişkin söz alan İYİ Parti Manisa Milletvekili Şenol Sunat ise süreci bir pazarlık olarak niteleyerek CHP sıralarına "Meclis'te bir taraf olmak zorundasınız" diye seslendi. Sunat'ın konuşmalarından öne çıkanlar şöyle:
"PKK'nın sözde kongresinden çıkan bildirge sadece bir metin değil, Cumhur İttifakı eliyle bu milletin alın yazısına sürülmek istenen kara bir lekedir. PKK'nın sözde kongresinden çıkan bu çirkin açıklama milletimize, devletimize ve şehitlerimizin aziz hatırasına açık bir meydan okumaktır. Ey Cumhur İttifakı, sözde 'Terörsüz Türkiye' hedefiniz PKK'ya zafer kürsüsü mü, terörist başına siyaset vaadi mi? Ey Cumhur İttifakı, siz, kime, hangi sözleri verdiniz de PKK 'Lozan'a karşı zafer kazandık' diyebiliyor. Devletin tapusuna kasteden bu sözleri kabul mü ediyorsunuz? Cumhuriyetimizin tapu senedi olan Lozan'a saldırmak, Türk milletini soykırımcı ilan etmek ve bu ülkenin birlik ve beraberliğini hedef almak yalnızca dağdaki teröristlerin değil, onların bu ülkenin yönetimine sızmış işbirlikçilerinin cüretidir. Milletin ordusuyla, polisiyle bitme noktasına getirdiği terör örgütü bugün iktidarın ve küresel ortaklarının stratejik himayesiyle yeniden diriltilmekte, meşrulaştırılmakta ve devletleşme yoluna sokulmaktadır.
Atatürk'ün partisi olduğunu iddia eden CHP'ye de sesleniyorum: Lozan'a saldırı var, cumhuriyete soykırım isnadı var, PKK'ya zafer kutlaması var ama sizin ne dediğiniz belirsiz, siz de tarihsel görevinizi terk ettiniz, artık bu Meclis'te bir taraf olmak zorundasınız; ya cumhuriyetin yanında duracaksınız ya da ihaneti alkışlayanların safında yer alacaksınız. Lozan'a sahip çıkmak Mustafa Kemal'in mirasına sahip çıkmaktır sayın milletvekilleri."